Galiba ilkokul ücüncü sinifindayken izci olmustum. Annemle Babama az mı yalvarmıştım o izci kıyafetlerini aldırana kadar. Çocukça bir ısrar gibi görünen o masum istek belki de benim yaşam biçimimi şekillendirecek yegane başlangıç olacaktı ama gel de sen bunu büyüklerine anlat. Sadece kıyafet değil onu tamamlayıcı unsuru olan trampet ya da borazan da gerekliydi. Tek düze yarım yamalak bir melodiyi izci marşına benzetme çabam oldukça uzun süreceğinden kulaktan dolma ritmi deneme yanılma yoluyla hayata geçirmem daha kolay olacağından tercihimi borazan yerine trampetten yana kullanmıştım.
Aman yarabbim nasil mutlu olmustum, ayri bir elbise ve yükseldikce aldigin yildiz, fular takmamiz, düdügümüz, kisa pantalonumuz ve coraplarimiz. Kisacasi, bambaska bir görünüs sergiliyorduk o elbiseleri giyince.
O zamanlar izciligin diger bir ismi ise Yavrukurt'tu. Simdiki gibi bir partinin sembolu olmadigindan baska bir mâna tasimiyordu. Saniyorum ilk baslayinca Yavrukurt oluyorsun daha sonra bir yildiz falan alinca Izci oluyorsun. Okuldaki bazi ögretmenlerimiz ise ya Oymak beyi idi yada 5 inci siniftan agabeylerimiz yada ablalarimiz. Mümkün oldugunca geziler tertiplenir, günlük kisa kamplar düzenlenirdi. Bol bol yürüyüsler yapilir ve bu yürüyüsler sirasinda ve ayrica kamp yaptigimiz yerde oturup hep beraber Izci marslari söylerdik.
Izcilik, 1907 tarihinde emekli bir Ingiliz Korgeneral tarafindan kurulmus, daha sonra tüm dûnya tarafindan ilgi ile karsilanmis. Türkiye'de ise 1910 tarihinden itibaren bizde de faaliyet göstermis. Bilhassa Galatasaray Lisesinde beden egitimi hocasi olan Ahmet ROBERSON tarafindan desteklenmis ve gelismesi saglanmis. Ikinci dünya savasindan sonra ise durgunluk gösteren bu izcilik faaliyetine Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal ATATÜRK tarafindan bizzat ilgi ve destegi ile yeniden faaliyetine gecmistir.
Izciligin en önemli özelliklerinden biri, arkadas grubu icinde birlik, beraberlik ve birbirlerine karsi destek olmayi ögretmektir. Dürüstlügü, ihtiyarlara karsi yardimsever olmayi ve en önemlisi kalabalik topluluklarda konusmayi ögretir, farkinda olmadan. Cogu annenin ve babanin yapamadigini veya kolay kolay yapamayacagi konulari bu teskilât güzel bir inisiyatif ile ögretir.
Ayrica, kiz- erkek ayirimi yapmadigindan, yapilmadigindan gerek erkekler olsun ve gerekse kizlar bu grup icinde birbirlerini severler, korurlar ve konusmalarina dikkat ederler. Bir cok kisi burada yener, utanarak konusmayi , bir topluluk önünde veya grup icinde. Burada dil, din, irk, renk ayirimi yapilmadigindan tam bir hümanist dünya görüsü hakimdir, izcilik üzerinde. Cocugun dünya görüsü bu grup icinde daha bir gelisme göstererek, pozitif bir ölcüde, rasyonel dar bir muhafazakâr durumdan genisleyip medeni bir topluma yakisir örnek gencler olarak topluma karisirlar. Tabii diger genclerden bir adim önde olarak.
Günümüzde cocuklar tüketim sisteminin kurbanlari olarak secildikleri icin varsa yoksa futbol ile yatar manken yada artist olarak kalkar. Güzel bir inisiyatif alarak eylül ayinda cocugunuzu arastirin okulunuzda veya civarinizda Izcilik federasyonuna kaydettirin. www.tif.org.tr adresinden size en yakin kurulusun nerede oldugunu ve ayrica izciligin ne oldugunu okuyabilir ve veya arastirabilir, ögrenebilir ona göre cocugunuzu kayit ettirirsiniz. Böylelikle cocugunuzun tek bir konu üzerinde odaklanmasini önlemis olur, yeni arkadas cevresi ile hem onun ufkunu acmis hemde cesitli konular konusan bir grup ile tanismis olmasini saglarsiniz.
Ileride, icinden olsun veya disindan, edecegi tesekkür sizi mutlu edecektir, bu da istenilendir...
Ne kadar konu ile alakalı ne kadar benzerlik taşıdığı takdirinize kalmış, fakat bu gün eğer motor üstündeysem temelinde izcilik vardır. En son kamplı Eskişehir gezisinde bol bol kulaklarını çınlattım eski izci dostlarımın. Hoş büyüdüm artık babama yalvarmadım bana motor alsın diye ama şimdi yaptığımızın 40 - 45 yıl önce yaptığımızdan tek farklı yanı artık motorize olmamızdır. Aynı ruh hali aynı heyecan 40 yıl önceki şiddeti ile devam etmekte
Hatırlarmısınız bilmem Cahit Sıtkı’nın Çocukluğum şiirini Edebiyat derslerinde bol miktarda okumuştuk.
Affan Dede'ye para saydım
sattı bana çocukluğumu
artık ne adım var ne yaşım
bimiyorum kim olduğumu
hiçbir şey sorulmasın benden
haberim yok olan bitenden
bu bahar havası bu bahçe
havuzda su şırılşırıldır
uçurtmam bulutlardan yüce
zıpzıplarım pırıl pırıldır
ne güzel dönüyor çemberim
hiç bitmese horoz şekerim
Ben bugünümüzle geçmişimiz arasında çocukça bir köprü kurdum, günümüzde yaşadığımız benzerliklerden, size tavsiyem içinizdeki çocuğu yaşatın.