Enduroist Slogan
Bizi Takip Edin Follow us on Facebook Follow us on Twitter Watch us on YouTube
Kayıt ol
1 den 10´e kadar. Toplam 41 Sayfa bulundu

Hybrid View

  1. #1
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart Yunanistan gezi raporu

    Sevgili arkadaşım Ahmet İlter'le Ağustos ayında yaptığımız Yunanistan gezisini onun ağzından paylaşmak istedim sizinle. Umarım beğenirsiniz...

    Eveeettt Sevgili dostlar, Büyük heyecanla başladığımız ve toplamda 8 gün süren güzel maceramız dün gece yurda dönüşümüz ile sağ sağlim son buldu. Elbette bu gezinin bize göre mükemmel geçen her dakikasının yanı sıra diğer güzel tarafı siz sevdiğimiz dostlarla paylaşabilmek. Bu paylaşımların bana göre en önemli faydaları

    1- Ölüyü diriltip gaza getirmek,
    2- Zaten diri olup da plan program yapanlara tecrübe aktararak kötüyü eleyip iyiye yönlendirmek oluyor

    Konuyu daha uzatmadan başlayalım raporumuzaaaaa...

    Efendim aslında 26/08/07 sabaha karşı 04:00 sularında çıkmayı planladığımız yolculuğumuza yaklaşık 4 saat erken başladık ve 28/08/07 gece 24:00 de bir anda kaskı kafamızda tekeri yolda buluverdik. Dedik ki bu heyecanla 4 saat kim uyuyacak çıkalım anasını satiim...

    Saat 11:00 suları Kaan Kardeşimizin her türlü donanıma sahip kapalı garajında son hazırlıklar yapılıyor.




    Bu arada yola çıkış kilometrelerini de fotoğraflıyoruz ki dönüşte ne kadar yol yaptığımızı görelim diye.. Evet çıkış kilometrelerinde durum şöyle :



    Bizleri uğurlamak üzere Kaan'ın ve benim en az 20 yıllık dostlarımız Hüseyin ve Cemhan yanımıza geliyorlar ve şamata gırgır, foroğraf çekimi derken zaman su gibi alıp geçiyor. Her ne kadar onlar gece çıkmamıza karşı gelseler ve eşlerimize söylemekle tehdit de etseler de dönüşte Uzo getireceğimizi söylüyor ve bu rüşvetle onları razı ediyoruz seytannn




    Artık herşey hazır çantalar kapandı son kontroller yapıldı yola çıkabiliriz.


    Son olarak tüm hazırlıklar boyunca çanta montajından reflektif yapıştırmalara kadar bize ciddi faydaları dokunan Kaan'ın yardımcısı Erdal'a da teşekkür ediyor ve marşa basıyoruz.


    Bizlere gecenin o saatinde evinden kalkarak eşlik etmek üzere gelen FAZER TÜRKİYE ÜYELERİNDEN Serkan (SERDOGAN) kardeşimize de teşekkürü borç biliriz. Kendisi Kavacık'a kadar bizi motoru ile takip ederek arkamızdan yarım litre de Erikli suyunu döküvermiştir. İşte o an...

    Bu asil davranış sonrası duygular sel oluyor ve hüzün basıyor hepimizi. Sarılıyoruz birbirimize


    Yola çıkıyoruz ama kalbimizde kim ve kimler var acaba?????


    Tabii ki FAZER TÜRKİYE


    Orta sayılacak bir sürüşle gece 2:00 civarında Tekirdağ'a ulaşıyoruz. Heyecan hala dorukta. Sınırı gündüz gözü ile geçmek istediğimiz için mümkün olduğu kadar oyalanmak istiyoruz. Bu arada öyle bir köfte siparişi veriyoruz ki garson '' diğer arkadaşlar nerede? daha yoldalar herhalde'' diye soruyor ve biz de derin bir off çekerek öyle kerdeşim öle sen getir siparişleri diyoruz.



    bu arada söylemem lazım gecenin o sattinde hatta 3:30 a kadar köfteci o kadar kalabalık ki sanki akşam 8:00. Hele bir ara bir düğün sonrası gelin damat beraberinde bir grup geliyor zannedersin düğün orda yapılacak. Süslü püslü makyajlı bir sürü genç ablamız ilgi çekmeyecek gibi değil. Utanıyor ve maalesef fotoğraf alamıyoruz. Ama hakikaten görülmeye değerdi. Elbette Kuzucuklarımızın da karnını doyuruyor ve Türkiye'den son benzinlerimizi alıyoruz. Ben biraz uyanıklık yapıp beni sınıra kadar idare edecek kadar dolduruyorum depoyu. Orada benzin ucuz ya aklım sıra 10 ytl kar ediyorum. Sonradan para harcama konusundaki hovardalığımızı düşününce bu tasarruf devede kulak kalacak :wink: duvarakafa


    Tekirdağ'dan 3:30 gibi yola çıkarak Keşan'a kadar geliyoruz. Ancak hava hala karanlık ve güneşin doğmasına bir kaç saat var. Sınırı geçtikten sonra heryeri görmek istediğimiz için bir dinlenme tesisinde durup vakit geçirmeye karar veriyoruz. Ama durunca açıkçası içimiz geçiyor. Üstelik tesiste her yer kapalı. Çay bile yok. Ben biraz arka tarafa doğru dolanıp çimenler üzerinde armut şeklinde bir oturma alanı buluyor ve heyecanıma rağmen artık iyice gelen uykuma yenik düşüyorum. Tabii Kaan da ... Fakat o kadar sivri sinek var ki çıkardığım eldiven ve balaklavayı tekrar giyerek korunmaya çalışıyorum. Armuttan yatak da fena değil hani :P


  2. #2
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart

    veee sabah, güneş kendini göstermeye başlıyor...

    Anlatmadan geçemiycem, tam bu noktada nasıl uyandığımızı:
    Sessiz ve derin bir uyku halinde iken biryerlerden şöyle bir ses geldi: YAKAMOZZ GEL OĞLUM YAKAMOZ MUCK MUCK... Ulen nedir bu yakamoz kimdir derken kafamı çevirip gözümü bir açtım ki benim 2 katım büyüklüğünde YAKAMOZ, dili 5 karış dışarıda derin derin nefes alıyor ve burnu benimkinden 3cm uzakta. Hay ananı avradını YAKAMOZ diyerek oturduğum armutun üzerinden uyku mahmurluğu ile bir fırlıyorum ki korkudan inanamazsınız. O panikle yakamoz'a en uzak ağaca tırmanıyorum. Halimi görmeniz lazım üstüm full koruma kafada balaklava karmaskesi gibi, ben dev gibi adam ağaçta yakamoz altımda HOŞT lan HOŞT diyen halimi. Sanki orayı soymaya gelen hırsızım da Yakamoz da beni yakalamış gibi bir durum oldu. Halime aşağıda kahkahalarla gülen Kaan'ı da başka süpriz bekliyordu tabii: Yakamozun Kardeşi YAKUZA. Bir anda gülmekten kırılan Kaan Yakuza'nın üzerine saldırması ile o kilosuna rağmen 0-100 metre Keşan rekorunu kırdı alkisliyorumm gulmekten oldum

    Güneşin ilk ışıkları ile kalan 27 km'lik bölümü de geçiyor ve sınır kapımıza varıyoruz. Geçişte sorun yaşamıyoruz. Bütün belgelerimiz tam. Ama bunun bir dönüşü var tam bir fiyasko... Detaylarını raporun en sonunda bulacaksınız..EEE duty free den alışveriş yapmadan çıkılmazzzz




    Sınırı geçişimizi küçük bir çikolata yiyerek kutluyoruz. Aslında yanında viski de içecektik ama yol yapılacak ne olur ne olmaz diye bu kutlamayı erteliyoruz

    Türkiye çıkışındaki son kontrol noktasından da geçiliyooorrrrr


    vee tüm heybetimizle iki ülke arasındaki geçiş noktasındayız


    Sırada Yunanistan geçişi var. Uzun sayılmayacak bir sıradan sonra hiç bir zorlukla karşılaşmadan buradaki prosedürleri de aşıyoruz. Pasaportları kontrol eden Yunan polisi birkaç dostça soru soruyor sadece. Kaç gün kalacaksınız? nereleri gezeceksiniz vs. Sorular hep çalıştığımız yerlerden ve Türkçe geliyor. Hem de istediğimiz sorudan başlayabiliyoruz :wink: İşte Yunan sınır kapısından kareler




