Sevgili İkitekerdaşlarım,
Bir süredir ara-riders grubunda güzel bir mail yazışması takip ediyorum.
Konu, Ali İlhan BEKTAŞ'ın aşağıdaki sorusu ile başladı.
"herkese selam,
Hepimizin başına bir şekilde geliyordur bu durum.
Her yola çıktığımda bir şekilde başka bir sürücüye kızmam sonucu, bağırma, el-kol hareketiyle "sinyal ver sinyal" yapma, kornaya abanma gibi davranışlarım oluyor. Bunun eğitimlerde ve kitapta zararlı ve o an sinir bozucu olduğu için o andan itibaren fevri bir sürüşe yol açtığını öğrenmiştim. ama nedense gerçekte çoğunlukla bir şekilde dayanamıyorum ve uyarıyorum araç sürücülerini. yani kayıtsız kalarak ona bizim yaşadığımız zor durumu başka türlü nasıl iletebiliriz ki?
tabiki, kavga gürültü veya bağır çağır değil ama inceden de uyarılması gerektiğini düşünüyorum.
sizlerin bu konuda fikir ve deneyimleri nedir?
zira ufak bir uyarı sonucu dayak yemek/atmak veya kendi güvenliğimizi tehlikeye atacak durumlar oluşabilir.
güvenli ve keyifli sürüşler"
Yazışmalar devam ederken, Uzman Klinik Psikolog unvanına sahip, Sn. Halil GÜNGÖR güzel bir özetleme ile bilgilerini paylaştı. Sürüş sırasında kendimizi kontrol etmemiz için güzel bilgi ve yöntemler yazmış. Kendisinden izin alıp, burada paylaşmak istedim. Aşağıda yazıyı alıntılıyorum. Konu hakkında bizlerde fikir alışverişi yapsak, ne güzel olur diyorum. Zira, sürüşün ancak % 20 si fiziksel yetenekler ile yapılıyor. Geri kalan % 80 i ise tamamen zihinsel faaliyettir.
"Arkadaşlar bir kaç gündür grupda trafikde yaşanan can sıkıcı durumlarla nasıl başa çıkılacağı konuşuluyor. Yoğunluğumdan dolayı yazılanların hepsini okuyamadım (özür dilerim) ve bir cevap da yazamadım. Bu sabah saatlerinde bulduğum boş vaktim değerlendirip hızlıca da olsa dilimin döndüğü kadar bir şeyler söylemek istedim.
Konu trafikte yaşanan bir durumdan ziyade genel anlamda öfke kontrolü ve öfke anında alınması gereken pozisyon ile ilgili. Öfke ile bilinmesi gereken en önemli nokta öfkenin aniden değil göstere göstere çığ gibi büyüyerek geldiğidir. Ani öfke patlamaları yoktur, son noktaya geldiğinde fark edilen öfke vardır. Tıpkı deprem gibi öfkenin de öncülleri vardır.
Ama çoğu zaman bu öncüller fark edilmez veya önemsenmez, fakat devam eden bu öncüller biraz sonra yaşanacak sıradan bir olaya bile beklenmedik bir tepki vermeye neden olur. Onun için sistem bize aceleniz varsa motora binmeyin, canınız sıkkınsa, moraliniz bozuksa, vb gibi durumlarda motora binmeyin der. Çünkü bu durumlar öfkenin gölge gibi yanımızda olduğunun ve motor üstünde artçımız olduğunun göstergeleridir. Yol okumak bir motorcu için ne hayati bir öneme sahipse kendi modunu fark etmek, bedenin verdiği uyarıları fark etmek/okumak da hayati öneme sahiptir.
İşin bu kısmı bizimle ilgili olan tarafı, diğer yandan her şey gayet normalken de trafikte yaşadıklarımız var bizi çileden çıkaran. İster trafikte olsun isterse de benzer başka bir durumda olsun, böylesi durumlarda öfkenin nedeni olayın şahsımıza yapılmış olduğu yönündeki algımızdır. "Aniden ÖNÜME kırdı, ÜZERİME kırdı, BENİ yok saydı, BENİ fark etmedi..." dikkat ederseniz itirazlarımız hep bize yapıldığını düşündüğümüz şeylerden kaynaklanıyor. Açık açık bize kast eden kişileri istisna tutarak şunu diyebilirim ki; trafikte hele de kafamız da kask varken bizi tanımaz tanıyamaz. Bunun için de şahsi olarak BİZE bir kastı yoktur. O kendi sürüşündedir. Yanlış veya hatalı ama o kendi sürüşündedir. Kendi mücadelesindedir. Biz olayı ŞAHSİ olarak algılayıp bana bunu BANA nasıl yapar düşüncesiyle tepki veriyoruz. Verdiğimiz her tepkinin altında bir ara düşünce ve duygu vardır. Çoğu zaman farkında olmadığımız bu ara düşünce ve duygular bizi harekete geçirir. Peki bu durumda ne yapmalı;
- Olayı şahsi algılamamalıyız,
- Bunun bir durum olduğunu ve tepkimizi sadece bu durumu dikkate alarak vermemiz gerektiği ve genellemeye gitmememiz gerektiğini unutmamalıyız,
- Trafikte bizim de sadece bir sürücü olduğumuzu ve kendi sürüşümüzden sorumlu olduğumuzun bilincinde olmalıyız,
- Yol kadar kendi modumuzu da okumak zorunda olduğumuzu ve modumuza uygun bir pozisyon almak zorunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız,
- Modumuzun düşük olduğu veya düşmesine neden olacak bir durumda olduğunda motora binmememiz gerektiğini unutmamalıyız,
- Öfkenin öncüllerini iyi yakalamalıyız ve gerektiğinde kenara çekip kendimizi sakinleştirmeliyiz. Yani yılanın başını küçükken ezmeliyiz,
- Sık öfkelenme durumu yaşıyorsak kendimizle ilgili kişisel algı, duygu ve düşüncelerimizi gözden geçirmeliyiz,
- Trafiğin dışında da öfke ile ilgili sorunlarımız varsa profesyonel destek almalıyız.
Halil GÜNGÖR
Uzman Klinik Psikolog"