Enduroist Slogan
Bizi Takip Edin Follow us on Facebook Follow us on Twitter Watch us on YouTube
Kayıt ol
Sayfa 3 Toplam 3 Sayfadan SeçilenSeçilen 123
21 den 23´e kadar. Toplam 23 Sayfa bulundu
  1. #21
    Enduroist Üye Zafer Çepni - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Zafer Çepni
    Üyelik tarihi
    13-09-2015
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Mesajlar
    4

    Standart

    Alıntı Hakan Velioğlu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Nice kıtalar arası gezginler görüyorum takip ediyorum kimisi Türk kimisi yabancı hiçbir eğitimi yok ve hatta kimisinin doğru dürüst koruma ekipmanı bile yok ama zevkle keyifle binlerce kilometre onlarca kıta geziyorlar. Bu iş demek ki böyle de yapılabiliyor anlamına gelmez mi? Eğitim illa şart mı?
    Hocam ilk olarak, neredeyse hepimiz ortalama sürücüden iyi olduğumuzu düşünüyoruz. Bir çoğumuz fena halde yanılıyor. Yanılanlarımız arasında eğitimli olanlar da eğitimsiz olup tecrübesiz olanlar da bolca vardır gibi geliyor bana. İyi sürmekten ne anladığımıza göre de bu durum değişebilir tabii ki. Benim iyi sürmekten anladığım şey sistemli sürüşün 4 tane S'ini de layığıyla yerine getirmek. Sonra bir de parıldama eklenip 5S oldu gibi görünüyor ama o parlama işini biraz metaforik algılamak lazım belki de. Neyse, ama bir başkasının iyi sürmekten anladığı başka türlü bir sürüş olabilir. Veya bazı ustaların sevdiği bir laftaki gibi akşam varacağı yere sağ salim varmak da iyi sürücülük olarak tanımlanırsa bu gezginler iyi sürücüdür. Yani referans aldığımız çerçevenin ne olduğuna göre iyi sürücü olup olmadığımız değişebilir. Yol sanatı çerçevesindeki iyi sürüş çerçevesini benimsedikten sonra kişi zaten ne kadar iyi ya da kötü olduğunu eğitmenin önünde ve arkasında net bir biçimde görebiliyor. Çoğu zaman zannettiğimizden daha kötüyüz.

    Peki yol sanatı sistemi bana göre mi? Bu çerçeve içine girmeli miyim? Bence yedi iklim dört mevsim her sürücü için kesinlikle şart. Ama bu benim bakışım. İnsanların yakından tanıyıp tecrübe ederek karar vermeleri daha anlamlı. Hatta daha da iyisi, doğrudan bu ekol (okul) içinde motosiklete başlamak ve başka türlü bir sürüşü hiç bilmemek en güzeli. Ben o şekilde başladım. Bir gezginin sürüşünü izlerken sistemle alakası olmadığını kafasına göre konumlandığını, kafasına göre, öylesine hızlanıp yavaşladığını görünce çok şaşırmıştım. Bir başka gezginin sistemli süren bir sürücünün yapması pek muhtemel olmayan kazasını izlediğimde de benzer bir hayret ile karşılamıştım durumu. Bu kadar çok yol yapıp eğitimsiz olmak, sistemi filan bilmeden, sadece kişisel sağduyu ile sürmek nasıl bir deli cesareti olabilirdi? Hatta en son başka bir gezginin bir iki Türkiye turu sonrası eğitim aldıktan sonra acil durum freni ve yavaş manevrayı öğrendikten sonra bunları coşkuyla paylaşmasına şaşırmıştım. E daha bu kapalı alan becerilerini kuramsal olarak bile bilmeden, kapalı alanda pratiklerini yapmadan nasıl onca yola çıkmıştı bu kişi? Kaza yapmamasını neye bağlayabiliriz? Şanstan başka bir şey gelmiyor aklıma. Bir başka tecrübeli sürücü ile önlü arkalı Bolu'ya iniyoruz. Ben 10 kere fren yaptıysam önümdeki sürücü 110 kere fren yaptı. Bu şekilde sürekli yüksek viteste olduğu halde nasıl kaza yapmıyor, bilmiyorum. Belki de yapıyorlardır, haberimiz olmuyordur. Belki de hızları çok yüksek olmadığı için yaralanmalı ölümlü kazaya karışma oranları yüksek olmuyordur.

