Merhabalar,
Bu formun en sevdiğim yanı, bunun gibi karşılıklı yazışmalar ile fikirlerin, bilgilerin ve görüşlerin paylaşılması sırasında pek çok bilginin aktarılması. Toplumumuzun en çok ihtiyaç duyduğu bu karşılıklı görüşebilme, anlatabilme ve tartışabilme ortamı olsa gerek. Baksanıza, tartışma kelimesi bile hepimizi bir anda nasılda iğreti ediyor. 😊 Forum içindeki bu paylaşım ortamını yıllardır korumak için herkesin verdiği mücadeleye bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Gelelim konumuza.
Müsaadenizle yazdıklarınızı bölümler halinde değerlendirmek istiyorum.
şu an için ülkemizde "tek otorite"; Türkiye Cumhuriyeti Devleti' dir.açıklamanıza katılmak istemiyorum. Elbette devlet bir üst hatta çoğu zaman en üst otoritedir. Devlet otoritesine karşı çıkıldığı ve hatta devletin de bu isteklere göre yeni düzenleme yapılması dahi olasıdır ancak konumuz bu değil. Konumuz devletin henüz düzenleme yapmadığı alanlarda, sivil örgütlerin veya kuruluşların faaliyet içinde olması ve bu faaliyetlerin nitelikleri diye düşünüyorum. BU da otorite kavramının paylaşılması sonucunu doğurur.
Elbette ki, bu faaliyetlerin olmazsa olmaz kuralı, yürürlükteki kanunlara uygun olmasıdır. Ülkemizde, ehliyet sahibi olunması şartları, hemen hemen tüm modern ülkelerde olduğu gibi devlet tarafından düzenlenmiştir. Eğitim verme hakkı, milli eğitim bakanlığının müfredatına bağlı kalmaya ve kesin denetime tabi olmaları şartıyla özel kuruluşlara bırakılmıştır. Ancak, her türlü devlet belgesinde olduğu gibi, nihai belge almak için, doğrudan devlet tarafından düzenlenen sınavlara girilmesi gereklidir. Devletin kabul ettiği nihai belge, haklı olarak ancak kendi verdiği belgelerdir. Adı üstünde resmi belge. 😊
Burada iki ayrı başlığa ayırmak gerekecektir.
İhtiyaç duyulan ancak devletin düzenleme yapmadığı eğitim türlerinin, özel sektör, dernekler vb. kurumlar tarafından verilmesi,
Bu eğitimlerin kaynağı, denetimi veya denetim ihtiyacının olup olmaması
Özel kurum eğitimleri:
Tüm dünyada, özel kurumlar toplum sağlığı, toplumsal fayda, verimlilik gibi pek çok konuda çalışma, araştırma, yapmaktadır. Bu çalışmalarını aktarmak içinde eğitimler düzenlemektedir. Bunu satış eğitimi, verimlilik eğitimi, iş güvenliği eğitimi, ilk yardım eğitimi (yakın zamana kadar bu son ikisini de devlet vermemekteydi), kalite eğitimleri gibi çeşitlendirilebilir. Bizim başlığımıza çok yakın olduğu için kalite konusunu örnek almak isterim.
Kalite kavramı, dolayısıyla eğitimleri ile ülkemiz 80 li yıllarda tanışmaya başlamıştır. Bugün gelinen noktada, en basit 9001 kalite belgesinden başlayarak, yüzlerce farklı alanda yetkinliklerini bu belgeler ile ispatlamaktadırlar. Uluslararası çalışmalarda gerek ürün gerek ise birlikte çalışma kriterlerinin kıyaslamak için pek çok firma hatta devletler bu sertifikasyonları gözetmektedir. Bugün bu sertifikasyon, tüm dünyada kalite çalışmaları için vazgeçilmez birer referans olmuştur. Artık ülkeler bile kuruluşların yetkinliklerini bu sertifikasyonlar ile belirlemektedir. Dünyaca kabul görmüş sertifikasyon kavramını, bir başkasına para kaptırmak çerçevesine indirmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Başka türlü standartların istediği yeterliliklerin sağlandığı ve sürdürüldüğü belgelenemez.
Eğitimlerin kaynağı ve Denetim İhtiyacı :
Ülkemizde taşıt kullanmayı öğrenmek, neredeyse tamamen eşten dosttan, bilen birilerinden öğrenmekten ibaret. Ehliyet kurslarının verdiği yetersiz bilgilerin üzerine, tecrübeli abilerimizden öğrendiklerimizi veya deneyimlerimizi ekleyerek sürücü olmaya çalışıyoruz. Bunun doğru bir yol olmadığına, eğitimin gerekliliğine inanmış herkes katılacaktır. Ülkemizde de motosiklet eğitimi ile adını hepimizin bildiği kurumların faaliyetleri ile tanıştık. İyi ki varlar ve iyi ki başlamışlar. Bugün pek çok kurum, dernek, şahıs bu eğitim çalışmalarını sürdürmektedir ve hepsinin de katılımcıları vardır. Her kurumun doğru eğitimi verdiği, gerçekten risklerden uzaklaştıracak bilgiler ile donattığına emin olmamız mümkün değil. Bunu sağlamak için bir standarttın olması gereklidir. Bugün, devletin dahi eğitim müfredatı için bağlantıda olduğu ve bütün dünyaca kabul görmüş RoSPA, hepimizin kabul ettiği Roadcraft-Motosiklet Yol Sanatını geliştiren ve kullanıcılar ile paylaşan bir kurumdur. (RoSPA elbette ki tek değildir. İngilterede benzer nitelikte kurumlarda vardır. İsteyen olursa ayrıntılı bilgi verebilirim.)
Bizler, eğitimlerimizde bu sistem ve standartlara bağlı kalarak bilgiler aktarmaya çalışıyoruz. Hemen herkesin, bu sistem ile bilgi aktardığını tahmin ediyorum. Burada kritik noktaya geliniyor. Motosiklet Yol Sanatını doğru bilgiler ile aktarıldığına nasıl emin olacağımız sorusu. Gerçekten istenilen bilgilerin eksiksiz ve üzerine şahsi tecrübeler katılmaksızın açıklanması, anlatılması ve öğretilmesi gerekir. Burada hata yapılması hayat kurtarma ile hayatı riske atma arasındaki incecik çizginin kopması riskini taşır.
Üstelik konuya sadece sertifika almak açısından yaklaşmakta eksik olur. Motosiklet eğitmenlerinin hemen hepsinin profesyonel mesleği öğreticilik değildir. Kendilerinin de yetişkin eğitimi, nitelikleri, yöntemleri, riskleri gibi pek çok konuda eğitilmeleri gerekir. Eğitmen eğitimi için verilen paraların bir kısmı da bu eğitimleri içerir. Yetişkin eğitimi kolay görünen ama bunun aksine son derece dikkatli planlanması gereken bir eğitim türüdür. Eğitmen eğitimi süreci bu eğitimi de içermektedir.
Herkesin kendi seçimin yapması ve istediği kurumdan eğitim alması elbette ki doğaldır. Hiç kimse bu konuda zorlama da bulunamaz. Ancak, eğitim adaylarına seçim yapmaları için kriterleri ve bu kriterlerin niteliklerini açıklamak gerekliliğini ise kimse yadsıyamaz.
Farkındaysanız bu işin para karşılığı yapılıp yapılması konusunu daha önce açıklamışlar. Ben hiç girmiyorum.
Hepimize iyi sürüşler.