Enduroist Slogan
Bizi Takip Edin Follow us on Facebook Follow us on Twitter Watch us on YouTube
Kayıt ol
Sayfa 9 Toplam 12 Sayfadan SeçilenSeçilen ... 56789101112 SonuncuSonuncu
81 den 90´e kadar. Toplam 120 Sayfa bulundu
  1. #81
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart

    Köprü yakınlarında bir çarşıdan kareler:





    Buradan sonra İsfahan Ulu Camii’ne geçtim. Buranın bilinen bir diğer adı da Mescid-i Cuma Camii. Bu caminin tarihi, 6. Yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Özel bir mimariye sahip olan cami, avlusu, iç tasarımı, minaresi ve diğer yönleriyle oldukça dikkat çeken bir yerdir. Turizm dünyasında da önemli bir konuma sahip olan camii, tarih boyunca çok defa restore edilmiştir. Hatta Hicri ikinci yüzyıllarında Arap Tayran (Tîrûn) kabilesinin inşa ettiği farklı bir caminin varlığı da tarih kitaplarında geçmektedir. Bu dönemde yapılan camii, bir süre sonra 840 yılında Abbasi halifesi Mu’tasım zamanında (833-842) yeniden inşa edilmiştir. Daha büyük ve görkemli şekilde yapılan yeni cami de bir zaman sonra yeniden restore edilmiştir. Büveyhîler (937-995) döneminde yapılan bu inşa uzun süre bu şekilde kalmıştır. O zamanlarda da büyük ilgi gören camii, daha sonra Selçuklu Devleti’nin bölgeye hakim olmasıyla birlikte yeniden restore edilerek günümüze kadar ulaşmıştır.



    Burada Nizam-ül Mülk Dome denen bir bölüm var. Orası ayrı güzellikte olan bir bölüm



    Nizam-ül Mülk Wikipedia:

    Nizamülmülk, 10 Nisan 1018 tarihinde Tus, İran‘da doğmuştur. Gerçek adı Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî’dir. Varlıklı olan babası sayesinde iki kardeşi ile birlikte, devrin en iyi şartları içinde yetiştirildi. Daha 11-12 yaşlarında Kur’an-ı Kerim‘i ezberlemiştir. Devlet işleri ve siyaset ilgisini çektikten sonra Horasan bölgesini dolaşmış ve burada bazı devlet adamlarının himayesine girmiştir.
    Tus şehrinde, şehrin Gazne devleti idaresinde bulunduğu bir eliler için yapmaya başlamış 1059 yılında Horasan Valisi olarak görevde bulunmuştur. 1063 yılında ise Selçuklular devletinde Alp Arslan‘ın Belh valisinin yanında çalışmaya devam etmiştir. 1064 yılında Büyük Selçuklu devletinde vezir olarak atanan Nizamülmük, hem Alp Arslan hem de Melikşah döneminde görevlerde bulunmuştur.




    Memleketin nizamlarının kurucusu anlamında olan “Nizamülmülk” ismi Abbası halifesi Kâim bi Emrillah tarafından verildi.

    Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064‘ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etmiştir. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç, bü bulunmuştur.

    Sultan Alp Arslan‘ın ölümüyle veliaht Melikşah‘ın tahta geçmesini sağlayıp, nizam ve âsâyişin korunmasında başarılı olmuştur. Sultan Melikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmetleri geçmiştir. Sultan Melikşah, devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler vermiştir. Nizâmülmülk‘ün akıllı, tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de, Melikşah‘ın saltanatı, aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.

    Konu İbrahim DEĞERLİ tarafından (07-03-2018 Saat 01:19 ) değiştirilmiştir.
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  2. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (07-03-2018)

  3. #82
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart

    Selçuklu sultanı Alp Arslan‘ın oğlu Melikşah, bütün devlet işlerini Nizamülmülk‘e havale edip ona Atabek ünvanını vermişti.

    Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden, devlet idâresinde kendi görüşlerini, icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri, bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır.



    Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî, mâlî, siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası, İstanbul‘da Süleymâniye Kütüphânesi, Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme, birçok dillere tercüme edilerek, yayınlanmıştır.

    Nizamülmülk, 14 Ekim 1092 tarihinde Nihavend, İran’da 74 yaşında iken bir Haşhaşi tarafından zehirli bir hançer ile öldürülmüştür.



    Rastgele girdiğim bu türbe, İran’da etkilendiğim en harika yapılardan biri oldu. Melikşah’ın da burada defin olduğunu sonrdaan öğrendim. Ama içeride türbe de görmedim, büyük bir ihtimalle kapalıydı herhalde.



    En çok da bu minber ve mihrap dikkatimi çekti. Yakından incelediğimde çok büyük emekler olduğu belli. Burada sanki Selçuklu Dönemindeymişim gibi hissettim. Tavan, duvarlar her yer. Zaman burada adeta durmuş









    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  4. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (07-03-2018)

  5. #83
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart







    Daha sonra, sıradaki noktam olan İmam Ali Meydanına gittim. Burası da kocam bir meydan, o sıcakta bu meydanı karış karış gezdim:



    Meydanın hemen dışında olan, yine İran’ın en büyük Camiilerinden İsfahan Ulu Camii’ye geçtim.



    İsfahan’daki Selçuklu mimarisininin izlerini taşıyan Mescid-i Cuma, Ulu Cami olarak da biliniyor. İran islam mimarisinin vazgeçilmez plan şeması olan mihrap önü kubbeli, dört eyvanlı avlulu mimari özellikleri taşıyan caminin geçmişi 8. Yüzyıla kadar gidiyor.


    İsfahan Mescid-i Cuması’nın inşa edildiği yerde, hicri ikinci yüzyılda, Arap Tayran (Tîrûn) kabilesi tarafından yaptırılan büyük bir cami yer alıyordu. 840 yılında Abbasi halifesi Mu’tasım zamanında (833-842) cami yeniden inşa edilmiş.
    Halife Muktedir’in zamanında genişletilen yapı, Büveyhîler zamanında (937-995) yenilenmiş. Sonrasında Selçuklular döneminde, bu güne kadar gelen caminin esas ögeleri inşa edilmiş. İlhanlı dönemi de dahil olmak üzere günümüze kadar İsfahan’a hakim olan tüm yönetimler, Mescid-i Cuma’ya bir takım eklemeler yapmış ve onarmışlar.



    Avrupa, gotik mimarlık dönemine geçmeden önce, kubbeyi taşınan tromplar ve kilit noktasındaki düşey silmelerle gotik mimarlık prensiplerinin uygulandığı Mescid-i Cuma Cami, 2012 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunuyor.

    Bu güzel eseri de gezdikten sonra sıradaki noktam olan ve gitmeden önce isminden dolayı çok merak ettiğim Monar Jonban nam-ı diğer sallanan minare’ye gittim. O da şehrin dışına yakın bir yerde. Bulmakta biraz zorlandım ama sonunda nihayet bulabildim.



    Daha önce Mecusiler'in tapınağı olarak kullanılan bina Moğollar döneminde türbe olarak düzenlenmiş. Manar Jonban (Sallanan minareler) aslında bir mimar hatası. Binanın çatısına daha sonra balçık ve tahtadan yapılan minareler çok sağlam olmadığından müezzinler tarafından sallanıyor. Daha önce çan çalarak daha sonra tekbir getirerek sallandırılan minareler 1316 yılında Moğol hakimiyeti sırasında derviş Abdullah tarafından yaptırılmış. Ateşgâh ise mescid olarak kullanılmaya başlanmış.
    İsfahan'ı ziyaret eden turistlerin uğrak mekanı olan Manar Jonban'ın 2 kilometre uzağında ise dev ateşgâh mabedi bulunuyor. Sasaniler dönemine kadar Mecusilerin ibadetgahı olarak kullanılan dev ateşgah İran devriminin ardından bakımsızlıktan yıkılmak üzere.

    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  6. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (07-03-2018)

  7. #84
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart



    Moğollar döneminde yaşamış ve 1.316 yılında ölmüş Ebu Abdullah adlı bir dervişin türbesi olan Manar Jonban, 17 metre yüksekliğinde 2 adet sallanan minareye sahip. Belli saatlerde Görevliler tekbir sesleriyle minareyi sallıyorlarmış. Ben görmedim ama öyleymiş.






    Burayıda gezdikten sonra yakında bulunan Ateş Temple’ e gittim. Çok yorugun olduğumdan 200 mt. Yukarı çıkmayım diyerekten aşağıdan fotoğrafladım.



    Sasani İmparatorluğu zamanından kalma olan Ateş Tapınağı dönemin düşman birliklerini izlemek için yığma bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Bir düşmanın gözükmesi sonrası ateş yakılarak haber verilen İmparatorluk günümüze İran’da pek çok eser bırakmıştır. –Ki Ateş Tapınağı şehrin en önemli tarihi yapıları arasında gelmektedir. Yaklaşık 200 metre yüksekliğe tırmanarak tapınağa ulaşılan bölge sizlere muhteşem bir şehir manzarası sunmaktadır.



    Burada çok fazla vakit kaybetmeden saat 7’ gibi sıradaki merak ettiğim şehir olan Yezd’e kontak açtım. İsfahan’dan çıkalı daha yarım saat olmuşken, şehirler arası yolda plakasız, eski bir araç bana selektör yapıp duruyor. “Lan manyak mıdır nedir” diyerek ben bastıkça baktım peşimden o da basıyor. O eski araba ile yanıma kadar gelip aban el kol hareketleriyle “sağa çek konuşalım” diyor. Ben ilk başlarda tırssam da “Aman ne olacak yaa” diyerekten sağa çekip durdum. Meğer adam tam bi motor manyağıymış, yakınlarda da Guest house denilen gecelik oda kiralayan bir yere sahipmiş. İlla “gel benim eve gidelim, sana kavun karpuz ikram edeyim” diyor. İlk başlarda çekinsem de havanın da çok sıcak olmasından dolayı davetini kabul ettim.



    O önde arabayla ben arkada motorla yaklaşık 3 km. gittik. Sonra çok otantik bir evin önünde durduk. Büyük bir kapıdan içeri girip güzel bir avluyla karşılaştım. Hemen annesi olduğunu sandığım yaşlı kadına soğuk kavun karpuz getirmesini söyledi. Sağolsun yedik içtik, illa bu gece burada kal diye ısrar etti. Bende artık çok geç kaldım önümde 250 km. daha yol var, günlerimin de sayılı olmasından dolayı kalamayacağımı söyledi.



    Bu motoru da 1990 yıllarda İran’ı gezen bir İngiliz, burada ona hediye etmiş. Hala çalışıyor, burada parçalarını bulamadığından motor biraz bakımsız ama hala çalışıyor. Motor 1950 model BSA hemen sahibinden nokta com’a girip baktım bura bu motorun restorasyonlusunu 50 binlere satıyorlar. Bunu ona çevirince gözlerinde dolar işaretini gördüm. Yezd’e gittiğimi öğrenince “madem bizde kalamıyorsun orda otel işleten arkadaşımın adresini vereyim benden selam söyle indirim yapar” dedi. Bende teşekkür ederek yoluma devam ettim. Gezdiğim kadarıyla çok harika bir misafir eviydi. Eğer vu yazıyı okuyup plan yapıyorsanız, ya da yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Sahibi Muhammed’e “Tenereli bir arkadaşın selamı var” derseniz indirim yapar. Adres; tak taku guest house Toodeshk (http://www.taktaku.com/)


    Mohammed ve ailesine teşekkür edip yoluma devam ettim. Saat 22:00 gibi uzaktan Yezd’in ışıkları görünmeye başladı. Kısa süre sonra kente giriş yaptım. Hemen Muhammed’in söylediği Hotele gittim ama hotel doluymuş. Sağ olsunlar hemen yakınlarda bir hotele yönlendirdiler. Burası da Ali Baba Tradiotional Hotel diye bir yer. Hemen pazarlığımı yapıp, fiyatı %40 indirterek odama yerleştim. Burası da çok memnun kaldığım bir hotel oldu.



    Yemek için dışarı çıkıp, yine oranın büryan kebabını yedim. Kaç gündür Falafel di, kebaptı derekn artık kebaptan nefret etmeye başlasam da mecburen götürdük. Birkaç foto çekip oetele dönerek, en çok yorulduğum gün olarak tarihe kayıt düştüm.

    Coming Soon……
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  8. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (07-03-2018)

  9. #85
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart

    15.08.2017 (Onsekizinci Gün)
    Yezd – Pazargan – Şiraz

    Sabah erkenden kalkarak hemen kahvaltıya geçtim. Burada kapıdaki stickerlar dikkatimi çekti. Biraz dikkatli inceleyince tanıdık isimler olduğunu da gördüm.
    Ülke Kokusu (Şule Özürün Bendler) – One Steph Beyond (Steph Jeavons)





    Kahvaltıdan sonra motoru hotelde bırakıp, çarşıya doğru yürüdüm. İlk durağım, büyük ihtişamla bana bakan Cuma Mescidi





    Diğer adı Cuma Mescidi olan bu cami, değişik dönemlerin ve stillerin uygulandığı ilginç bir yapıdır. 1365 yılında yapılmıştır. Minarelerinin 48 metrelik yüksekliği ile İran’daki bütün camiler arasında birinci gelir. Bu minareler, tümüyle mavi çinilerle ve olağanüstü güzel motiflerle
    kaplıdır. Bu mavi renk, çevredeki çöl ve Yezd binaları ile ilginç bir kontrast oluşturmaktadır. Binanın içinde uzun ve geniş bir bahçeyle ulaşılan bir eyvan bulunur. Bu eyvanda bulunan üzeri mozaik fayansla kaplı kubbe, kendi türünün en güzellerinden biridir. Mihrap ta fayans mozayik kaplıdır.



    Caminin eskiyen ve kırılan çini işlemeleri yakın zamanda restore edilmiş ve modern bir kütüphane kurulmuştur. Caminin çok değerli el yazmaları burada sergilenmektedir.
    Eski dönemlerde bu caminin yerinde bir Zerdüşt tapınağının bulunduğu ve sonradan camiye çevrildiği söylenmektedir. Bahçede bulunan Zarch Qanat isimli yer altı sulama sistemini görmek için bahçeden merdivenle inmeniz gerekiyor.







    Bu caminin minarelerinde cuma günleri bir tür çöpçatanlık uygulaması yapılır. Bekar kadınlar çarşaflarına asma kilit takılı olduğu halde caminin minaresine çıkar. Kilidin anahtarını bahçedekilere fırlatır. Anahtarı alan erkek kilidi açar ve kadına tatlı ısmarlar. Yaygın inanışa göre bu tanışmanın uğurlu bir yanı vardır ve bu çift büyük ihtimalle evlenir.
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  10. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (09-03-2018)

  11. #86
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart



    Daha sonra Yezd’in, kendinizi eski çağda hissedeceğiniz o daracık ve üzeri kapalı olan caddelerinde gezmeye başladım.

    Yezd İran’ın en eski şehirlerinden biri, ve hala otantikliğini koruyan ender şehirlerden biri. Burası Zerdüşt dininin merkezidir. 500.000 kişilik nüfusa sahiptir. Şehir eşsiz mimari yapıları ve ipekli el dokumaları (Farsça termeh), İran el sanatları, ipek dokuma, İran pamuk şeker'i olan "Pashmak" (pişmaniye'ye benzer) ile meşhurdur.



    Şehrin 3000 yıllık geçmişi vardır. Şehrin ilk kurucularının Med'ler olduğu ve şehrin o dönemdeki adının Ysatis olduğu bilinmektedir. Daha sonraki Sasani hakimiyeti sırasında şehrin adı, o zamanki hükümdar Yazdegerd'e ithafen Yezd olarak değiştirildi. Ve şehir bir Zerdüşt merkezi haline geldi. Daha sonra İslam orduları tarafından alınan şehre Müslümanlar hakim oldu.
    Bu arada üzerimde hep aynı T-Shirt olmasına takmayın. “koca geziyi bi t-shirtle gezdi be” demeyin. Aynısından üç tane var



    Şehir, ıssız ve yol güzergahlarından uzak bir konumda olması nedeniyle, fazla bir tahribata uğramamıştır. Hatta Moğol İstilası zamanında İran'ın diğer bölgelerinden kaçan halk buraya sığınmıştır. 1272'de şehri ziyaret eden Marco Polo, şehrin ipekli dokumalarından ve büyük bir ticaret merkezi olduğundan bahseder.



    Burada gezerken soluklanmak için Fazeli Cafe diye bir yere girdim. Sahibi ücreti karşılığında çatıya çıkıp şehri görmenize müsaade ediyor. Herkes çıkıyor bende çıkayım diyerekten çıktım yukarı.





    Yezd’e daha gelmeden ilk göreceğiniz şey, Cuma Camii minareleri ve Yezd’in ilginç mimarisine sahip evleri. Hemen hemen her evin üzerinde Badgirler “Rüzgar Kuleleri” var. Bu rüzgar kuleleri çok eski ve ilginç bir klima sistemi. Söylediklerine göre o sıcak iklimdeki havayı 0 dereceye kadar indirebiliyormuş. Yani dışarıda 45 derece sıcak varken evin içerisinde kazakla oturuyor olabilirsiniz. Tabii buna göre de evin içinde klimayı çok açma yada kısma sistemleri var. Zaten buranın diğer lakabı da “Badgirler Şehri”



    Rüzgar Kuleleri iki prensipten biri ile çalışıyor: hava pencerelerinin rüzgara baktığı senaryoda kuleye dolan hava toprağın altındaki hava tünellerine yönleniyor ve orada soğuyarak evin içine dağılıyor ve nihayetinde bir başka rüzgar kulesinden çıkıyor.

    https://99percentinvisible.org/app/u...d-catching.jpg

    Resim evdeki hava akımını gösteriyor. Bu durumda biri rüzgarı toplayan ve biri boşaltan olmak üzere 2 kule var. Bu yöntemde bir kule rüzgara baktığı için evde toz ve kum birikmesine sebep oluyor.



    İkinci yöntemde eve hava akımı rüzgar kulesinden değil, topraktaki bir delikten giriyor. Delik havayı toprağın alt katmanlarında içinde su da bulunan bir kanala yönlendiriyor. Toprağın alt katmanları ve içindeki su soğuk olduğu için, sıcak hava buraya indiğinde, hem soğuyor, hem de nemleniyor. Bu serin ve nemli hava daha sonra evin içine yönleniyor. Daha sonra da rüzgar altı yönüne bakan kule tarafından dışarıya boşaltılıyor. Bu yöntem hem tozu elimine ettiği, hem de havayı nemlendirdiği için sevilen bir yöntem ve hala yaygın olarak kullanılıyor.



    Evlerin etrafını sur gibi dönen yüksek duvaların amacı da güvenlik değil, güneşten korunmak. Duvarlar yükseldikçe gölge boyu arttığı için duvarları yükselterek aşağıda kendilerine yaşama alanları yaratmışlar.
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  12. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (09-03-2018)

  13. #87
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart



    Diğer enteresan mimari yapılar arasında su depolamaya yarayan su anbarları, su dağıtımına yarayan tüneller olan kehrizler ve çevredeki dağların zirvelerinden getirilen buzların depolanmasıyla oluşturulan doğal buzdolapları olan yakhchaller var. Şehirdeki yapıların neredeyse tamamı kerpiçten yapıldığını da unutmamak lazım.





    Sabah erken olduğu için dükkanlar daha yeni açılıyor.



    Daha sonra yakınlarda bulunan İskender Hapishanesine gittim.



    burası Zendaan-e Eskandar (İskenderin Hapishanesi) isimle de tanınır. İçinde 3 satırlık Kufi yazısıyla on iki imamın isimleri yazılmıştır. Mozole, küçük, toz toprak içinde ve unutulmuş gibi görünür ama o dönemden geriye kalan nadir birkaç yapıdan biri olduğu için çok değerlidir. Ama anladığım kadarıyla bir zamanlar okul olarak da kullanılmış.





    Bu güzel şehri gezmek için bir gün yetmez aslında ama zamanımın da azalması nedeniyle bu şehir için ayırdığım vaktin sonuna geldim. Motosikletimi yükleyerek sıradaki noktam olan ve çok merak ettiğim “Sessizlik Kuleleri” ne doğru yola çıktım.
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  14. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (09-03-2018)

  15. #88
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart



    Burası ismini, Sasani Kralı Yezdegerd’den alıyor. İslamiyet öncesi dönemde Zerdüşt topluluğunun merkezi. Zerdüştler’in tanrısı Ahura Mazda’ya göre, cansız insan bedeni ile ateşi, suyu, toprağı kirletmek günah. Zerdüştlerin ölülerini bir tepeye, kayalıkların üstüne bırakıp, yırtıcı hayvanlara parçalatması bu yüzden. Kentlerin yakınlarında, dairemsi duvarlar biçiminde inşa edilip, akbabalar tarafından bedenin yok edilmesi amacıyla Dakhme yani Sessizlik Kuleleri’ne bırakılır.



    Kulelere geldikten sonra, biletimi alıp tepeye doğru tırmanmaya başladım. Erken saatlerden mi yoksa, hava sıcaklığından dolayı mıdır bilmiyorum, benden başka kimsecikler yoktu. O tepeyi yaklaşık 15-20 dakika nefes nefese kalarak tırmandım. Hemen Wikipedi’yı açarak yer hakkında bilgileri araştırdım.



    Ölümün de bir sırası olduğuna inanan Zerdüştler eğer ölüm gecenin başlangıcında olursa, ölü ertesi sabah Dakhme’ye götürülür. Eğer ölüm gecenin sonunda ya da sabah erkenden olursa, gece götürülür. Kaza sonucu ölüm halinde ise ölünün daha uzun bir süre kalmasına izin verilir.
    Zerdüşt inancına göre, cenaze töreni şöyle oluyor: Bir kişi ölünce ailesi tarafından bu kulenin eteklerine getiriliyor. Rahipler tarafından kulenin içine taşınıp bir taş üzerine bırakılıyor. Terk edilen ölünün vücudunu kısa sürede parçalıyor akbabalar. Geriye kalan kemikler ise kulenin dibinde bulunan bir çukura atılıyor. Böylece ruh bedeni terk ettikten sonra, ölü bedenler ateşi, suyu ve toprağı kirletmiyor.



    90 metre çevresi olan bir dairesel platform, büyük taş bloklarla döşenmiş, iyice betonlanmış ve Zerdüşt dininin temel üçlemesi “İyi Düşünce, İyi Söz ve İyi Davranış’a” karşılık verir bir şekilde üç sıraya bölünmüştür. İlk sıra erkek cesetler için, ikinci sıra kadın cesetler için, üçüncü sıra çocuklar için yapılmıştır. Yaklaşık 4 metre çevreli ve derin olan bir kuyu vardır sessizlik kulesinde. Bu kuyunun kenarları ve tabanı taş plaklarla döşenmiştir ve kuru kemiklerin konulması için kullanılır. Bir ya da iki saat içinde cesedin etleri akbabalar tarafından bitirilmiş olur. Geri kalan kemikler de bu çukura atılırmış. Burada biriken kemikleri de limon ve etkili bir asitle eritilirmiş.



    İlginç olan bir başka nokta ise bırakılan ölülerin başında rahipler beklerdi. Yırtıcı kuşların ölen kişini ilk hangi gözünü yediği gözlenirdi. Sağ gözün önce yenilmesi ruhun iyi bir geleceğe kavuşması, sol gözün önce yenilmesi ise ruhun azap görmesi anlamına gelirdi.
    1979’daki devriminden sonra sessizlik kulelerinin kullanılması yasaklanmış. Artık Zerdüştler normal mezarlara gömülüyor.



    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  16. İbrahim DEĞERLİ, bu güzel yazın için sana Teşekkür Edildi.

    cemkucuk (09-03-2018)

  17. #89
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart

    Burada aslında Zerdüştlerin bir tapınağı da var. Ta 470 yılından beri sönmeyen bir ateşleri var. Bu ateşin sürekli yanması için rahipler her gün, günün belli saatlerinde bu ateşi besliyorlarmış ayrıca tapınak içinde Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta'dan pasajlar duvarlara asılmış bir şekilde sergileniyormuş. Buraya da gidecektim ama ne olduysa burayı unuttum, yada es geçerek yoluma devam ettim.



    Bir tarafta Deşt-i Kevir, öbür tarafta Deşt-i Lut iki çöl :


    Akşam saat 17:00 gibi yol kenarında bir tabela gördüm “Pasargad Antik kenti” diye. Antik kent yazınca hemen ilgimi çekti. Burası noktalarım arasında bulunmamasına rağmen gitmeyi planladım. Yol kenarındaki bir satıcıdan soğuk içecek aldım ve burası hakkında bilgi aldım. Mutlaka gör diyince tamam o halde diyip, saptım. Birkaç km. sonra antik kente geldim. Biletimi aldım, biletçi motosikletle antik kenti gezebileceğimi söyleyince daha da mutlu oldum. Atladım motora girdim kente.

    2004 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine eklenen Pasargad, Ahameniş hanedanının ilk başkentiymiş. Büyük Kiros (Keyhüsrev) M.Ö. 550 yılında Med Kralı Astiages’le yaptığı savaş neticesinde büyük bir zafer kazanmış ve böylece Med devleti tarihten silinmiş. Büyük Kiros zafer kazandığı savaş alanına yakın olduğu için buranın başkent yapılmasını emretmiş. Kentin adının ise en büyük Pers kabilesini oluşturan Pasargad’lardan geldiği düşünülmekteymiş. I. Dareios’un tahta geçmesinden sonra M.Ö. 522’de Persepolis başkent olmuş.




    Kiros’un ve karısının mezarları burada bulunmaktaymış. Kiros 'un mezarı çok sağlam durumdaymış. Beyaz renkli büyük kireçtaşı bloklarından yapılmış olan bu mezar, altı basamaklı bir kaide ile dikdörtgen planlı, beşik çatılı bir mezar odasından oluşmaktaymış. İslam döneminde bu mezarın Süleyman'ın annesine ait olduğuna inanıldığından kutsal sayılmış. Belki de bu yüzden bu Mezar günümüze kadar sapasağlam yıkılmadan ayakta kalabilmiştir. Kiros’un Mezarı şehri fetheden Büyük İskender tarafından da ziyaret edilmiş.





    İzleyici Sarayından kalanlar:



    Ahamenişler, Pasargad'ı öyle bir dizayn etmişler ki kentteki görkemli ve yalın mimarlık hemen dikkati çekmekteymiş. Kentin içkalesi, koni biçimli alçak bir tepeye kurulmuş, taş kaplı çok geniş bir platformun üstünde yer alıyormuş. İçkalenin güneyinde, içinde kraliyet yapılarının yer aldığı büyük bir park varmış. Duvarlarla çevrili olan bu parkın tek bir girişi varmış. Parkın giriş yapısının üstünde dört kanatlı, taçlı bir figürden oluşan bir kraliyet arması bulunuyormuş. Bu armanın, Asur saraylarının kapılarında rastlanan dört kanatlı koruyucu ruh betimlemesinin Ahamenişler tarafından uyarlanmış biçimi olduğu düşünülmekteymiş.
    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  18. İbrahim DEĞERLİ güzel mesajın için 2 üye sana teşekkür etti :

    cemkucuk (09-03-2018),ERDAL CANTÜRK (11-09-2019)

  19. #90
    Ordinaryus Enduroist İbrahim DEĞERLİ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    İbrahim DEĞERLİ
    Üyelik tarihi
    17-04-2013
    Bulunduğu yer
    Sakarya
    Mesajlar
    1,351
    Motosiklet
    CRF1000L Afrika Twin
    Marka
    Honda

    Standart







    Burası da Pers İmparatorluğu kurucusu büyük Kiros’un mezarı olduğuna inanılan yer. Bu güne kadar zarar görmemesinde ki en büyük etken İslam dünyasının bilinmeyen bir nedenle Büyük Kiros'un mezarının, Hz. Süleyman'ın annesine ait olduğuna inanmasıdır.



    Wikipedia:
    Büyük Kiros (Antik Persçe: Kuruş[3], Farsça: کوروش بزرگKûrôş; ayrıca II. Kiros, Büyük Keyhüsrev ve Büyük Kuroş olarak da bilinir; MÖ 576 ya da 590 — MÖ Temmuz 529), birinci Pers imparatorluğu olan Ahameniş İmparatorluğu'nun kurucusudur.
    Büyük Kiros, güneybatı Asya'nın çoğunu ele geçirmişti. İlk insan hakları bildirgesi olarak kabul edilen Kiros Silindiri'ni yazdırmıştır.
    MÖ 559'da Medya İmparatorluğu'nun bir bölgesi olan Anşan'ın yöneticisi olmuştu. MÖ 550 yıllarında Kral Astiages'i bozguna uğratıp Med Krallığı'nı Pers İmparatorluğu'nun merkezi yaptı. MÖ 545 yılında Lidya Kralı Kroesus'u yenilgiye uğratarak Batı Anadolu'yu ve buradaki Yunan şehir devletlerini de ele geçirdi. MÖ 539'da Babil kentini fethedip Filistin'i de içine alarak Orta Doğu'nun çoğunu hükümdarlığı altına aldı. Orta Asya’da Massagetler ile savaşta öldüğune dair bilgi aktarılmaktadır.
    Pers kralı Büyük Kiros ise hiç durmadan Saka topraklarına akın düzenlemiştir. Persler, Saka topraklarına girdiği vakit yakılmış tarlalardan başka bir şey bulamıyorlardı. Çünkü Sakalar, geri çekiliyor ve savaş için uygun bir mevzî ve an bekliyorlar, bu olmadığı takdirde de savaşa girişmiyorlardı. Sakaları kovalamaktan bıkan Büyük Kiros, İran'a geri dönmek zorunda kalıyordu. Bir süre sonra kendisine tâbî olması ve kendisiyle evlenmeyi kabul ettiği takdirde Tomris Hatun ile uğraşmayacağını vaad etti. Tomris Hatun, bunun bir oyun olduğunu biliyordu ve teklifi reddetti.



    Buna kızan Büyük Kiros, büyük bir ordu toplayarak tekrar Saka topraklarına girer. (Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardır.) Tomris Hatun, artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçerek Büyük Kiros'un ordusunu beklemeye başlar. İki ordu, aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilenir. Güneş battığı için savaşa tutuşmazlar. Ancak gece Büyük Kiros bir hile düşünür, iki ordunun arasında bir çadır kurdurup içine güzel kızlar, yiyecekler ve şarap koydurur. Çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun'un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Pers'i öldürüp eğlenceye dalmışlardır. Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri, çadırı basıp Tomris Hatun'un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris, çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. Yemin ederek "Kana susamış Kurus.... Sen oğlumu mertlikle değil, o içtikçe zıvanadan çıktığı şarapla öldürdün. Ama Güneş'e yemin ederim ki seni kanla doyuracağım" der.



    Ertesi gün yapılan savaşı Sakalar kazanır. Ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan Sakalar, savaş köpeklerine rağmen Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı Büyük Kiros da vardır.
    Tomris Hatun sözünde durur ve Büyük Kiros'un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar ve "Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni kanla doyuruyorum!" der.
    Büyük Kiros'un Kur'an-ı Kerîm'de geçen Zülkarneyn olabileceğini öne sürenler vardır

    İç Kale:




    ----------------------------------------
    Yok Öyle 3 Aşağı 5 Yukarı
    1 Aşağı 2,3,4,5,6 Yukarı

  20. İbrahim DEĞERLİ güzel mesajın için 2 üye sana teşekkür etti :

    cemkucuk (09-03-2018),ERDAL CANTÜRK (11-09-2019)

 

 
Sayfa 9 Toplam 12 Sayfadan SeçilenSeçilen ... 56789101112 SonuncuSonuncu

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •