Bu arada açlıktan ve yorgunluktan Emre’nin sinirler zıplıyor, Onun motorun NC 700X zaten bu yolların motoru değil, üstüne üstlük amotisötde patlak. Her 15 dakikada bir Emre’yi bekliyorum.
Ormanda kaybolunca sinirler geriliyoruz, açlık ve yorgunluğun etkisiyle ufaktan tartışıyoruz. Böyle zamalarda timing tutturmak gayet zor oluyor. Bir müddet gittikten sonra gece saat dokuzda nihayet Bektaş yaylasına ulaşıyoruz. Bu saatte çoğu yer kapanmış, zar zor bir lokanta buluyoruz, siparişleri verip kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Sinirler tavan yapmış bir şekilde kös kös otururken nihayet yemek geliyor. Aman Allah’ım bir et yiyoruz ben hayatımda böyle bir lezzet daha görmedim, bize burda (Sakarya) et diye ne yedirdiklerini anlıyorum. Meğer biz burda saman yiyormuşuz. Eti ısırırken gözlerimden yaş geliyor resmen.
Tabii karnımız doyurduktan sonra gzölerimizin feri yerine geliyor, sinirler antrikot gibi yumuşacık oluyor, bizde artık peynir kıvamına geliyoruz. Hemen çadır kuracak yer soruyoruz lokantıcıya, oda pencereden bir yer gösteriyor “gidin ha uraya kurun çdırınızı” diyor. Gösterdiği yerde tek bir ışık yok. Yapacak bir şey yok deyip çadır kurmak üzre kamp alınan sürüyoruz. Motorun farı eşliğinde çadırımızı kuruyoruz. Sabah nasıl bir yerde uyanacağımızı bilemediğimizden ve soğuktan biraz geçte olsa uykuya dalıyoruz…
Gün sonu Raporu ;
Yapılan Km : 180 km.
Masraf ; 81 TL
Yol durumu : Az Asfalt, Ağır Stabilize
Rota :
Canlı Rota
İsteyenler için Wikiloc iz kaydı
https://tr.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=13951964