    İyi sürmek nedir? İyi sürücünün özellikleri nelerdir? (Bu konuda Volpara'nın çok iyi bir yazısı var. Bu forumda yoksa kopyalarım bir ara.) İyi sürüşün özellikleri nelerdir? Bu sorulara vereceğimiz uygulamaya dönük yanıtlar biraz da dünyayı nasıl algıladığımıza, her hangi bir işi nasıl yaptığımıza bağlı. Felsefemize yani. Pozitivistler/deterministler evrenin bizden bağımsız bir gerçekliği olduğuna ve bu gerçekliğin olgularını yöneten, bulabileceğimiz, anlayabileceğimiz yasaların var olduğuna inanırlar. Bilimsel araştırmayı da bu düşünce ile olguları anlamak, olayların sonuçlarını önceden tahmin etmek ve gerektiğinde daha iyi sonuçlar doğuracak şekilde kontrol etmek/yönetmek için yaparız. Bazı sosyal bilimcilerin de aralarında bulunduğu postpozitivisler için ise gerçeklik onu algılayan, kafasında oluşturan bireylerin, kendi zihinlerinde yapılandırmalarıyla oluşur ve gözlemciden bağımsız değildir. İnsanlar öğrenmelerini kendi deneyimleri ve yaşantıları sonucunda kendileri kafalarında yapılandırırlar ve her bireyin kafasında kendi yapılandırdığı gerçeklik birbirinden farklı olabilir. Yapılandırmacı eğitimin temelinde de bu var mesela. Fiziksel gerçekliklerin ve fizik yasalarının ilk tarafın bakış açısına daha uygun olması genel kabul gibi. Sosyal olaylarda ise gözlenebilen davranışlar taraflar pozitivist bakış ile açıklanabilir görünüyor. Mesela psikoloji hayli davranış odaklı pozitivist ağırlıklı bir bilim. Bazı eğitim araştırmacıları ise sosyal gerçekliğin bizden bağımsız olmadığını ve genel geçer sosyal olguları yöneten yasalara ulaşılamayacağını söylerler. Bu gidişin sonu biraz da mistisizme, açıklanamazlığa varabilir. Benim durduğum yer pozitivizme daha yakın. Hem fen alanlarında hem de sosyal alanlarda, özellikle davranışsal ve zihinsel olaylarda bizden bağımsız gerçekliklerin bulunduğuna ve bu gerçeklikleri yöneten yasalara ulaşabileceğimize inanıyorum.

    Motosiklet sürüşünün hem fiziksel boyutları var (lastiklerin yol tutuşu, viraj dönen motosiklete etkiyen kuvvetler, gaz hassasiyeti, fren yaparken bakışı yukarıda tutabilmek, vb.) hem de zihinsel boyutları var (ileri bakış, ileriyi erkenden planlama, diğer yol kullanıcıları ile bilgi alış verişi, olumlu tutum, yol hırsına yenik düşmemek, sürüşten önceki gün yapılması gerekenlere önem vermek, vb). Dolayısıyla postmodernistik veya mistisizm etkisi alında şöyle şeyler söylenebilir: Sürücüye göre değişir. Tek doğru yoktur. Her kural her yerde geçerli değildir (Böyle söyleyenlerin sistemin esnek yapısını bilmediklerine ve sistemin katı kurallar bütünü olduğunu düşündüklerine eminim). Bir gün öyle sürersin, bir gün başka şekilde. Bugün iyiyim, yarın kötü olabilirim.

    Dünyayı bu şekilde algılamadığım için bunları anlamlı ve makul bulmuyorum. Motosiklet sürüşünü ustalıklı, sessiz bir verimlilikle, daha az yorularak, doğru teknikleriyle yapmanın gözlemciden bağımsız yasaları olduğuna inanıyorum. Diğer yol kullanıcıları ile oluşacak çatışma durumlarını da minimuma indirerek güvenli bir çabukluğa ulaşmanın, şimdiki en iyi yolu olarak sistemi görüyorum. Diğer sürüş biçimleri bana göre yanlış. Yerine göre öyle olabilir, yerine göre böyle olabilir, bilinemez, o da doğru bu da doğru gibi mistik bir bakış açısının sürüş tekniğine çok bir faydası olacağını düşünmüyorum. Çünkü somut bir önerisi yok, bir sistematiği yok. Sürüşü iyileştirmeye, kaza olasılığını azaltmaya dair bir vaadi yok. Çıktıları tutarlı değil. Sonuçları kullanılabilir, diğer sürücülerle paylaşılabilir değil.