    Sonunda Yunan topraklarına giriş yapıyoruz. Sınır kapısından çıkar çıkmaz Race motorcuların oldukça beğenecekleri bir otoban bizi karşılıyor ve basıyoruz gaza. Yol bomboş asfalt süper bol bol düzlük var. GS bu yolda 210-215 km hızlara doymuyor. Ama o da ne kendimizi yola kaptırdık ve bir anda ettiğimiz benzin tasarrufu başa dert oluyor. Anında benzin göstergesinin zor durumda olduğunu fark ediyorum ve mecburen otobandan çıkıp benzin almak için yer arıyoruz. İşte size önemli not: şayet pazar günü Yunanistandaysanız aman benzininizi iyi ayarlayın. Çünkü çoğu pazar günü kapalı. Zor bela 7-8 istasyondan sonra nöbetçi benzinci buluyoruz ve depolaru full dolduruyoruz. Sonrasında otobana dönüp gazlamaya devam. İlk durak Kavala olacak. bu yüzden tabelada yazan Gümülcine ve İskece'yi pas geçiyoruz



    Bu tabelaların neden önünde durup resim çektiğimizi sorarsanız tabela resmi çekmeyi istediğimizden değil. Kaan otobanda bile 150-160 km yi geçmediği için ben onun önünde 200-220 km arası süratle yol alarak şehir girişleri önünde onu bekleyip sigara molası veriyordum. Bu durum neredeyse tüm seyahat boyu böyle sürecekti. Ama adam haklı burda nefsine yenik düşen bende kabahat kafa patlat
    Hızlı bir tempo sonrası Kavalaya yaklaşıyoruz. İşte Kavalanın otobandan panaromik görüntüsü. Küçük bir uçak pisti bile var.


    Yukarıdaki fotoları çektiğimiz viyadükte bizi bekleyen kuzucuklar

    Otobandan çıkınca tatlı virajların ardından bizi şehre götüren yolda Neredeyse tüm Kavalayı yukarıdan gören bir yer bulup fotoğraf çekiyoruz. Burası hakikaten güzel bir yer. Yunanistan turu yapacak arkadaşlara gelmelerini tavsiye ediyoruz.




  3. #3
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart

    Sonra iyice şehrin içine girerek başlıyoruz dolaşmaya işte Kavala. Resimleri yorumsuz olarak beğeninize sunarız efendim:







    Karnımız iyice acıkıyor ve gezerken önünden geçtiğimiz sıra sıra restorantlardan birine oturuyoruz. O da ne Kaan şakır şakır Yunanca konuşuyor. Hayretler içinde onu izliyorum Şef garsonla 15 dakikalık muhabbetin sonunda bize harika yemekler sipariş ediyor. 20 senelik arkadaşım nasıl olur da ana dili gibi yunanca konuştuğunu bilmiyorum diye şaşırıyorum. Sonra birden konuşulanları benim de anladığım dikkatimi çekiyor. Meğerse Yunanca konuşan Kaan değil Türkçe konuşan Garsonmuş deliiii . Uzun bir gülüşmenin ardından siparişler bir bir masamıza geliyor. Yorgun bedenlerle birleşmiş aç karınlar yemekleri görünce mutlu oluyor. İşte tüm gezimiz boyunca her öğün masamızdan eksik olmayan yunan salatası ve diğerleri...



    Menümüzde başemel soslu patlıcan musakka fırın patates, Kıymalı lazanya ve kalamar var. Tabii önemli bir detaydır; Kaan yemek öncesinde ve yemek sırasında 4 litre soğuk su içti. Bunu gören garson kulağıma eğilerek şunu sordu

    GARSON: is it normal?
    BEN : yes, because he is a Turkish ŞADIRVAN !!! (yarılıyoruz gülmekten)

    Ve işte şadırvanın yemek sonrası durumu gulmekten oldum yarılıyoorum

    benim durumum da çok farklı değildi hani

    Ufaktan ufaktan toparlanıyoruz benzinlerimizi tamamlayıp Selanik'e doğru yola çıkacağız. Tabii yine benzinci bulmak sorun. 4-5 yerden sonra buluyoruz Kavalanın nöbetçi benzincisini. Aman allahım ne benzinci! Tuba Ünsal'a taş çıkaracak güzellikteki bir kız benzincide pompacı olarak çalışıyor. Kaan bundan sonraki hayatını burada kalarak pompacı (!) olarak devam edeceğini söylüyor ve iltica hakkını kullanmak istiyor. Ben ise selanikte çalışanların Angelina Jolie tadında olduğu yalanını uydurarak onu bu fikrinden zor da olsa caydırıyorum kafamdondu




    DEVAMI GELİYOR AZ SONRAAAAAA

  4. #4
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart

    [quote="fat rider"]Evetttt bıraktığımız yerden devammmmm
    Benzinci ablamızı Kaan'dan kurtarır kurtarmaz Kavala'dan ayrılarak vurduk makinları Selanik yollarına %98'i yine otoban geçişi olan bu yolda yine tam gaz açmanın tadına vararak Selanik'e ulaştık. Şunu söylemeliyim ki hızlı kullanmak güzel de anormal yorucu bir şey. Ben Ülkemde Motorla çok uzun yol yapmama rağmen bu kadar kesintisiz ve uzun süre hiç gaz açamamıştım. Lakin yollarımızın hiçbiri buna müsait değil. En boş olan otoban İzmir -Aydın desek orası bile toplasan 90-100 km uzunluğunda. Yunanistanda ise vitesi 6 ya attınız mı varacağınız yere kadar gaz kolunu kilitliyebiliyorsunuz. Tamam belki biraz hıyarlık kabul ediyorum ama nerden bulacam bi daha böle fırsatı? En azından güvende olduğunu bilerek gazlamak güzel.

    Neyse Selanik'e varıyoruz. Ama yorgunluk, uykusuzluk, yakamoz ve yakuza saldırıları derken kendimizi otelimize zor atıyoruz. Planımız saat 17:30 olduğundan birer duş yapıp 2-3 saatlik bir uyku sonrası temiz kıyafetlerimizi giyerek Selanik gecelerine akmak. Duşlar alınıyor uyku moduna geçiliyor. Sonra ben bir anda uyanıyorum. Perdeyi aralayıp odadan dışarı baktığımdahavanın hala kararmadığını farkediyorum. saate bir bakıyorum yediyi çeyrek geçiyor. Kaan'ı uyandırıp ''kalk kocaoğlan 2 saat uyumuşuz yeter ben acıktım gidip akşam yemeğimizi yiyelim'' diyorum. Hemen giyinip çıkıyoruz Resepsiyondan geçerken otele girişimizde bizimle ilgilenen resepsiyon görevlisine gülümseyerek kafamızı sallıyoruz o da bize ''good morning'' diyor. Ulan diyorum evening hıyar ne morningi? Çıkıyoruz dışarı geliyoruz motorların yanına kilidini aç falan derken garip bir şekilde hava kararması gerekirken aydınlanıyor. Tövbe Tövbeeee noluyo falan derken içeri girip tarihi soruyoruz. Bize pazartesi sabah 7:30 olduğunu söyleyen resepsiyoniste GOOD MORNING diyerek akşam yemeği hayali kuran bedenlerimize güzel bir kahvaltı ısmarlıyoruz yarılıyoorum gulmekten oldum kafa patlat duvarakafa
    Bu arada otelin kendisi de kahvaltısı da gerçekten mükemmel. İtiraf etmeliyim biraz pahalı bir otel, hatta çıkışımızda iki gece için extralarla birlikte küçük bir servet ödedik ama o konfora değdi doğrusu. Maliyetler için tüm detayları vereceğim..





