Derleyen: Mustafa Hepekiz (İzmir)
Soruya soruyla cevap verilmesinden oldum olası hoşlanmam lakin benim sorum tam soruyla cevap verilebilecek türden.
"Diarios de Motocicleta" desem kaçınız için bir şey ifade edecek bilmiyorum ama kredi kartı formlarına yazdığımız "Anne kızlık soyadı" gibi bir başlık açarak asıl adıyla Ernesto Guevara de la Serna desem ya da daha bilindik adıyla Che Guevara..
Çok daha yakın bulacaksınız, eminim.
Babamdan bana kalan dünyanın en değerli varlıkları motosiklet maketleri koleksiyonum. Yüzlerce model arasında bir La Pedarosa var. O bir Norton ve biz ne kadar yakından tanımasak bile dünyaya iz bırakanlardan.
Bugünlerde bu La Pedarosa, Norton 500 ile çok içli dışlıyım. Neredeyse, bayram çocukları gibi geceleri başucuma koyacak kadar içli dışlıyız desem yalan olmaz. Aslında bu küçük oyuncağa aşkım yeni depreşmedi. Her 9 Ekim'de, belki birkaç gün önce birkaç gün sonra ben bu küçük dev oyuncakla iletişim kurarım. Küba Devrimi'nin en önemli isimlerinden birisi olan Che Guevara'nın, Bolivya Özel Hareket Birliği tarafından yakalandığında, "Ateş etmeyin! Ben Che Guevara'yım ve canlı olarak daha değerliyim" dedikten 1 gün sonra idam edildiği tarih 9 Ekim 1967.
"Bir insanın gerçek yüzünü yolculukta görürsün" derdi dedem. Oldukça haklı olduğunu yıllar boyu yaptığım yolculuklarda gördüm, anladım. Zaten bir başka büyüğüm de "Atasözlerine önem verin evladım" derdi.
Türkçe adıyla "Motosiklet Günlükleri" ya da İngilizce olarak "Motocycle Diaries" veya orijinal adıyla "Diarios de Motcicleta" filmine getireceğim sözü.
Hani biz bugünlerde İzmir'den Datça'ya gideceğimiz zaman Garmin Zümo'larla rotalar çıkarıp neredeyse yol üzerindeki çeşmeleri bile işaretliyoruz ya. İşte Tıp Fakültesi son sınıfında bu yolculuk için okula 1 yıl ara vermeyi göze alan Ernesto ve kadim dostu Alberto Granada'nın günlüklerindeki yaklaşık 13 bin 240 km süren bu yolculuk öyle bir yolculuk değil.
1939 model bir Norton 500, La Pedrosa ve 2 maceracının çıktığı, yoksulluk dolu bu yolculuk 1951 yılının Aralık ayında başlayıp tam 16 ay sürdü. "Norton 500 bu yolculukta ne yaptı" derseniz İspanyolca ya da İngilizce karşılığı olmayan bir şekilde, tamamen Türkçe olarak "Su koyuverdi."
Ancak yolculuğun 2000 kilometresine dayandı sonrada sadece 1 dolara satıldı. Hurdacının önerisi "Kiloyla hurdaya satarsınız" oldu çünkü.
Che Guevara'nın öldürülmesinden yıllar sonra Robert Redford'un yapımcılığını üstlendiği film, yolculukta Ernesto'ya eşlik eden ve filmin çekildiği tarihte hala ailesiyle birlikte Havana'da yaşayan Alberto Granada'nın önemli katkılarıyla, yolculuk sırasında yazılan günlüklerle mektuplardan yola çıkılarak hazırlandı. Aslında filmden 10 yıl önce 1995 yılında hazırlanan bir kitaptan yola çıktı film.
Arjantin'den başlayan bu zor, yoksul yolculuk, Şili, Peru, Kolombiya üzerinden Venezuella'ya kadar ulaşırken, başlangıçta planlandığı 8 bin kilometrenin çok üzerinde uzunluğa ulaşacaktı. Tabi Norton 500, La Pedarosa unvanına sadık kalamadığı için yolculuğun kalan kısmı, kamyonet kasası, eşek sırtı, sal gibi ulaşım araçlarıyla tamamlanıyor.
Her devrimci sevmeyi iyi bilir buna inanıyorum ben. Nazım'ın Piraye için yazıp söylediklerine baksanız.. Ya da Ernesto Guevara de la Serna'nın filmde de karşımıza çıkan aşkı Chichina'ya olan bağlılığına. Ama filmde bu aşk, vıcık vıcık magazin programı aşkları gibi değil. Chichina, Che Guevara'ya ona bikini alması için 15 dolar verir. Ve o 15 dolara Che'nin gösterdiği sadakat, kadınına olan bağlılığının nişanesi gibidir. Ta ki, dünya O'nu değiştirene kadar.