    Güvenliği filan geçtim, insanın aynı sürüşten ne kadar zevk alacağını, aynı sürüş sonunda ne kadar yorulacağını bile etkiliyor sürüşün biçimi. Motosikletlere kaza yapmayı engelleyecek sihirli bir güvenlik aparatı yerleştirilmiş olsaydı bile bu ustalıklı sürüşü öğrenmek, becerebilmek için sistemli sürüşün eğitimini alır, bilinçli pratiğini yapardım. Dolayısıyla, "Çok çok çok km'ler sürdüm ama kaza yapmadım bu nedenle eğitime gerek yok." gibi bir bakış açısı bana anlamlı gelmiyor. Ama bu tabii ki benim dünyayı algılayış biçimimin bir ürünü. Pozitivist felsefeye neyilli, analitik, eleştirel bir zihnin ürünü bu şekilde. Başka bakış açıları da var. Ama onları doğru veya kabul edilebilir bulmam zor. Zira pozitivizm bunu gerektirir.

    Bu arada iyi sürmek denince güvenli sürücü ve ileri sürücü meselesine Uğur Hoca'nın bir açıklaması ile bu yersiz uzun yazıya son vereyim. Bir teori sunumunda dinlemiştim. Başını derde soktuğu zaman etkili bir şekilde fren ve kaçış manevrasını yapabilen sürücü gayet güvenli sürücüdür. Ama (belki de bu sürücüyle aynı tempoda bir sürüşte ZÇ) başını derde sokmayacak şekilde ileriyi planlayarak 4S ilkesine uygun sürüş yapan sürücü ise ileri sürücü. Güzel bir ayrım. Hoş.
    Konu Zafer Çepni tarafından (20-11-2017 Saat 22:46 ) değiştirilmiştir.

  2. Zafer Çepni güzel mesajın için 2 üye sana teşekkür etti :

    cemkucuk (04-12-2017),Serdar ZIMBA (21-11-2017)

  3. #22
    Enduroist Üye Güney Biçer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Güney Biçer
    Üyelik tarihi
    02-06-2017
    Bulunduğu yer
    Osmaniye
    Mesajlar
    64
    Motosiklet
    Manuel AT
    Marka
    Honda

    Standart

    güzel bir konu ve tartışma olmuş. kendi görüşümü de eklemek isterim.
    forumdaki çoğu kişiye göre acemi sayılırım (toplam km:8bin enduro km:5bin) benim sürecim eğitim konusunda ihtiyaç hissetmekle başladı aslında. tamam tehlikeden kaçıyorum ama kaçmadan nasıl olur diye araştırırken önce mavi kitap oradan kurs vs derken, 1 kapalı alan 1 yol eğitimi aldım.

    peki aldım da noldu?

    kapalı alanda motorumun ve kendi limitlerimi gördüm. bu bana daha güvenli sürüş sağladı. ne kadar yatarım, nasıl dönerim vs.(tabi ki bu kaza riskini arttırıyor, fazla özgüven, ben oldum yanılgısı)

    sonra yol eğitimine geldi sıra, dediler ki "mavi kitabı bil, başarabilirsin" ben de sıkılmadan üniversitede finallere çalışır gibi özetler çıkararak mavi kitaba çöktüm. tam 10 gün.
    eğitim günü geldi. nasılsa çalıştık biliyoruz konumdur, vitesdir, odur, budur.... bindik motorlara gözleme geçtik teoriği pratiğe aktar aktarabilirsen.
    anladım ki bu sürmeden eğitimi canlı canlı almadan olmayacak.
    vesselam eğitim candır. tecrübe ise cidden acımasız bir öğretmendir.

  4. Güney Biçer, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (04-12-2017)

  5. #23
    Enduroist Üye Hasan Hüseyin ÖZGÜR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Hasan Hüseyin ÖZGÜR
    Üyelik tarihi
    27-11-2017
    Bulunduğu yer
    Kütahya / Gediz
    Mesajlar
    130
    Motosiklet
    XTZ 1200 SUPER TENERE
    Marka
    Yamaha

    Standart

    Zafer hocamın kalemine parmaklarına sağlık. Ne hazindir ki birçok iki teker kullanıcısının en sona attığı husus eğitim oluyor. Kendim için belirtecek olursam bu yıl o yıl şu yıl hep gelemeyen yıllara ötelemekten vazgeçmiyoruz. Pahalı kısmına gelince hep ekonomik yetersizliği bahane ederek ötelediğim eğitime verilecek paraları nelere vermiyorum ki. Yok efendim motora çok yakışıyormuş ama almışken de marka olsun da azıcık kendini de belli ediversin diyoruz. Bir bakıyorum ki onca yaptığım gereksiz harcamaya iki kez eğitim alabilirim. Eğitim almadan yol almak kendini kandırmaktan öteye bir düşünce değil.

 

 
Sayfa 3 Toplam 3 Sayfadan SeçilenSeçilen 123

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •