-
Kıbrıs Meydanı’nda yer alan Arasa Camii, Timur Paşa tarafından 1701 yılında yapılmış. Ancak günümüze bu camiden sadece minaresi ve kuzeydeki ön duvarı ulaşabilmiş.
Bir dönem askerî depo olarak kullanılan caminin yerine, 1985 yılında tek minareli betonarme bir cami yapılmış ama eski minare ve kuzey duvarına dokunulmamış.
Caminin özgün minaresinin bir özelliği var. Şerefe kapısı diğer minarelerde olduğu gibi güneye değil doğuya bakıyor. Yani kıbleyi göstermiyor
https://lh3.googleusercontent.com/Jf...w2000-h1208-no
Caminin yakınındaki meydan :
https://lh3.googleusercontent.com/-b...w2000-h1194-no
Gaziantep Kalesinde görünüm :
https://lh3.googleusercontent.com/mv...w2000-h1201-no
https://lh3.googleusercontent.com/zZ...w2000-h1191-no
https://lh3.googleusercontent.com/9-...w2000-h1170-no
https://lh3.googleusercontent.com/FC...w2001-h1242-no
https://lh3.googleusercontent.com/NP...w1920-h1080-no
https://lh3.googleusercontent.com/yN...w2000-h1177-no
-
Epey gezdikten sonra karnım acıkınca buranın kelle paça çorbasının meşhur olduğunu okudum. Zaten okumama da gerek yokmuş her yerde kelle paçacı var. Bende hemen gidip tadına baktım. Çok fazla kelle paça yemesem de benden geçer not aldı. Kahramanmaraş’a gelmişiz bunun üzerine dondurma yemeden olmaz. Hemen Trabzon caddesinde bulunan meşhur Yaşar Pastanesine gittim :
https://lh3.googleusercontent.com/xh...w2000-h1198-no
https://lh3.googleusercontent.com/-s...w2000-h1295-no
Hemen siparişimi verdim:
https://lh3.googleusercontent.com/pK...w2000-h1132-no
Hayatımda yediğim en güzel dondurmaydı bu. Her şeyi yerinde yiyeceksin dedim kendi kendime Bu gezim biraz TV programlarındaki yemek peşinde koşanlar gibi oldu ama olsun ;)
https://lh3.googleusercontent.com/sz...w2000-h1156-no
Dondurmadan sonra meydan da yine Demokrasi Nöbeti olduğunu gördüm. Bende bir müddet takıldım :
https://lh3.googleusercontent.com/jh...w2000-h1165-no
https://lh3.googleusercontent.com/m5...w2000-h1128-no
Akşam saat 21.30 gibi otele dönüp, gözümü Gaziantep’te açıp, Kahramanmaraş’ta kapayıverdim..
-
On Altıncı Gün
8 Ağustos 2016
Sabah saat 8:00 gibi otelden çıkarak dışarıda kahvaltımı yaptım, yakındaki bakıcılar çarşısına uğradım:
https://lh3.googleusercontent.com/Hf...w2000-h1200-no
https://lh3.googleusercontent.com/RG...w2000-h1208-no
Daha sonra otelden motoru alıp çıktım yola. Yaklaşık 120 km. sürdükten sonra Osmaniye’ye geldim. Burada öğle yemeği için durdum. Buranın Parmak Kebabı meşhurmuş, hemen yol kenarında Uğrak Lokantasında siparişimi verdim, ismi her ne kadar değişikse de gayet lezzetliydi.
https://lh3.googleusercontent.com/x-...=w821-h1300-no
Yemekten sonra çay bahçesine gidip çay söyledim. “Abi kaçak mı, normal mi” diye sorunca çok şaşırdım. Burda böyleymiş herhalde diyip, kaçak çay deneyim dedim.
https://lh3.googleusercontent.com/0I...w2000-h1213-no
https://lh3.googleusercontent.com/v3...=w772-h1300-no
Burada çok oyalanmadan düştüm yola, hava aşırı sıcak olduğundan iyice piştim, her gördüğüm büfede durup soğuk bir şeyler içiyorum. Adana’ya yaklaştığımda buradaki meşhur misis ayranını denedim, her ne kadar camız yoğurdu deseler de bana inek yoğurdu gibi geldi.
https://lh3.googleusercontent.com/eE...=w754-h1300-no
Saat 14:00 gibi Adana’ya vardım. Adana’da hiç durmadan yola devam ettim.
