Enduroist Slogan
Bizi Takip Edin Follow us on Facebook Follow us on Twitter Watch us on YouTube
Kayıt ol
Sayfa 2 Toplam 6 Sayfadan SeçilenSeçilen 123456 SonuncuSonuncu
11 den 20´e kadar. Toplam 56 Sayfa bulundu
  1. #11
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    5.GÜN

    Amman- Madaba- Lut gölü- Petra 285 km

    Sabah kahvaltı için yine akşamki felafelciyi seçtik. Ama bu sefer Seçil’ide felafel yemeye ikna etmiştik. Bu sefer dört tanesine 1 cudi aldılar. Akşamki ekip bizi gazlamıştı. Bir yerlerden taze sıkılmış portakal suyu alarak yol ortasında kahvaltımızı yapıp yola çıktık.


    Önümüzdeki polis kendisini izlediğimizi fark etmiş. Ağzındaki düdüğü çoşarcasına öttürüp, trafiği düzenlemeye çalışıyordu. Düttürü dütürü düt düt. Seçilde hayranlıkla onu izliyordu.


    Şapkaya dikkat ! İngiliz özentisi


    Ama önce depoları doldurmalıydık Ürdündeki ilk benzinimizi alırken çok şaşırdık. Burada benzin daha ucuzdu. 375 fils. Yani 0.8 tl. Cennete gelmiş gibi olduk.


    Burası motorcu cenneti olmalı. benzinin litresi 0.8 lira

    Depoları doldurup kısa bir yolculuktan sonra Madaba oradanda doğruca Nebo dağına çıktık. Giriş 1 cudi. DEVAM EDECEK....

  2. #12
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart





    Burası Musa peygamberin 120 yaşına kadar yaşayıp burada öldüğü rivayet edilen bir yer.Museviler ve Hıristiyanlar için kutsal kabul edilen bir yer.Musa peygamberin musevilere buradan vaad edilmiş toprakları gösterdiği rivayet ediliyor.Doğrusu benim pek ilgimi çekmedi burası. Güzel bir terası var buradan lut gölünü (dead sea ) ve iyi havalarda Kudüs’ü görmek mümkün oluyormuş.

    Birde ufak bir müze var içinde. Rehberler burada sergilenen bir kaç parça mozaik için methiyeler düzüyorlardı.








    Gaziantep müzesinde sergilenen Zeugma’dan çıkarılan mozaikleri görmedikleri için çok şanssızdılar.Onlara üzüldüm. Zeugmaya sahip olduğumuz için kıvanç duydum..

    Nebo’da klasik olduğu üzere fotoğraflar çektirdik.








  3. #13
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Artık hedefimizde lut ( dead sea ) gölü vardı. Nebo dağından lut gölüne kıvrıla kıvrıla inen bir yoldan motorlarımızı virajlarda sağa sola yatıra yatıra süzülerek indik.


    İlk kontrol noktasından selamun aleyküm şifresi ile sıkıntı yaşamadan Ürdün’lülerin sevecen bakışları arasında geçerek. Lut gölüne ulaştık.



    Oteller bölgesini geçtikten sonra Amman beach isimli tesise kişi başı 12 cudi ödeyerek girdik.Güzel bir tesisti. Hemen üstümüzdekileri çıkarıp soluğu göl kenarında aldık.

    Benim bu gezide görmek istediğim üç yerden birincisiydi bu göl. Bu geziyi bizden önce yaşayanların forumlarda yazdıkları beni cezbetmiş, buraya gelme isteği duymama neden olmuştu. Şimdi bu deneyimi bizzat yaşamak üzereydim.




    Kendimi sulara bıraktığımda hiçbir hareket yapmadan su üzerinde durmak çok farklı bir duyguydu. Ekip elemanları teker teker suyla buluşmaya başlamıştı . Keyifliydi bu deneyim. Fotoğraf makinası çalışmaya başladı. Kamera çekimi de yaptık bu anı yaşatmak için.


    Duba vaziyetleri.

    Hayat Maksimumda...Reklam gibi oldu ama. Gerçek bu...

