20-21 Mart Çanakkale Ziyareti Sunumu

[Yusuf YÜCE]

OOO müşteriler merakla bekliyor buyursunlar efenim
Cuma akşamından davetli olduğumuz düğüne gideceğimden işten erken çıkıp yol hazırlıklarını tamamlayacağımdan sabah bu işlere de pek vakit ayıramayacağım düşüncesi ile cumartesi sabah 5 te kalkıp eksik gedik ne varsa toparlayıp doğru feribotun yolu tuttum. Feribota yarım saat önce gelme mecburiyeti varken bizim Gürkan ve Cihan sağolsunlar gerekli teşrifatlar ( kırmızı halı ) düzenlendikten sonra kalkışa az bir zaman kala yetiştiler soğolsunlar kutlarım, demir atlarımızı feribota yerleştirip lordlar kamarasında bize ayrılmış olan koltuklara kurulduk. Kolay değil biri hanlı biri kanlı


Geceden eksik kalan uykumuzu vapur yolculuğunda download ederek zinde bir sürüş için vücudumuzu şarj ettik. Face bizleri mehter takımı ile karşıladı vapurdan inerken fazla olayı abartmamak maksadıyla bu bölümdeki fotoları eklemiyorum ama merakta kalmayın diye küçük bir pasaj geçeyim.

Akşam düğün vardı malum, eh garsonlar da beni pek sevdi ikramı reddetmemek için fazla kaçırmışım beni kahvaltı değil çorba iyi eder düşüncesi ile tüm tayfayı çorbacıya sürükledim, oh yarasın tosunuma valla ne iyi geldi. Bu arada Bursa'dan seko da orijinal egzostlu DR 650 ile ra ta ta yapa yapa bize katıldı.Ekip tamam Dr Hakan Yamaha ile, gruba dahil olup, hemen tüfekleri, zincirleri yağladık nereye ?yürüyün aslanlarım Çanakkale'ye yolda face kıvranıp duruyor selektör, el kol, bacak hareketi ne varsa kendini göstermeyi başardı. Çocukçağızın canı sigara çekmiş, eh hadi duralım bari dedik. Saat 12.00 sularında Çanakkale iskeleye kendimizi atıp motorları sıralı 6 şeklinde sahile dizdik, baktım karşımızda bir balık lokantası var hemen iktisatçı kimliğimi ortaya koyup sıkı bir pazarlıkla adam başı 20 kağıda işi bağlayıp öğle yemeği için oturduk. Amaç bu sırada İzmir'den gelecek olan grubu da beklemek idi.

Bu arada 3 adet motor bizim demir atların yanına parkettiler, tanıştık Manisa Akhisar'dan Çağdaş ve arkadaşlarına da böylece enduroist virüsü verdik çaktırmadan. Sonra koşulsuz iteat kuralına daha orada uyarak bizimle Kilitbahir'e geçtiler motorla, yani denizdeki motorla

Kilitbahir'deki çay faslının ardından yaklaşık 45 dakika sonra İzmir grubu da gelerek çaylarını içtiler. İlginçtir sürü ile adam geldi garsonlar ne hizmete meraklı ne hesap almaya Çağdaş'ın ısrarla hesap ödeme gayreti gözümden kaçmadı ama o garsonun kol saati alması muhtemeldi, zira motorcu olduğumuzdan heryerde çay ikramı alışkanlık yapmaya başladı. Neyse bunlar benim şahsi fikrim siz yine de iyi niyetli olun, hiç bir şey kaybetmezsiniz. Kalabalık bir ekip olarak ver elini Abide hani şu Çanakkale boğazının girişinde betondan yapılmış nah alırsınız Çanakkale'yi anlamında duran 4 adet sütün üzerinde tepesinde betondan tabliye olan abide işte o. Buradaki fotoları ben resimde gözükeyim diye başkasına çektirdim maalesef acemi iyiliksever bu konuda başarılı olamamış, çünki aynı anda yaklaşık 10 adet kadar makine ile fotoğraf çekmişti ya da çekememişti.

Oradan Hasan 17 arkadaşımız bizi Kabatepe'de bulunan kamp yerine götürürken yollarımız İzmir Grubu ile ayrıldı, akşam olmak üzere acele ediyorum bir günbatımı fotoğraflamam lazım kendi ellerimle nemelazım

Çenem düşük ikna kabiliyetim de var sayılır fakat bir teknoloji özürlü bunak ihtiyar olarak sayfa zamanaşımına uğramadan mevcutları gönderyim de sonra tekrar devam ederim. Az sonra

[Nuri Güzes]

hadi bakalım bekliyik.

[Ali Uysalelli]

Keyiflidir ya çok kıskandım yeminle

[Yusuf YÜCE]

Nerde kalmıştık
Yahu bir motorcu grubu bu kadar mı çabuk kaynaşır, sanki kimse az önce tanışmamış gibi 40 yıllık arkadaşlar, enseye tokat misali. Bu arada İzmir grubu Çanakkale'de otelde konaklama yapacağından onlarla yolumuz Kilitbahir'de ayrılmıştı. Fakat Manisa grubu çok isterdik bizimle kampta kalsalardı çabuk kaynaşmıştık fakat onlar da bir arkadaşlarının evinde misafir olup erken dönme mecburiyetleri olduğundan anlayışla karşıladık ve Kabatepe'ye kamp yerimize geldik. Hasan 17 arkadaşımız şahsına münhasır yöresel Trakya şivesi ile konuşan, orta boyda yapıya sahip olmasına rağmen motoru Tenereyi büyük bir ustalıkla kullananan stop durumunda uzun ayak tırnakları ile taburcu olup balerinlere taş çıkartırcasına estetik duruşuyla beni kendi hayran bıraktı. Hem ne takım taklavat Yusuf abiniz halt etmiş, o motorun yan çanta ve topcasenin içine bu kadar erzak ne lazımsa hepsini doldurmuş acele etmeyin sıra ile anlatacağım, hava kararmadan çadırları kurup yerleşmemiz lazım.


İşte Hasanın çantasından çıkan nevalelerin bir kısmı daha çok var

Bir kampın olmazsa olmazlarından kamp ateşini bekçinin uyarı ve ikazlarına rağmen çaktırmadan ! hallettik. Sonradan bu işin dumanı çıkıp ayan beyan devlet malına zarar vermekten zabıt tutma fikrinden bekçi Edoğan'ı kahve ikramı ile vazgeçirdik zaten o da bir motor arayışı içindeymiş bizi pek bi sevdi oturduk ateşin başına hep beraber uzuun uzun sohbet ettik. Ne demişler insanlar konuşa konuşa anlaşırmış.

Yol yorgunuyuz malum sohbet oldukça güzel ama bu işin yarını da var gece yarısından sonra herkes lojmanın yolunu tuttu. Şimdi uyu bakalım işte burası şehitlik burada 250 bin insan vatanı için kendini feda etti, 150 bin de anzak, gurka, Fransız, İngiliz ve Yeni Zelandalı misafir değil, ebedi istirahatgahında yatmaktalar. Bunu düşününce bambaşka bir ruh haline giriyor insan sabah saat dört ve altıma kaçırmadan yaklaşık 20 metre ötedeki tuvalete gitmem lazım, prostatlı bir ihtiyar olarak.
Çok şükür sabahı ettik, top Hasan'da

İşte Bolu'lu değil Çanakkale'li Hasan ustadan nefiz pastırmalı yumurta ve mükellef bir kahvaltı kuşsütü eksik. İnsan kampa giderken de tava çizilmesin diye özel aletini de mi götürür unutmaz elindekine dikkat

Bu arada şen şakrak neşeli kahvaltımızın ardından sizleri yeni üyelerimizi de tanıtayım
Uyku tulumundan çıkmamış adını özellikle yazmıyorum, İngilizce öğretmeni ve surf hocası siteye üye olup kendini tanıtsın o kendini bilir.

Tanımaktan büyük keyf aldığım Remzi ve eşi Asiye ( bir insan bu kadar mı sevimli olur, bakışlarındaki fettan ifadeye dikkatinizi çekerim )

Daha bitmedi ama vakit çok dar isterseniz yarın devam edelim çünki akşam oldu malum iyi insanların eve gitme vakti o zaman
ARKASI YARIN

[gurkane]

tadı damağımda kaldı valla...
bizi satanlara ibret olsun

[Yusuf YÜCE]

Eveeet hikaye uzuun olunca zaman yetmiyor, bari Eskişehir'e gitmeden bitirireyim de yoksa altından kalkamayacağız bu işin. Yahu tembel enduroistler, klavye motorcuları biz eşek gibi dağ bayır tepe asfalt demeden gezi yapalım, sizler geçin ekran başına hazırlop yutun var mı 3 kuruşa 5 köfte. Bundan sonra ne kaa ekmek o kaa köfte. Hoş Tekirdağ'da köfteleri mideye afiyetle indiren bizleriz. Buna ne denir aleme verir talkını kendi yutar salkımı. Sabah mahmurluğunu üzerimizden atıp şekilde görüldüğü gibi strech hareketi ile bir güzel gerinip yeni bir günün getireceği güzellikleri paylaşmaya hazır oluyoruz.

Hemen çadırları toplayıp gezi için hazırlıklara başlarken, Hasanın veciz bir sözünü de paylaşmak istiyorum. '' Valla imreniyorum bu otelde kalan gruba, işin en zor yanı da burası çadırları toplamak. Adamlar yılanın kabuğundan çıktığı gibi toplanmışlardır şimdi ''
İlk turumuzu Anzak koyuna yapıp fotoğraflıyoruz. Yol neredeyse mükemmel kaymak gibi asfalt olmakla beraber yaklaşık 2 kilotmetre kadar mıcırda sürmek zorunda kaldık. Yolun bir bölümü henüz asfaltlanmamış motora hakim olmak zor olduğu gibi toz toprak yutmak da cabası, enduroculuğun kaderinde tozdan çok çamura yatmak gibi iz bırakan atraksiyonlar olduğundan ve de artık bir touring sürücüsü olarak yolun bu bölümünü hiç sevmedim. Aslında enduro çıkması bir ihtiyar olarak anılarım tazelendi sadece.
Savaş yıllarında düşman donanması, savaş taktiği olarak Anadolu yakasına bir göstermelik çıkartma yaparak osmanlı birliklerinin o bölgede konuşlanmasını sağlayarak hedef belirlediği sığ bir koy olan anzak koyuna çıkartma yapar. Yersen hesabı, fakat hemen önünde yüksek tepeler ve ardında conk bayırı vardır. Bu tepe neredeyse 360 derecelik bir görüş açısıyla tüm boğaza ve tepelere hakim bir noktada olduğundan hem düşmanın ulaşmak istediği bir tepe, hem de osmanlının müdafaa etmek mecburiyetinde olduğu gayet stratejik bir noktadır.

Savaş zamanı raporlardan edindiğim bilgiye göre bu yüksek tepelerden akan kan anzak koyunu kırmızı renge bürümüş nerdeyse denizin maviliği kaybolmuştur.
Oradan tepelere yani 57 alay şehitliğine geldiğimizde, İstanbul'dan gelen choppercı bir grup ile karşılaştık adet olduğu üzere biz selam vermek için bir göz teması ararken hiç umursamaz tavırlarıyla kendi hallerinde selamsız bandosu gibi uygun adım önümüzden geçerken, huyum kurusun sine-i millete dönme arzum inanılmaz baskın çıktı. Bursa'nın köylerinden şehitlik ziyaretine gelen 2 yaşlı teyzenin yanına çoban köpeği gibi kıvrılıp onlarla sohbet etmek bana oldukça keyf verdi. O yöresel ağızlarıyla '' Naapalım be kızanım dünya gözüynen buraları da görmeyi cenabıallah bizlere nasip etti. Nur içinde yatsınlar ne ana kuzusu kızancıklar daha gün görmeden bizleri bu günlere kadar getirdiler mekanları cennet olsun.'' derken bize selam vermeyen diğer motorcuların ruh halini merak etmedim dersm yalan olur.

Sırada müze ziyaretimiz var ve bir enstantane

Denizden karaya açılan makinalı tüfeklerin boş kovanları kum tepesi gibi denize dökülünce böyle öbek öbek oluşan kovanlar denizde taşlaşarak bu görüntüye bürünmüş metrekareye 6000 mermi. Hiiş be hey bir daha yazıyorum metrekareye 6000 mermi. Mimarlar iyi bilir 1 metrekareye düşen ayakta durabilen insan sayısı 6 dır, yani adam başı 1000 mermi isabet etme ihtimali kuvvetle muhtemel. Onun için mermiler birbirine isabet etme ihtimalini de ispatlamışlar.


Savaşa katılan çeşitli ülkelere mahsus flama arma rozet türünden tanımı kolaylaştırmak amacıyla üniformalarına takılan işaretler, Rusya da galstnost sonrası yurdumuza gelen rus turistler bu gibi rozetleri para karşılığı çok satmışlardır. Aynı mantıkla acaba milli servet olarak niteleyebileceğimiz yükte hafif pahada ağır nice objeler acaba yabancılara satılmadı mı diye düşünmekten kendimi alamadım. Orada inanın ki toprağın hemen 10-15 santimetre altında bu türden çok malzeme var. Ah aziz milletim ne zaman bu kütüre sahip olacak, eğitim şart. Bu bölümde fazla fotoğraf ekleme şansım yok çüki bu kadar fotoğraflayabilmişim, kendimce uyanıklık yapıp kamera arkasından kamera önüne geçmeyi hedeflemiş olmam lazım fakat diğer fotoğraflara baktığımda onun bile hakkından gelememişim.
Ve ayrılık saati '' Tekerimiz yeni ufuklara dönmeye hazır ''
Haydi Abbas vakit tamam akşam diyordun işte oldu akşam demiş Cahit Sıtkı tam Tekirdağ'dan geçiyoruz. Yöresel tadlara bayılırım hem de kendi memleketim hakkını vermek lazım içimde fettan bir dürtü haydi abbas diyor. Oturduk Köfteciye kurtlar kaynamakta

Fakat gerçek olan bir şey var ki yola devam etmek zorundayız. Eh artık yeteri kadar da büyüdük, üstelik bir abi olarak örnek olma zorunda olduğumu da biliyorum. Kendi neslimin yüz karası olarak resimde gördüğünüz şişeleri es geçerek paşa paşa köftemizi yedik. Ver elini İstanbul.
Çanakkale hakkında sizlere çok daha ayrıntılı yazma fikrim olduğu halde, bu konuda biriktirdiğim kaynaklar evimdeki arşivde olduğundan ve ben de işyerimden sizlere bunları gönderme fırsatım olduğundan, bilahare yazma veya onları derleme sözü vererek nasıl olsa Çanakkale ruhu sadece 18 mart ile sınırlı olmadığından şimdilik bitirmek zorundayım. Aslında işin özünde şunu çok iyi bilmemizde yarar var. Askeri zihniyette ekonominin hiç yeri yoktur sadece amaca ulaşmak vardır. İktisatçı olarak askerde üst rütbeli komutanların hiç işimize yaramazsın diye şaka yollu takıldıklarında onlara bilmedikleri bir şeyi sade suya bir er olarak şunu hatırlattım. Bütün savaşların nedeni ekonomiktir

[GürbüzOKATAN]

Süpersiniz Yusuf abi.
Selamlarımızı ilettiniz inşallah şehitlerimize.

Bu arada raporu yeni başlığa taşıdım...

[Yusuf YÜCE]

İletmem mi onların da selamı var

[VeYSeL]

Muhteşem...

Elinize emeğinize sağlık Yusuf abi..

[Ali Uysalelli]