Motosikletle, 2 tekerlek üzerinde başlayan bir yolculuk insanın hayata bakışını nasıl bu kadar değiştirebilir. Kitap ve film bunu bize düzlem bir ayna şeklinde gösteriyor. O, biyokimyacı arkadaşı Alberto Granada ile yola çıkarken Ernesto Guevara de la Serna'yken, bu yolculuğun sonunda yani tam 16 ay sonra Che Guevara oluyor.
Bu zaman tünelinde Che, yoksulluğu, parası olanın olmayanı nasıl ezdiğini, toprak ağaları ve maden sahiplerinin işçilerini nasıl sömürdüğünü gördü. O, ezilen insanların çektiği acılara tanık oldu. İspanyol sömürgecilerin koskoca İnka medeniyete yaptıkları ise kelimenin tam anlamıyla "Altın Vuruş" oldu Che Guevara için. Machu Pichu'nun talan edilmesini oradaki halktan dinleyen Guevara, günlüklerine Amerika'nın nasıl işgal edildiğini, bu toprakların insanlarının nasıl yok sayıldığını yazdı.
Motosiklet Günlükleri'nin en etkileyici cümlelerinden birisi, yola çıkmadan önce Ernesto'nun annesine söylediği şu cümleydi :
"Okuyacağın en güzel mektupları yazacağım Anne!"
Ve, o öyle mektuplar yazdı, günlüğüne öyle notlar düştü ki, belki bizlerin bile hayatında okuduğu en iyi satırlar oldu onlar.
"Domuz gribi var bir birinizin elini sıkmayın, sarılıp öpüşmeyin" deniyor bugünlerde. Sıkça duyuyoruz. Ernesteo Guevara de la Serna ve Alberto Granada, hayatlarının en büyük dönüm noktalarından birisi bu yolculuk sırasında Peru'daki durakları olan San Pablo cüzamlılar kolonisi oldu.
Buradaki insanların ellerini, cüzamlı olmalarına rağmen ellerine eldiven takmadan tutan. Onlarla dost olan. Sarılıp sohbet eden iki seyyah, koloninin diğer çalışanları ve asık suratlı rahibelerinin yanında o insanların kahramanı olmayı başardı.
Gerçek bir motosiklet seyyahının olması gerektiği gibi yola çıkan her şeye göğüs geren, soğuk havayı, sıcağı, karı, yağmuru yaşayan iki dostun sefalet dolu yolculuğu, kolonide geçen sürenin sonunda Venezuella'da noktalandı.
Che Guevara, kendi topraklarına dönerken, dostu Granada orada kaldı, O'nun "Çok fazla haksızlık var" sözleri de benim aklımda.
Chichina'nın, bikini alması için ona verdiği 15 dolara ne mi oldu? Ne bir yemeğe harcandı, ne ucuz bir Fahiş eyle geçirilecek birkaç saate. Filmi izleyin ve öğrenin.
Teşekkürler yoldaş! En azından motosiklet aşkı gibi bir ortak noktamız olduğu için mutluyum.
DVD Edinmek İçin
http://www.vesaire.com/urun/film/mot...cicleta/125858
Kitap Edinmek İçin
http://www.idefix.com/kitap/motosikl...DNA0Q34HWD8O0Y
Filmden aklımda kalan replikler :
Che: Bu çok değil mi Granado?
Alberto: Az bile, şef. Norton 500, "bu" bir motosiklet.
Che: Rocinante'nin sırtındaki Don Kişot ile katırının|sırtındaki Aziz Martin gibiyiz. Bizim de "Güçlü"müz var.
Alberto: Evet, yağ sızdırıyor.
Che: Evet, yağ sızdırıyor, ama tam şu anda söylemeye çalıştığım şu ki genç Füzyoncu'yla ben, insan ruhunun en ücra köşelerine doğru yelken açıyoruz. Oralarda yeni topraklar keşfedeceğiz, yeni ilahiler dinleyip, yeni meyvalar yiyeceğiz.
Che: Arkadaşımla benim, motosikletimizle ilgili bir sorunumuz var.
Alberto: Gidon kırık, frenler neredeyse hiç tutmuyor, her zamanki gibi şanzıman kutusu da...
Che: Popom da feci şekilde acıyor.
Tamirci: Bakalım. Gidonu, frenleri ve şanzıman kutusunu tamir edebilirim. Ama popona bir şey yapamam
Film ve Kitap Hakkında :
Yapımcı: Robert Redford
Yönetmen: Walter Salles, Jr. (Breziya)
Senaryo: Jose Rivera
Ernesto Guevara de la Serna: Gael Garcia Bernal (Meksika)
Alberto Granada: Rodrigo de la Serna (Arjantin)
Alıntı:OMM