    Burak cebinden bir muz çıkardı su içinde sırt üstü yatarken afiyetle yemeye başladı.


    Keyifler hoştur.
    Bazı turistler kitap okur pozisyonda fotoğraf çektiriyorlardı. Gökhan bacak bacak üstüne atıp keyif yapıyordu..


    Bu gölden çıkarılan çamur kozmetik amaçlı kullanılan bir ürünmüş. İsrail bu yolla çok büyük gelir elde ediyormuş. Sahilde turistler bu çamurun mucizesinden faydalanmak ister gibiydiler.




    Sudan çıkınca 5- 10 dakikada su buharlaşıyor ve tuz kristalleri cildimizde beliriyordu. Bu göl bilindiği üzere dünyanın en alçak gölü deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre aşağıda bulunuyor. Gölün başka çıkış noktası olmayınca buradaki su sürekli buharlaşıyor ve tuz oranı çok yüksek seviyeler çıkıyormuş. Çok yüksek tuz oranından dolayı hiç canlı yaşamıyormuş bu yüzden dead sea diyorlar.
    Tabi bu tuzdan dolayı benim 115 kiloluk bedenim tüy gibi hafifleyerek batmadan su üzerinde kalabiliyor.

    Gölden çıktıktan sonra kendimizi tesisin havuzuna attık. Tuzlu sudan sonra tatlı suda yüzmek zor geldi bize. Havuz , arkamızda palmiyeler ve lut gölü, uzaklarda İsrail kıyıları fotoğraf için güzel bir kadraj oluşturuyordu. Bizde değerlendirdik bunu.


    Artık ikinci gözdem Petra’ya gitme zamanıydı. Yola çıktık. Kıvrıla kıvrıla giden yolda Wadi mujib yazısını görünce mola verdik.









    Vadinin sonuna kadar gitmeye zamanımızın olmadığını biliyorduk. Şöyle girişini görüp geri döndük. Buradaki görevliler bize Kurtlar Vadisi dizisinin oyuncularını sordular. Black Man’miş oradaki adı Polat Alemdar’ın. Türk dizilerine bayılıyorlar.

    Yine yoldayız. Mazraa denilen bir yerleşim birimini geçtikten sonra Karak yoluna sapıyoruz. Bu arada Gökhan’la motorları değişiyoruz. İlk kez V-strom Dl 650 kullanıyorum. Keyifli bir motor. Ama ben kendi motorumu arıyorum bir süre sonra tekrar kavuşuyorum transalp’ime.





    Yollar kıvrıla kıvrıla giderken çok keyif alıyorum . Ama yol biraz zorlaşmaya başlıyor benim için. Virajlar hem daralıyor hemde yukarı doğru meyillenmeye başlıyordu.
    Derken çapı çok dar sağa bir virajda motoru öyle yatırmışım ki orta ayak sağ bacağının yere sürttüğünü hissettim. Korktum. Sonraki virajlarda virajı daha geniş ve güvenli almaya dikkat ettim.






  4. #14
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Bu yol kral yolu olarak adlandırılan bir yol. Motorcular için inanılmaz keyifli bir rota. 200 metreye varmadan çok keyifli virajlar ard arda geliyor. Yol çok düzgün ve geniş. Aynı zamanda çok sakin bir yol.

    Bir sağa bir sola yata yata yol alırken bir yandan da hafiften üşümeye başladık.

    Bir ara durduğumuzda Burak üzerine polar kazak giyince ben onunla dalga geçmiştim. O ise birazdan sizi görürüz demişti.Ben ise Lut gölünden japone kollu bir tişörtün üzerine mont giyerek çıkmıştım yola. Yükseklik arttıkça hava soğumuştu direndim ama olmadı .

    Gökhan birden bire durdu ve geri döndü bende ne olduğunu anlamadan durup geri geldim. Meğer yolda bakkal tarzında bir yer görmüş bir şeyler almak için durmuş. Çok dikkatliymiş Gökhan buranın bakkal olduğunu gösteren hiçbir emare yoktu oysa.

    Fırsat bu fırsat deyip hızla montu çıkarıp üzerime kazak giydim. 10 -15 saniye sürdü yan çantayı çıkarıp açmam ve kazağı bulup giymem. Hava o kadar soğumuştu ki tir tir titreyerek giydim kazağımı. Başıma da balaklava taktım. Maalesef tükürdüğümü yalamış oldum. Olsun hasta olup tatili tatsız yaşamaktan iyidir.


    Burası bakkal.. Bravo Gökhan'dan kaçmadı ama.

    Şimdi bulunduğumuz yer 1600 metre yükseklikteydi. Yaklaşık 1 saat içinde -400 den 1600 metreye çıkmıştık. Aşağıda güneşten yanarken burada üşüyorduk.. Hesabı yanlış yapmıştık yol kısaydı ama bu kadar viraj beklemiyorduk . Geceye kalıyorduk. Gece yolculuğunu sevmiyordu ekibimiz.














    Ama yollar o kadar güzeldi ki ben bitmesin istiyordum. Gece motor kullanma deneyimini de yaşıyordum artık. Muhteşem yollarda süzüle süzüle Petra’ya ulaştık

    Petra’da girişte petraya 5 km mesafedeki Al Anbat otelde kaldık. Açık büfe akşam yemeği+ 2 kişilik oda + kahvaltı 30 cudi. Petra turizm açısından gelişmiş bir yer bu yüzden fiyatlar biraz pahalıydı. Ama biz bu oteli çok beğendik. Tavsiye ederiz.






    Bu sefer dedeleride unutulmamış..


    Yemekten sonra Seçil ve Burak yorgun oldukları için odalarına çekildiler. Biz Gökhan’la Petra’nın gece hayatına akalım dedik. Motorlara atlayıp petraya indik. Ama tam bir hayal kırıklığı. Sessiz sakin bir turizm merkezi.

    Sora soruştura Elgee otelin barı olduğunu sadece orada bira bulabileceğimizi öğrenince oteli arayıp bulduk. Güzel bir ortam beklerken hayal kırıklığı devam etti. Otelin bir köşesine basit bir bar yapmışlar otelde kimseler yoktu. Birer bira alarak dışarıya çıktık. Bir biraya 5 cudi 11.5 tl ödeyerek otele döndük ve bu çok değerli biramızı otelin balkonunda içtik.


    Petra'ya karşı Petra bira

    6.GÜN

    Petra- Akabe 130 km


    Sabah açık büfe kahvaltıdan sonra çantalarımıza sularımızı alıp otelin servisi ile petra’nın girişine gittik. 1,2,ve 3 günlük bilet satılıyor. Biz bir günlük bileti 21 cudi ye aldık. Çok pahalı ama ne yapalım buraya kadar geldikten sonra girmemek olmaz.

    Bileti aldıktan sonra Gökhan ata binerek girişe gitmeyi tercih etti biz ise yürümeye başladık. Çok kısa bir süre sonra Gökhan’ın at keyfi sona ermişti.

    Petraya ulaşmak için vadinin girişine gelmiştik. Girişte Burak yine rahat durmadı.


    Yorumsuz
    Artık fotoğraflarda gördüğümüz vadinin içinde zaman zaman 2-3 metreye kadar daralan yarıkta yürümeye başlamıştık. Yüksekliği yer yer 40- 50 metreye ulaşıyor güneşin ışıkları çok güzel görsel şölenler hazırlıyordu. Vadinin içi çok serindi ve insana huzur veriyordu.
















  5. #15
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Yaklaşık 1.5 km yürüdükten sonra birden bire karşımıza o muhteşem görüntü çıkıverdi. Dünyanın yedi harikasından sonra kabul edilen yeni harikalarının başında gelen Petranın hazine dairesi.











    Gördüğümüz karşısında donup kalacak kadar hayranlık uyandıran bir yapı. Romalılara bir kez daha hayran olmamak elde değildi.