https://lh3.googleusercontent.com/by...w2000-h1178-no
Niğde Bor tarafına geldiğimde tabelalarda Tyana diye tarihi bir tabela gösteriyordu, merak edip o yola saptım, bir 15-20 km. gittikten sonra ören yerine geldim. Buraya ören yeri demek de doğru olma herhalde. Bir mahallenin dibi, hemen anayolun kenarında bir su kemeri, Wikipedia’den hemen tarihine baktığımda buranın Roma İmparatoru Trajen ve Hadriyan tarafından yapıldığını okudum. Burası Roma Havuzuna su taşıyan kemerlermiş.
https://lh3.googleusercontent.com/G-...w2000-h1236-no
https://lh3.googleusercontent.com/1M...=w740-h1300-no
-
https://lh3.googleusercontent.com/Iw...w2000-h1180-no
Biraz daha gittikten sonra Niğde Bor :
https://lh3.googleusercontent.com/lc...w2000-h1171-no
Bor’da da durmayıp Aksaray’a doğru devam ettim. Bir saat sonra Aksaray’a girdim.
https://lh3.googleusercontent.com/G8...w2000-h1166-no
Aksaray’da yol kenarında bir müddet oturup çay içtim. Dinlenirken ne yapayım diye düşünürken Tuz Gölü’nün yakın olduğunu görünce buraya gitmeliyim dedim. Aslında buralara hiç rota yada görülecek yerler çalışması yapmamıştım. Atladım motora çıktık yola.
Haritadan baktığımda Tuz Gölüne en fazla 35-40 km. gözüküyordu. Çıktım yola, Tuz Gölünün yakınlarına geldim ama, Göle yol yok, bir de diğer şeritteyim, göl girişi göremedim. Şurdadırburdadır diye diye taaa Şereflikoçhisar’a kadar geldim. Bu da 100 km.ye tekabül ediyor. Nihayet yol kenarında bir patika gördüm. Girdikten sonra bir nokradan sonra patika yerini mısır tarlasına bıraktı. Allahtan mısırlar hasat edilmiş, zar zor kendimi attım Tuz Gölüne.
https://lh3.googleusercontent.com/ff...w2000-h1167-no
Kenarların zemini yumuşak olsa da iç taraflar sert zemin, hafif sulu ama zemin güzeldi.
https://lh3.googleusercontent.com/LS...w2000-h1163-no
Burada bir aşağı bir yukarı epey dolaştım
https://lh3.googleusercontent.com/DA...w2000-h1181-no
-
https://lh3.googleusercontent.com/pZ...w2000-h1138-no
Güneşin artık batmasıyla Aksaray!a dönmeye karar verdim. Bu sefer göl kenarından sürdüğümden göle birkaç giriş noktası olduğunu gördüm. Güneşin batmasını izlemek için yol kenarında durdum.
https://lh3.googleusercontent.com/Oj...w2000-h1198-no
Aksaray’a geldiğimde, bir petrolde motoru bol su ile yıkayıp, şehir merkezine geçtim. Burada cafede oturup çayımı içerken, booking den uygun bir hotel bulup yerleştim. Kahramanmaraş’tan Aksaray’a yaptığım 650 km.lik yolculuk sonucu hemen yatıp uyudum..
-
On Yedinci Gün
9 Ağustos 2016
Sabah yine erkenden kalkıp, kaldığım motelden ayrıldım. Yaklaşık 60 km. sürdükten sonra, yol kenarlarındaki tanıtıcı reklamlardan burada dünyanın en büyük kervansarayı olduğunu yazıyordu. Merak edip, Sultanhanı beldesinde bulunan kervansaraya geldim. Dedikleri gibi muhteşem bir yapı :
https://lh3.googleusercontent.com/Vm...w2000-h1168-no
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan eser 1229 yılında tamamlanmıştır. Mimarı Şamlı Muhammed bin Havlan'dır. 4800 m² alana yayılan alanı ile Anadolu'daki en büyük Selçuklu kervansarayıdır. Klasik Selçuklu kervansaray şemasının örneklerindendir
https://lh3.googleusercontent.com/xD...w2000-h1144-no
https://lh3.googleusercontent.com/px...=w779-h1300-no
1278 de II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletilmiştir. Dıştan yazlık ve kışlık bölümlerinin boyu 116,90 m.'dir. Yazlık kısmının eni ise 49.35 m. Boyu 61.75 m.dir. Kışlık kısmının eni ise 32,90 m. Boyu 55,15 m.'dır. Yazlık ve kışlık kısmının toplamı 4866 m²'y bulmaktadır.
Yazlık kısmının geometrik şekillerle süslenmiş muhteşem bir Ana kapısı vardır. Han içinde bulunan tüm yapı özellikleri itibariyle Sivas’taki Gök Medrese'ye benzemektedir. Sivri kemerin hemen altında "Elminnetül Lillah" yani "Kudret Allah'ındır" duası yazılıdır.
https://lh3.googleusercontent.com/1I...w2000-h1139-no
Kervansarayın ilk kitabesinde mukarnaslı dış kapı nişini çeviren süs kemerinin iki tarafında altıgen madalyonlar içinde sağda ve solda yer almaktadır. Uzun bir dehlizden geçtikten sonra avluya varılır. Burada arabalara mahsus revak şeklinde yerler, sol tarafında ise kemerli ve yolculara mahsus odalar, salonlar, iki hamam ve ambarlar vardır.
Avlunun ortasında Sasani ateşgedelerinde olduğu gibi dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunmaktadır. Bu mescit Selçuklu süsleme sanatını en güzel örneğini sergilemektedir. Yazlık kısmın sonunda, batı duvarında tezyinat bakımından giriş kapısından geri kalmayan bir kapı vardır. Bununda dış Ana kapıda olduğu gibi sağında solunda birer niş bulunmaktadır. Kitabe kemer ve nişlerin üzerindedir.
https://lh3.googleusercontent.com/3d...w2000-h1155-no
https://lh3.googleusercontent.com/5A...w2000-h1138-no
Basık kemerli bir kapıdan girilince kışlık kısma geçilir. Üstü tonozla örtülü bu kısımı kare kasetli dört kısa, sekizer ayak dizisi, beş sahana ayırmaktadır. Ortadaki sahan diğerlerinden daha büyük ve geniştir. Tam ortadaki yerin yukarısı pandantiflerle sekiz kenarlı kasnağa oturan bir kubbe ile örtülmüştür. İçeriyi kubbe feneri ile duvarının sağına ve soluna dörder, dipteki duvarda ise, üç olmak üzere yukarılara açılmış mazgal biçiminde iki pencere aydınlatmaktadır. Bunlardan başka ışık ve hava alacak yeri yoktur.
Çok sağlam durumda iç kapı, daha kuvvetli rölyefler halinde geometrik yıldız geçmeler ve rozetlerle işlenmiştir. Karatay Han'ın iç kapısı bunu örnek alarak aynen tekrarlanmıştır. Bu iki kapının Alaaddin Keykubat zamanında, hol kısımlarıyla birlikte tamamlandığına bir işarettir. Mukarnaslı tromplar üzerine oturan kubbe, süslemeleriyle holdeki sade taş minareyi canlandırır. Kubbenin külahı yıkılmıştır.
https://lh3.googleusercontent.com/oR...w2000-h1153-no
-
-
Aşçı dede Odası :
https://lh3.googleusercontent.com/dZ...w2000-h1172-no
Sema Talim odası ve çivisi:
https://lh3.googleusercontent.com/gZ...w2000-h1180-no
Saka Postu makamı :
Yerden 60 cm yükseltilmiş, zeminine Saka Postu serilmiş 110x258 cm ebatlarında bir seki vardır Bu seki üzerine serilmiş Saka Postu üzerine, Mevlevîliğe girmek isteyen adaya, önce abdest aldırılır sonra "yapılan işleri yerinde görmesi ve kararını bir kere daha gözden geçirmesi İçin", üç gün süre ile iki dizi üzerinde (murakabe vaziyetinde) oturtulurdu. Aday yemek, tuvalet ve ibadetten başkaca bir iş için, Saka Postu'nu terkedemez, birşeyler okuyamaz ve konuşamazdı. Bu adaya "Nev-niyâz" (Aday adayı) denilirdi
https://lh3.googleusercontent.com/oH...=w790-h1300-no
Mevlana Celalettin-i Rumi Hz. :
https://lh3.googleusercontent.com/Qk...w2000-h1202-no
https://lh3.googleusercontent.com/o8...w2000-h1211-no
https://lh3.googleusercontent.com/Jh...w2000-h1216-no
Şeyh Kerimiddin:
https://lh3.googleusercontent.com/Jp...w2000-h1137-no
Türbe Tavanı :
https://lh3.googleusercontent.com/PH...w2000-h1135-no
https://lh3.googleusercontent.com/zv...w2000-h1250-no
-
Burayı güzelce gezdikten sonra yürüyerek diğer tarihi mekanları gezeyim dedim.
Meydan:
https://lh3.googleusercontent.com/LO...w2000-h1192-no
https://lh3.googleusercontent.com/_Y...=w741-h1300-no
Karatay Medresesi :
https://lh3.googleusercontent.com/ZR...w2000-h1160-no
Karatay Medresesi, II. İzzeddin Keykavus devrinde, Emir Celaleddin Karatay tarafından, 1251 yılında yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir. Osmanlı devrinde de kullanılan medrese 19. yüzyılın sonlarında terk edilmişti. Şimdilerde müze amaçlı kullanılıyor :
https://lh3.googleusercontent.com/-l...w2000-h1166-no
Medrese, Selçuklular devrinde hadis ve tefsir ilimleri okutulmak üzere "Kapalı Medrese" tipinde Sille taşından inşa edilmiştir. Tek katlıdır. Giriş doğudan gök ve beyaz mermerden yapılmış kapı ile sağlanmaktadır. Kapı Selçuklu devri taş işçiliğinin şaheser bir örneğidir. Yazı ve desenlerle süslenmiştir. Kapının üzerinde medresenin yapımı ile ilgili kitabeler yer almaktadır. Kapının diğer yüzeylerine seçme ayet ve hadisler kabartma olarak işlenmiştir.
https://lh3.googleusercontent.com/L_...w2000-h1152-no
https://lh3.googleusercontent.com/Ux...w2000-h1167-no
Kapıdan, evvelce kubbe ile örtülü (şimdi üzeri açık) bir avluya, buradan da bir kapı ile medreseye girilir. Medrese salonunun üzeri, merkezinde fener bulunan ve mozaik çinilerle kaplı kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasnağında, duvarların üst kısımlarındaki bordürlerde ve hücre kapıları üzerindeki panoda ayetler yazılıdır. Binanın batı yönünde bulunan beşik tonozlu eyvanın kemerinde besmele ve Ayet-el Kürsi yer almaktadır. Kubbeye geçiş elemanı olan üçgenlerde ise Muhammed, İsa, Musa ve Davud peygamberlerin isimleri ile dört halifenin (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali) isimlerine yer verilmiştir. Eyvanın solundaki kubbeli hücre Celaleddin Karatay'ın türbesidir.
https://lh3.googleusercontent.com/1h...w2000-h1182-no
https://lh3.googleusercontent.com/63...w2000-h1155-no
O tarihlerde yapılan yerden ısıtma sistem:
https://lh3.googleusercontent.com/y-...=w892-h1300-no
-
Yine Ana Cadde üzerinde bulunan İplikçi Camii :
https://lh3.googleusercontent.com/9-...w2000-h1177-no
https://lh3.googleusercontent.com/Qm...w2000-h1180-no
Konya Valiliği :
https://lh3.googleusercontent.com/YS...w2000-h1239-no
Burada karnım acıkınca buranın meşhur yemeği Fırın Kebabı yemek için yine Meşhur Ali Baba Fırın Kebabı dükkanına gidiyorum. Burası Ana caddenin arka sokağında küçük mütevazı bir dükkan, ama kalitesi parmak ısırtır. :
https://lh3.googleusercontent.com/ne...w2000-h1215-no
Siparişim geldiğimde çatal, bıçak arıyorum ama yok. Sorduğumda “abi bunlar elle yenir diyorlar” Hayatımda yediğim en güzel et desem yalan olmaz herhalde. Ben böyle bir et görmedim. Sadece bunun için Konya’ya gidilir o derece yani
https://lh3.googleusercontent.com/Nb...w2000-h1169-no
Yemekten sonra yine şehir turuna devam ettim. Önce Alaattin tepesinde bulunan Alaattin Camii’ne gittim ama burası restorasyonda olduğundan içeri giremedim:
https://lh3.googleusercontent.com/uk...w2000-h1191-no
Selçuklu sultanlarından burada yatanları olanlarında olduğunu öğrendim ama maalesef içeri giremedim.
https://lh3.googleusercontent.com/wF...=w734-h1300-no
Küçük bir alanı ibadet için açık sadece :
https://lh3.googleusercontent.com/Wg...w2000-h1221-no
Buda tepenin alt tarafında bulunan minik bir camii :
https://lh3.googleusercontent.com/PO...w2000-h1166-no