15-10-2008 tarihinde , başka bir forumda yayınlanmış yazım:

Motosiklet birçoğumuzun hayatında bir kaçamak aracı olarak var. Hayattan aldığımız tadlara ulaşma aracı olarak da değerlendirebilirsiniz bunu. Neyin kaçamağını yapıyoruz? Günlük hayattaki sıkıntıların, tekdüzeliklerin, hayata farklı gözle bakamamanın kaçamağı bence. Çözüm olarak gördüğümüz motosikletimize atlayıp, 10 km de olsa 10bin kmde olsa uzağa gitmek, çok şeyin ilacı olabiliyor.

1997 den bu yana motosiklet sürüyorum. Motor hacmi ve gücü değişik birçok modelin deneme sürüşünü yaptım, bazılarını uzun süre kullandım. Edindiğim motosikletler içinde beğendiğim motosikletleri bile satarak değiştirmeme engel olamadım; farklı tadları denemek cazip geliyor sanırım.

Yazının amacına gelirsek, kısaca KTM 990ADV yi ve ondan aldığım deneyimleri paylaşmak isterim. Motosiklette tarz olarak kendimi enduro-touring kategorisine girenlerle alakalı görüyorum. Bunun etkisi, benim yorumlarımda elbette oluşacaktır.



990ADV, bir amaç için yaratılmış olan 950adv modelinin halefi. Amaç neydi? Paris-Dakar yarışında yarışabilecek çift silindir bir motosiklet. Bir amacın etrafında şekillenen motosiklet, bu amaca en uygun olduğunu hemen hissetiriyor. Sürüş pozisyonu, hem oturarak hem de ayakta sürüşte, vücuda motosikletle bir olmayı sağlayarak, kontrolün kesinlikle kaybolmamasını sağlıyor. Konuşulanın aksine, selesi, hem kısa hem de uzun yolculuklar için hiç sıkıntı vermiyor, aksine konforlu diyebileceğim derecede memnun kaldım.

Motosikletin dar yapısı, yüksek konumlanmaya rağmen virajlarda bile ağırlık trasferini zorlamadan gerçekleştirmenize imkan veriyor. Yine bu dar ve yüksek yapı, özellikle ayakta sürüşte, denge, yola hakim olma ve motosikletin kontrolünde çok fayda sağlıyor. WP marka standard amortisörler, üzerlerine düşen görevi en iyi şeklide yapıyorlar. Ön amotisörde 3, arka amortisörde 4 ayrı ayar yapabilme imkanınız var. Bu şeklide size, sürüşünüze ve sürüş yaptığınız yol durumuna en uygun sistemi kolaylıkla sağlayabiliyorsunuz. Tabii ki biraz deneme yanılma metodu gerekiyor, bir kerede ayarların oturması mümkün olmayabiliyor. Ön taraftaki ters çatal, tekerin tam bir enduroya uygun şeklide 21cm kat edebilmesini sağlayabiliyor. Arkadaki amortisördede aynı traverse (kat edilen uzunluk) mevcut; 21cm. Jantı 21inçlik ön lastiğin, özellikle bozuk zeminde sağladığı avantaj tartışılmaz biçimde öne çıkıyor. Yinede, alışmış olduğum jantı 19inçlik ön lastik ile özellikle virajlarda daha rahat edebileceğimi düşünüyorum. Ama bu motoru all-rounder (her şeye uygun) yapabilmek adına optimumlarda buluşurken fabrika bu değerleri bulmuş. 199 kiloluk kuru ağırlığı, 1200cies ile aynı olmasına rağmen arada 20-25 kilo fark varmışçasına his uyandırıyor. Ayrı ayrı doldurulması gereken ama birbirine bağlantılı 2 adet benzin deposu, dolduruken sıkıntı vermiyor değil, ama depoların yanlara doğru gelen konumu, yine motorun dengesini iyi yönde etkilemek amaçlı bir yaklaşım gibi geldi bana. 19.5 litrelik depo(+4lt rezerv) , menzil olarak bir turing motosiklet için yeterli olmuyor; özellikle de yaklaşık 8lt/100 km gibi bir yakışla.

Yakıt tüketimiyle ilgili en iyi ayar, elinizdedir; gaz kolunu istikrarlı (çok sık sıfır gaz-tam gaz olarak değil) kullanabilirseniz, tasarruflu bir sürüş yapabilirsiniz. Ama yinede 990ADV de durum böyle değil. Sadece kendi motosikletimde değil, okuduğum birçok forumdada paylaşıldığı üzere, ortalamada 1200adv den %10 fazla yakan bir makinayla karşı karşıyayız. Bu özellikle bu motosikleti çok uzun seyehatller için (mesela dünya turu) düşünenlerin, en az bir fazla aksesuar alması demek olacaktır ; 40 lt lik benzin deposu . Yakıt tüketiminin bana düşündürdüğü, 990ADV deki LC8 motorun ( v-twin, 97hp, 95Nm tork) hakikatende kafada performans düşünülerek üretildiği, ön planda performans oluncada tüketim değerlerinin ikinci plana itildiği. Bu gücü sağlarken, durdurmak içinde önlem şart. Önde çift diskli, arkada tek diskli fren sistemi, vasatın ötesine geçmedi benim için. ABS hemen hemen birçok frenajımda devreye giriyor, ama yinede fren mesafesinden pek memnun olduğum söylenemez. Belkide uzun zamandır kullanıp alışkın olduğum BMW nin fren konusundaki başarısının etkisidir bu.

Uzun km ler boyunca, rahatsız olmadan sürüş yapabileceğiniz bir uzun yol motosikleti olarak 990ADV nin beni en zorladığı zaman, yüksek süratlerde yapılan uzun süreli sürüşler oldu. "Eee, sende öyle yapma, kurallara uygun sür" dediğinizi duyar gibiyim, genelliklede böyle yapıyorum zaten, ama ihtiyacınız olduğu o anlarda yanınızda olmayan bir motosiklet. Şu ana kadar tecrübe ettiğim, yaklaşık 160km/s ötesindeki süratlerdeki uzun süreli sürüşler beni rahatsız ediyor.

Az çok , kendimce yazdım çizdim. Şimdi esas konuya gelelim; KTM 990ADV alınabilinir bir motosiklet midir?

Eğer tarzınız endurodan geçiyorsa, mutlaka, hatta tekrar yazayım, MUTLAKA denemeniz gereken bir motosiklet. Bir motosikletten bu kadarmı keyif alınır, sürüş dinamikleri bu kadarmı keyif verir, eliniz altındaki gazı açar açmaz tepki veren motorun tekere iletilen gücü , ani bir şekilde motosikletinizle sizi ileriye doğru iterken hayattan başka birşey beklemeden, basitçe , safça ve tertemiz duygularla zevkle gülümserken, hatta zevkten kahkahalar atarken görebiliyorum KTM 990ADV kullanıcılarını..



Ama.. garajda tek motosiklet hakkı verseler, sanırım o 1200cies olurdu.