    Bilindiği üzere Arapların ataları sayılan Nebatean’lar burada ilk yerleşim alanını kurmuşlar. Yoldan geçenlerden vergi alarak diğer bir anlatımla haramilik yaparak yaşamışlar burada . Dar giriş nedeniyle savunulması kolay bir yerleşim yeri olmuş burası.

    Yıllar sonra Romalılar gelmiş buraya ve şehri daha da geliştirmişler. Taşların kolay işlenebilir olmasında faydalanarak çok güzel eserler yaratmışlar, Heryerde karşımıza çıkan amfi tiyatro ve sütunlarıyla tarihe adlarını petra’da da kazımışlar.















    Bu ortamda bulunmak muhteşem güzeldi. Taşların müthiş bir estetik kaygıyla işlenmiş olması hayranlık uyandırıyordu.

  6. #16
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart


















    Petra'daki taşların rengi ve dokusu bir doğa harikası ..










    Şimdi tapınağa ulaşmak için önümüzde yaklaşık 800 basmak vardı. Birinci basamakta fotoğraf çektik. Sonra yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladık.






    Konu Antiocos tarafından (05-09-2009 Saat 21:50 ) değiştirilmiştir.

  7. #17
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Yanımızdan eşeklere binmiş turistler geçiyordu. Biz yürüyerek çıkmayı tercih ettik. Eşeğe binmek enduronun raconuna tersti..


    Ekip hızlıydı ama ben arkalarda kalınca beni beklediklerini gördüm. Sanıırm beşyüzüncü basamaktaydık.Nefes nefese kalmıştım. Çok yorulmuştum.

    Konu Antiocos tarafından (05-09-2009 Saat 21:53 ) değiştirilmiştir.

  8. #18
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    70 yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir bayan turistin sağ ayağındaki aksamaya rağmen kararlı bir şekilde tapınağa doğru çıktığını görünce kendi durumumu düşünüp utandım.

    Bu yaşlı kadın bir kayanın gölgesinde dinlenmeye çalışan Gökhan’ı sollamış gidiyordu. Kadını takdir ettik.









    Sekizyüz basamaktan sonra tapınağa ulaşınca önünde dinlenirken fotoğraf çektirmeyi hak ettiğimizi düşünüyordum.






    Sonra tapınağın karşısında gölge bir yere sırtımı dayayıp dinlenmeye başladım.

    Daha yukarılarda dünyanın sonu adı verilen gözlem noktasına gittik. Pek bir esprisini göremedim ben .


    Ama Burak’ın dağcılık duyguları kabarmıştı bir kere. Seçilin uyarılarına kulak asmadan adrenalin depolamaya başlamıştı.






    Çıktığımız 800 basamaklı merdivenden inerken yaşlı bir çiftin sevgiyle uzanan elleri birbirlerine kenetlenmişti.Onlar için sevindim ama bizim emeklilerimiz için üzüldüm. Keşke bizim insanlarımızda emekli olduklarında , emekli maaşlarıyla böyle geziler yapabilseler.


    Petra’dan ayrılırken güneş ışınlarının açısı değişmiş ve hazine dairesi daha bir güzel görünmeye başlamıştı Tekrar fotoğraf çektik.









    Rus turistler de vardı. Yüksek topuklu..


    Ayrılırken burayı gezmek için 1 günün yeterli olduğunu en az 2 gün gezmelisiniz telkinlerinin tamamen pazarlama taktiği olduğunu düşünüyorduk.1 gün yeter..

  9. #19
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Otele gelip hazırlanırken Hollandalı bir gezginle karşılaştık. Kaplumbağalar gibi evini sırtında taşıyordu. Eşini kanserden kaybettikten sonra kendini yollara vurmuş. 4 çeker aracının üzerine portatif evini ( başka ne denebilir ? ) koymuş düşmüş yollara.

    Çok kısa sürede açılıp kapanabilen bir ev bu onun için. Neredeyse tüm Afrikayı ve Orta doğuyu gezmiş. Türkiyeye de gelmiş ama benzin çok pahalı diyor.


    Petra merkezde Şhavurma denilen mayoneze benzer bir sosla tadlandırılan tavuk döner yedikten sonra Akabeye gitmek üzere yola çıktık.






    Çöl artık hissedilmeye başlandı












    Yol yine çok güzeldi, keyifle motor kullandık . Çöl iklimi nedeniyle hava kararmaya başladığı anda üşümeye başladık. Yine akşam karanlığında varabildik Akabe’ye..


    Otel ararken birbirimizi kaybettik. Neyse ki birbirimizi en son gördüğümüz yere gitme gibi bir kararımız olduğu için çabuk buluştuk ve shweiki hotele yerleştik . kahvaltı dahil 30 cudi.
    Akabe Ürdün için Antalya demek. Bu yüzden fiyatlar biraz pahalı.


    Hazırlandıktan sonra otelden çıkınca hemen otelin yanındaki fırın dikkatimizi çekti. Seçil gıda mühendisi sıfatıyla burayı denetlemeye başladı.


    Gökhan’la biz Ali Baba restauranta oturmuş arak ve mezelerimizi söylemiştik bile.

    Seçil ve Burak’ın tercihi farklıydı . Onlar şehri gezmeyi istiyorlardı. Mezeler masaya gelmişti. En son arak geldi bir assolist edasıyla.

    Gökhan bardaklara arak koymak için hareketlenince garson müsaade istedi ve tören başladı. Büyükçe bir buz kabı içinde içinde buzlar arasında 5-6 tane bardak geldi. İyice soğutulmuş arak bu buzların arasından çıkarılan bir bardağa döküldükten sonra yine soğutulmuş bir ince belli bir sürahiye kondu.

    Üzerine soğuk su ilave edildi. Buz kabı içindeki bardaklardan 2 tane çıkarıp bu sürahiden servis yapıp üzerine buz alıp almayacağımızı sorduktan sonra buz ilavesi yapıldı.






    Her biten bardaktan sonra buz kabından yeni bir bardak çıkarıp servis yapmaya devam ettiler. Mezeler ve rakı öylesine güzel gidiyordu. Bir ufak daha söylememek olmazdı. Söyledik..

  10. #20
    Enduroist Katılımcı Üye Antiocos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Tamer Atay
    Üyelik tarihi
    23-05-2009
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    145
    Motosiklet
    Varadero XL 1000
    Marka
    Honda

    Standart

    Masadan kalkınca hafif çakır keyiftik. Biz yine şöyle güzel bir bar havasında bir yer arıyorduk. Nafile .. Dönüp dolaştık ve otelimizin yanındaki binanın çatısında bir yer bulduk.
    Bar havasında , ortada bilardo masası ,sessiz ve sakin bir yerdi. Akabe limanı ışıl ışıldı. Tam karşımızda Mısır’ın ışıkları sağ tarafta da İsrail’in Elat şehrinin ışıkları iç içe geçmişti..19 km uzakta da Suudi Arabistan’ın varlığı burayı çok farklı yapıyordu. 40 km içinde 4 ülke .. Birer bira içip mekanı biz kapattık.





    7.GÜN

    Bütün gün Akabedeyiz. Önce Saudia sınırı ve Kızıldeniz Sonra Wadi Rum


    Kahvaltıdan sonra relaks bir şekilde motorlara binip Suudi Arabistan sınırına kadar gittik.




    Dönüşte bol hurma ağacı olan bir halk plajında durarak Kızıldenizin su altı güzelliklerini keşfetmeye başladık.




    Ben daha önce Sharm el sheikh Ras Mohammed te bu keyfi yaşamıştım. Oradan aldığım 2 tane şnorkeli ta Mardin’den buraya kadar taşımıştım. Gökhan 6 cudi karşılığı snorkel ve paletleri kiraladı.

    Sonra başladık deniz altı güzellikleri keşfetmeye . Kıyıdan 5 metre içeri girdiğinizde başınızı suya sokar sokmaz inanılmaz güzelliklerle karşılaşıyorsunuz.














    Balık nemo..












    Tüple dalış yapmak elbette çok farklı olmalı.

 

 
Sayfa 2 Toplam 6 Sayfadan SeçilenSeçilen 123456 SonuncuSonuncu

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •