Yeni 1200 GS
Yıllardır her kasasını, her modelini genelde sahibi olarak kullandığım BMW 1200 GS serisinin su soğutmalı versiyonu ile ilgili dedikodular 2011 baharında başlamıştı. Zaman ilerledikçe, gizli gizli çekilmiş fotoğraflar, dedikodular derken 2013' te kontağı açıp hareket etmeye hazır şekilde karşımda buldum.
Motosiklet testi denildiğinde; aslında testi yapan kişinin kendi sürüş becerisi ve bilgi eksiklerinden kaynaklanan ön yargılarını okuyuculara iteleme çabası, özellikle Türkçe yazılı veya görsel raporlarda hep beni rahatsız etmiştir. Bu sebeple, yazımın, bu motoru beğendim/beğenmedim, bu iyi/şu kötü tarzında pek olmayacağını ve “ikinci elde” pek para etmeyeceğini belirtmek isterim. Kısacası, kendinize bir test sürüşü ayarlamanızı ve kendi tecrübenizi edinmenizi tavsiye ederim. Daha önceki yazılarıma gelen bir iki negatif tepki sebebi ile belirtmek isterim ki paylaştıklarım; kendi gelişmekte olan sürüşüm ile edindiğim şahsi not ve görüşlerimdir. Okumamakta ve hatta bu pencereyi hemen kapatmakta serbestsiniz; x paragrafında bahsettiğim kişi siz değilsiniz; ama üstünüze alındıysanız doğru yoldasınız.
Lafı çok uzatmadan motosiklete doğru ilerliyorum. Önceki modele göre, ilk gözüme çarpan; narinliği oluyor. Görsel anlamda her detayının tek tek defalarca ele alındığı çok net bir şekilde ortada. Motosiklete binmek üzere elimi gidona attığımda tıpkı lise mezuniyetinde, sevgilimi dansa kaldırıyormuşum gibi hissediyorum. Her şey özenle tasarlanmış. Hem estetik, hem fonksiyonel; aynı zamanda da çok güzel.
Seleye oturduğumda önceki modele göre, üretim maliyetini düşük tutmak için kırpılmış ufak detaylar gözüme çarpıyor. Kontroller, depo kapakları, plastik parçalar mühendislik harikası olsalar da, son anda maliyet anlamında “optimize” edildiklerini saklayamıyorlar.
Kontağı açtığımda; artık neredeyse tüm markalarda standart olmuş kocaman bir dijital ekran, analog hız ve devir göstergeleri aydınlanıyor. Analog göstergeler üzerindeki yazılar lise mezuniyeti için biraz yaşlı olduğunu, aslında artık gözlük kullansam fena olmayacağını bana hatırlatıyor. Hız göstergesini L şeklinde kesen LCD ekran; mevcut, maksimum ve minimum hız konusunda biraz aklımın karışmasına sebep oluyor. Bu his, sürat yükseldikçe artıyor ve km/s cinsinden hızımı öğrenmek için biraz ekstra çaba göstermem gerekiyor. Bana asıl gerekli olan devir saati, tam olması gereken yerde ve şekilde. LCD ekran gerekli gereksiz bir ton bilgi veriyor, neyse ki yazılar kocaman ve okuması çok kolay.
Sistem kontrolleri tamamlanıyor, küçük bir arama ile(!) marş düğmesini buluyorum ve şarkımız çalmaya başlıyor. Artık dansa hazırız. BMW’ nin çok iddialı olduğu elektronik gaz kolu gerçekten çok başarılı. Mekanik sistem ile en ufak bir his farkı yok. Herhangi bir gecikme, geri çekme, boşluk vb. hiçbir şeye adapte olmama gerek kalmıyor. Şu ana kadar 1600 GT dahil, Ducati, Triumph vb. tüm elektronik gaz kontrol sistemleri bana Playstation' da Moto GP oynuyorum hissi vermişti. Ancak BMW, bu işin nasıl yapılması gerektiğini herkese öğretecek gibi görünüyor. Gerçi markanın yeni teknolojiler konusundaki sabıkası, sistemin uzun vadede güvenilirliğinin sorgulanmasına her halükarda sebep olacaktır diye düşünüyorum. Unutmadan, artık gaz verince motor sola yatıyorYani krank ters yönde dönüyor.
Krank filan demişken, detaylara girip sıkmadan ve pek rakam vermeden biraz teknik konulara girmek istiyorum. Her türlü numerik bilgi, meraklıları için internette mevcut zaten. Motor kısmındaki en büyük değişiklik, ıslak debriyaj gibi lanse edilse de, bu sadece buz dağının görünen kısmı. Debriyajın pamuk gibi olduğunu belirtmek isterim. Anti-hopping tasarımı; arka tekeri, vites freni (mevcut hız için uygun olmayan vitese geçerek, debriyajı aniden bırakma) ile kilitlemeye neredeyse izin vermiyor. Yani debriyajı kötü kullansanız da mekanik sistem işleri yoluna koyuyor. Gerçi sistem anlayabildiğim kadarı ile 4 silindir BMW’lerden (K serisi) adapte edilmiş durumda. K debriyajları, kronik denebilecek bir arızası olmasa da kullanıcılarını her zaman huzursuz etmenin bir yolunu bulmasıyla ünlüdür. Çok önemli değil ama alternatör, krank ve volan üzerinden çalışıyor: Yani artık motor bloğunun içinde.
Motor kısmında beni en çok endişelendiren bölüm marş sistemi oldu. Bir takım dişliler ve kendi içinde bir debriyaj gibi çalışan, Türkçe'de marş rublesi denilen ve F650' lerde çok problem çıkartan bir sistem yeni 1200 GS' e adapte edilmiş. Problem çıkartması durumunda sökülmesi de pek kolay görünmüyor. Makine mühendisi değilim, yeni 1200 GS üretilirken benim fikrimi de kimse sormadı; ancak kocaman iki adet boxer silindiri bu şekilde çevirerek ateşlemek bana pek mantıklı gelmedi. Düşük voltajlı aküler ile marş sistemini zorlamak ya da zarar vermek gereğinden kolay olur diye düşünüyorum. Her neyse şimdilik bu kadar felaket tellallığı yeter.
Vitese takıp, (Debriyaj çok güzel olmuş yahu!) hareket ettiğim anda yüzüme bir gülümseme geliyor. Yeni 1200 GS çok ama çok eğlenceli. Hareket halinde iken sanki altınızda minik bir scooter varmış gibi hissediyorsunuz. Bu hissi 1200 GS sürücüleri için şöyle tarif edebilirim: 1150 GS' ler ile ilgili benim çok güldüğüm “Daha oturaklı ve yol tutuşunu hissettiriyor. Bu sebeple DAHA!? güvenli.” diye bir genelleme vardır. Aslında bu lafın arkasındaki gerçek; sürücünün, özellikle gaz kullanımı konusunda yetersiz olduğunu kabul etmediğidir. Yine aynı sebepten, arka tarafın ağır ve beygir gücünün de daha az olduğu motorda rahat eder. Ancak rahatlığın asıl sebebi, motorun bu sert kullanıma cevap verecek ağırlık/güç oranına sahip olmamasıdır. Kısacası, 1150 GS' ten inip 1200 GS' e bindiğinizde ne hissettiyseniz, yeni 1200 GS'e bindiğinizde de aynı şeyi hissedeceksiniz. Hafif, çok ama çok hafif, kıpır kıpır ve kuvvetli. Her şey anında olup bitiyor ve hiç zorlamıyor.
"Road" modu şehir sokakları için biraz sert ve agresif kalıyor, yüksek hızlı, otoban ağırlıklı sürüşler için daha uygun. Sürüş modunu "Dynamic"e aldığınızda, sanki bacaklarınızın arasındaki 200 küsür kiloluk dev bir enduro touring değil de, hep hayalini kurduğunuz evden işe gitmek için kullandığınız öbür(!) motorunuz duruyor. Yani bir düğme ile mod değiştirdiğini iddia edenlere bu işin nasıl yapılması gerektiğini öğretmek ister gibi bir hali var ;) Sürüş modları; laf olsun ya da az yaksın diye değil, sürüş konforunuzu arttırmak için tasarlanmış ve tüm sürüş üzerinde hissediliyor. Çekiş kontrolü öncekine göre çok daha nazik ve yumuşak şekilde müdahale ediyor.
Sürüş hissi tek kelime ile mükemmel ve her şey çok çok kolay. Özellikle birçok 1200 GS sürücüsünün kendi becerisi olduğunu zannettiği, ancak mühendislik avantajları sebebiyle motorun tolere ettiği hataları yapmak bu makine ile çok daha vahim sonuçlara yol açabilir. Kısaca, eskisini satıp, yenisini almadan önce, aynı sürüşü Super Ténéré ya da Crosstourer ve hatta DL650 ile de yapabildiğinizden emin olmanız, sevdikleriniz ve sizi sevenler için hayırlı olacaktır.
Motor gücü çok güzel dengelenmiş ve yeni boxer aslında bu motoru pek de sallamadığını çok net belli ediyor. Gazı açıyorsunuz, hızlanıyor ve konu kapanıyor. Bu motor ile üretilecek RT’ ye binmek için sabırsızlanıyorum diyebilirim. Motoru zorlayamıyorsunuz, tepkiler o kadar net ve planlı ki. Hızlanmasını istiyorsanız hızlanıyor; daha çok istiyorsanız, daha çok hızlanıyor ve G kuvveti hariç hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Vites aralıkları, olması gerektiği gibi ve beklediğiniz şekilde: Yani özenle ayarlanmış.
Selesi eskisine göre daha rahat ve geniş. Ön camın rüzgar tahliyesi ortalama boylarda bir erkek için yeterli seviyede. Uzun boylular yine uzun cama ihtiyaç duyacaklardır. Camın, yükseklik ayar aparatı hareket halinde kurcalamaya pek de müsait değil; ancak zorlasanız, oluyor. Ara yüksekliklerde cam biraz fazla titriyor, ancak en üst ve en alt ayarlarda gayet stabil. Genel aydınlatma ve farlar, eskisine göre çok daha başarılı ve görünürlüğü yüksek. Ayrıca farların gündüz ve gece farklı modları gayet iyi düşünülmüş.
Frenler klasik 1200 GS! Tek kelime ile bir harika! Ne yaparsanız (gerçekten denedim) yapın alet toparlıyor ve düzgün bir fren yapıyor. Öncekine göre “deve gibi çökme” hissi daha az ancak makine ve elektronik sistemler her şeyi kontrol altında tutuyor.
Pek yazmak istemedim ama yenisinden sonra, kendi motorum (2008 1200 GS) ile eve dönerken, artık hiçbir şey eskisi gibi değildi...
Sonuç olarak, BENCE, yeni 1200 GS touring özellikleri arttırılmış, kullanımı kolay ve bir o kadar da keyifli ve hafif bir makine olmuş. Rakip diyemiyorum ancak özellikle fiyatı yüksek olan aynı segmentteki bazı modelleri piyasadan silebilir. Diğerleri de fiyat avantajı sebebi ile alternatif olmaya devam edeceklerdir diye düşünüyorum. 1200 GS' ten sıkıldım, değişik bir motora bineyim, hem de biraz daha performanslı olsun diyorsanız; güzel haber, aradığınız motoru buldunuz: Yeni 1200 GS
BMW Motosikletten sevgili arkadaşım Mesut Arslan'a teşekkürlerimle...
Başar Güven
Alıntı ile Cevapla