    bu arada Allah affetsin arkadaşlar o tabağımın ortasında gördüğünüz şey domuz eti. Vallahi ilk gördüğüm yunan fakirine sadaka verip günahımdan arınmaya çalıştım ama ölmeden gerçeği anlamak zor (allah geçinden versin) Her ne kadar kaan'ı da bu günaha sürüklemeye çalışsam da başarılı olamadım. Ama yine de birkaç kıymalı birşeylerin içinde ''domuz eti yok oğlum bunda ben garsona sordum ye'' diyerek domuzu köküne kadar kilitledim sevgili dostuma (HAAŞŞIRRRTTTT) EEEE öle cehennemde tek yanmak var mı bakalım. Anca beraber kanca beraber. Gerçi yediği domuz kıymalı yemeklerden sonra '' abi enteresan bir gaz var ya karnımda nedir bu?'' diye nafile sorular sorsa da '' sal koçum istediğin gibi bu yabancı memleketlerde gaz çıkarmak ayıp değil'' diyerek konuyu geçiştirdim.
    Şimdiiii gelelim Kaan'ın elindeki bu sarı bezeeeee....



    Arkadaşlar Kaan önündeki yemeklere o kadar insanca (!) saldırıyordu ki elini neye değdirse biryerlere döktü. Önce çayı sonra suyu sonra portakal suyunu vs. vs. Birkaç defa masaya gelip döküleni saçılanı silen garson baktı olmayacak en son geldi verdi Kaan'ın eline bezi. Dediki ''tekrar olursa size yardımı olur'' Evet 5 yıldızlı otel'in bile garsonunu canından bezdiren bu yaratıkla seyahat yine de dünyanın en zevkli ve komik seyahati oldu inanın bana alkisliyorumm alkisliyorumm
    İşte kahvaltının sonu zerre bişey yok masada


    Yemekten yorulan vahşi bedenlerimizin kahvaltı sonrası durumu:




    Ayıptır sölemesi o kadar abanmışız ki kalkıp gezmek için yürüyecek hal kalmamış. Birer kahve ve soda içerek lobide oyalanıyoruz. İşte otelimizden de görüntüler gerçekten keyifli mekan tavsiye olunur.





  5. #5
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart

    Sıra geiyor ilk gecesini uyku ile mundar ettiğimiz Selanik'i gezmeye. Aslında çok da dertlenecek bir durum yok çünkü koca bir tam günümüz ve bir gecemiz var önümüzde. Plana göre ikinci geceyi de burada geçirip ertesi sabah yola çıkmak var. İşte Selanik başlıyoooorrr. İlk önce şehir merkezinde geldiğimiz meydanda henüz Türkiye'ye gelmemiş olan Ford Focus Coupe Cabrio dikkatimizi çekiyor ve hemen basıyoruz deklanşöre...


    Sonra Kaan arabayı en ilginç bölümü olan arka taraftan tekrar çekmek istiyor. Lütfen otomobili iyice algılayabilmek için resmin sağ tarafına bakın canııımmmmm asikoldumm



    Selanik turu başlıyor Atatürk'ümüzün doğduğu eve gidene kadar yorumsuz selanik sokakları ve caddeleri buyrun bakalım:




    Adres sormak bahaneeee abla şahaneeeeee.....






    Derken önünden geçtiğimiz büyükçe bir kilisenin bahçesinde bu Aziz bilmemkimin heykeli ile karşılaşıyoruz



    Bu fotoyu çekip tam yürümeye başladığımda Kaan ile aramızda şöyle bir diyalog yaşanıyor:

    KAAN: Nereya abi?
    AHMET: Nasıl nereye? Kiliseyi gezmiyecez mi baba?
    KAAN: Abi gezelim de bak adam Azizmiş bi Fatiha okusaydık..
    AHMET: Oğlum manyak mısın? Eyüp Sultan mı burası yürüsene..
    KAAN: Ne bileyim lan sevaptır
    AHMET: Güneş vurdu baba sana, şaşırdın sen. Bak çarpılırsın düzeltmek için hoca da bulamayız
    KAAN: Ben yine de okuyacam abi: EEUUZZÜÜBİLLAHİMİNE ŞEYYTANİRRACİİİMMM
    AHMET: Allah Belanı versin ben gidiyorum
    KAAN: Bissssmilllaaahirrrahmanirr rahiiiimmmm
    AHMET: GEBEERRRRRRR..........

    Sonra boynumuzda takılı olduğunu gördüğünüz telsizler çok işe yaradı arkadaşlar. Ne zaman birbirimizi kaybetsek kısa bir telsiz konuşmasından sonra hemen buluveriyorduk . Gerçi o telsiz de başımıza sonradan bela açtı ama neyse detayı sonra... Şimdi kiliseyi gezelim






    Bir ara herkezin dileklerde bulunmak üzere mum diktiğini farkediyoruz. Kaan diyor ki Abi etrafta o kadar güzel kızlar var ki ben de bir dilek dilemek istiyorum hadi mum dikelim. İşte dikilen mumlar :


  6. #6
    Enduroist Üye fat rider - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Kaan
    Üyelik tarihi
    10-02-2009
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    48
    Motosiklet
    v-strom 650 k6
    Marka
    Suzuki

    Standart

    EE peki hadi kırmayalım kardeşimizi diyorum ve gidiyoruz mum almaya. Kaan dileği çabuk kabul olsun zaman dar diye işte bu kadar bir mum satın alıyor. Allahım sen akıl fikir ihsan eyle YAAARABBBİMMM....



    Arkadaşlar ağaç mı diktik mum mu diktik belli değil. Mumun dibini kuma oturtmak 45 dakka sürdü. Hayır bişey diil mum dikilen yerin zemini temizlikten o kadar kaygan ki adamın ayağı kaysa dikmeye çalıştığı mumun üstüne oturur valla.

    Gezmeye devam. Epey yol yürüdük ama Atamızın evine Çok yaklaştık. İşte tam burada telsiz faciası patladı. Kaan yürümeye devam ederken ben çakmak ve su almak için markete girdim. Marketin sahibi yaşlı amca benden önce gelen bir kadına siparişini hazırlıyordu. tam o sırada boynumdaki telsizden Kaan'ın gür sesi duyuldu. Geçen diyaloglar aynen şöyleydi.

    KAAN: Ahmet nerdesin olum çabuk gel çabuk !! TAMAM
    AHMET:Nooluyo be saldırıya mı uğradın geliyoruz bakkaldayım. TAMAM
    KAAN: Baba bir cafenin önündeyim bir yunan karıları var olmaz böle şey mum işe yaradı galiba TAMAM
    AHMET: Abi bakkaldan çıkayım geliyorum TAMAM
    BAKKAL AMCA: Nerdeymiş bakayım o yunan karilari ?
    AHMET: EEEEEE Cafedelermiş amca ehemm köhemm
    BAKKAL AMCA: Allah tüm milletleri Türkten korusun
    AHMET: EEE Amin amca
    BAKKAL AMCA: Söyle bakalım sen ne istiyorsun?
    AHMET: Çakmak alacaktım ama siz şimdi yanında bir bidon da benzin dökersiniz kalsın..
    BAKKAL AMCA: Uğurlar olsun o zaman
    AHMET: Önce dünya barışı amca saygılarrr....

    bakkaldan çıkar çıkmaz (kaçar kaçmaz) telsizle Kaan'ı arıyorum:

    AHMET: Oğlum pantolonunun arka cebinde yer var mı TAMAM
    KAAN: Niye lan nooldu? TAMAM
    AHMET: Benim telsizi oraya sokucam da TAMAM

    Bu rezillik yüzünden döktüğüm ter sonrası gezmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz. İşte bizi Bakkal amcaya madara eden yunan ablaları




    Bu adamın yanında iffetimi korumak gerçekten çok zordu. Ama ben direnecektim. Sonunda Atamızın doğduğu eve geldik. İnsanın içini garip bir heyecanla birlikte buruk bir hüzün kaplıyor burada. Ama ne yalan söyleyeyim gerçekte çok yoğun hissedilen şeyin adı: GURUR

    İŞTE ATAMIZIN DOĞDUĞU EV:




    Aslında bu bölüm normalde boş olması gereken bodrum katı. Ama değerlendirmek için Atam'ıza ait resimlerle donatmışlar




    Orta katta iki adet oturma odası, mutfak ve Zübeyde Hanım'ın yatak odası bulunuyor





    En üst katta ise banyo, orta sahanlıklı bir oturma odası, sonradan Atamızın kullandığı eşyaların sergilendiği bir oda ve Atamızın çalışma odası olduğu söylenen bir oda daha bulunuyor.





    Bu odada bulunan saat 09:05 de durdurulmuş.

 

 

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •