Sistem mi? Sağduyu mu?

[msari]

abiler,
uğur hocanın eğitiminde öğretilenlerden;
- "bu eğitim hayatınız boyunca devam edecek. devamlı daha iyiyi arayacaksınız"
- "ikarus sendromu"
yani alpaslan abinin dikkat ettiği mevzuları da eğitime katmışlar.

nacizane düşüncem şu;
eğitim silah gibi. yanlış kullanırsan kendin incinirsin.
doğru kullanırsan hayatta kalırsın. zevk alırsın.
bu arada yarım hoca da candan eder ;)

eğitim bir sürücü için önemli. milleti soğutmamak lazım.
ama dengeleri de iyi kurmak gerekiyor.

[Kerim Adnan DENİZ]

Sevgili Mustafa,

Sana kesinlikle katılıyorum. Eğitimsiz olmaz, eğitim de sadece bir kaç ayda bir, bir-iki günlük hafta sonu çalışmasıyla olmaz. Süreklilik arzeder. Hayat boyu devam eder.

Ticarisi hiç olmaz. Zira ver 300 ver 500, bu işe servet dökecek kişilerin servet sahibi olması gerekir. Yaşam mücadelesi veren insanların bu tür eğitimlere(?!) ne kadar finansman ayırabilecekleri, ayırıp ayıramayacakları sorgulanmaya başlanır...

Ticari eğitim (Eğitim mi, öğretim mi? Bu kavramlar da ayrıca irdelenmelidir esasen), fırsat eşitliğini bozar. Hayatını kazanmak için kendine bu ekonomik şartlarda yatırım yapamamış insanların motosiklet kullanmamaları gerekir o zaman.

Bu kimsenin tekelinde değildir. Evet eğitimden soğutmamalı insanları. Ancak merak ettiğim bir konu var. Bu işin eğitimini verdiği iddia edilen veya ellerinde sertifikaları bulunan kaç (ve hangi) eğitimci (titrini almış kişi), "Pedagojik Formasyona" sahip? Bilen var mı?

Eğitim, gerçekten ciddi bir iştir. Papağanlıkla eşdeğer değildir. Okuduğunu anlatmak da değildir. Eğitim ile öğretim arasındaki farkı da öğrenmek gerekir. Zira bu iki kavram birbiri ile çok ilgili olmasına rağmen aynı şey değildir. Ama bilinçsizce birbirinin içine geçirilir.

Şimdi, motosiklet kullanımını para ile satın alınabilecek "Öğretiler"e dayandırmak, "Eğitim" değildir.
X,Y,Z... kurslarından başarılı bir şekilde mezun olmak, buralardan başarılı şekilde sertifika, belge veya diploma almak, insanları eğitimci yapmaz. Öyle olsaydı Üniversitelerde Eğitim Fakülteleri, Pedagoji bölümleri olmaz, her mezun olan, diploması olduğuna göre o konunun eğitmeni olurdu. Ama durum böyle değil tabii.

Bu kişilerin gelir elde etmek için ticari işler yapmalarını öğretim değil de "Eğitim" olarak kabul etmek, ahlaken insanları bu harcamaları yapıp yapamama durumlarına göre sınıflara ayırmak anlamı taşır ki, bu kabul edilemez.

Öyledir. Eğitim işi, pimi çekilmiş el bombası gibidir. Yanlış ve ehil olmayan ellere geçerse, nerede ve nasıl patlayacağı hiç belli olmaz.

Her zaman söylüyorum. Yine tekrar edeceğim. İyi motorcu, iyi doktor, iyi mühendis, ...iyi bilmem ne olmak için önce iyi insan olmak gerekir.

İnsanları bir şeyler olduğuna inandırmak, onları eğitmek demek değildir. Motosikletin ayak peglerini asfalta sürtecek kadar yatırıp kıvılcım çıkartmak (şimdiki eğitimden anlaşılan bu), iyi motor sürücülüğü demek değildir. Çok iyi viraja girmek de çok iyi sürücülük demek değildir. Bu çok iyiler, bir silindir veya küreye girsinler bakalım neler seyredeceğiz? Virajları nasıl alacaklar bir görelim orada. Yapamayınca tuuu, kaka mı olacaklar? Nereye gidecek aldıkları eğitimler? İyi, güzel, büyük vs. vs. kavramları da izafidir zaten ya... Hemen sorarlar adama; neye göre? diye...

Eğitim, "iyi insan yaratmaktır" öncelikle. Diğeri ise öğretimdir. Ve ikisi arasında "dağlar" sözcüğünün bile yetmeyeceği çok büyük farklar vardır.

Çok iyi (şu ve ya bu ) meslek sahibi olup, ciğeri beş para etmez insan yok mu?

Eğitim gönüllü yapılabilir ancak, paralı ve ticari değil.

Paralı ve ticari olan ise sadece öğretimdir. Eğitim değil.

Eğitime kimse karşı olamaz. Ancak ticari amaçlı bilgi aktarımlarını, eğitim olarak "kakalamanın" da alemi yok tabii... Önce şu işin adını bir düzeltmek lazım. Eğitim mi? Öğretim mi?

Kimse kendine bir kalemde eğitimci payesi çıkarmasın. Çok kolay alınabilen bir paye değildir "Eğitimci"lik. Çok ciddi bir iştir. Teknik bilgi vermeye, aktarmaya benzemez...


.

[Şenol SEL]

"Pedagojik Formasyon" sahip olmayanlar zaten eğitimci eğitmen olamıyor.
Yani bahse konu I.A.M, ROSPA, ADAC vs yerlerden eğitimcilik sertifikası almış kişiler eğitimci olabilmek için bir çok alanda eğitim alırlar "Pedagojik Formasyon" dan geçerlerse ve diğer alanlarda da başarılı olurlarsa eğitimcilik yapabilirler.
Yoksa anılan yerlerden eğitim alıp sertifika alanlar direk eğitim vermeye başlamıyorlar.
Ama
Bir çok kişinin gözden kaçırdığı şey var ki o çok vahim.
MEB den sertifika alanlar hiç bir eğitim almadan bakınız pratik hiç bir eğitim almadan sürücü yetiştirme belgesi alyorlar.
Ve bu kişiler bu sertifikalarına istinaden eğitim veriyorlar ve ne hikmetse kimseden bu kişiler için tek bir ses çıkmıyor.
Bu kişiler sadece bildiklerini satıyorlar.
Ama ingiliz I.A.M, ROSPA veya alman ADAC'tan eğitim alıp eğitmen olanlar bir çok ve çok çok zorlu eğitimlerden sonra birde Pedagojik eğitimlerden geçip eğitimci olabiliyorlar.
İçinde olmayanlar bunu anlamıyorlar bilmiyorlar uzaktan laf ediyorlar.
Hayatında bu eğitimlere katılmamış kişiler bu eğitimler için yazıyor çiziyor.

[Kerim Adnan DENİZ]

İçinde olmayanlar bunu anlamıyorlar bilmiyorlar uzaktan laf ediyorlar.
Hayatında bu eğitimlere katılmamış kişiler bu eğitimler için yazıyor çiziyor.

Kimler mesela Şenol Beyciğim? Bizler mi? Ben 68 de başladım motosiklet sürmeye. Siz de kas hafızasının ne olduğunu bilirsiniz şüphesiz.

Ve tabii ki yaşınız 1980 den sonra eğitimin (?) paralı hale getirilmesiyle insanlarımızın ne hale geldiğini görmeye müsait. Bu konu da bu durumun bir parçası.

Kabullenmediğimiz şey "Eğitim" almak değil. Eğitimin ticari hale getirilip, insanları gelir grubuna göre bu aktiviteye dahil etmek veya uzak tutmak anlayışına.

Yani eğitim aldın iyisin, almadın yaramazsın. Hatta, paran varsa alırsın, yoksa yürrüüü, yolda ikilersin.(Biraz sokak ağzı ile anlatmam renk katar diye düşündüm)

Neden? 40 sene önce eğitim yok muydu sizce? Trafik şube de görevli abilerimiz, bize düşerken motoru nasıl yatıracağımızı (doğru veya yanlış) öğretirlerken eğitim vermiyorlar mıydı sizce? Ama o arada esas verdikleri şey sadece bilgi miydi yoksa başkalarının haklarına saygılı olmayı, trafikte geçiş üstünlüklerini (bunun zorunlu saygı olduğunu), bencil olmamayı karşıdakine de yol vermeyi öğrettiklerinde bizi eğitmiyorlar mıydı? Ülkenin ilk motosiklet eğitmenleri onlar değil miydi? O zaman ...., .... vs. vs. yoktu da motosiklet kullanmayı kimse öğrenemedi mi? İnsanlar şimdi mi motosiklet sürücüsü olmaya başladılar?

Yazıda anlatılmak istenen şey kurumların ya da eğitimin faydası veya zararı değil. Bu durum; ticari kurumların verdikleri kursların eğitim sayılıp, mezunlarının motosiklet sürücülüğü yetisini kazanmasının aynı zamanda bu işin kültürünü de kazanmış olduğu varsayılarak, katılmayan veya katılamayanların eksik olduğu masalına karşı duruştur.

Zavallı Che! .... olamadan bütün bir Güney Amerika sürüşü yapmış. Onunki sayılmaz. Neden? ..... den eğitim almamış.

Hadi canım sende... (Bu size değil tabii, lafın gelişi.)

Hayatım boyunca bu tür "eğitim"leri iyi ki almamışım...

Tabii bir de 40 lı yaşlarında motosiklet ile tanışıp, öğretim alarak bu kursların haliyle müdavimleri olan arkadaşlarımız var. Ve anlayışa göre konuşmak ve yazmak sadece onların tekelinde galiba. Bizler de susup izlemeliyiz... Haklısınız...

.

[Kerim Adnan DENİZ]

Bu arada ben isim de telaffuz etmedim. Gerçekten eğitim verenleri de tenzih ederim.

Saygılarımla,

[Şenol SEL]

Bu arada ben isim de telaffuz etmedim. Gerçekten eğitim verenleri de tenzih ederim.

Saygılarımla,

Pardon değerli ağabeyim mesajın tamamı size ait değil.Pedogojik eğitim kısmı sizden alıntı yaptım ama diğer konular sizle alakalı değil.

[Kerim Adnan DENİZ]

Pardon değerli ağabeyim mesajın tamamı size ait değil.Pedogojik eğitim kısmı sizden alıntı yaptım ama diğer konular sizle alakalı değil.

Sevgili dostum,

Zaten Prensip hakkında yazışıyoruz. Siz, biz, şahıslar değil konu. Hemfikir olduğumuzu da düşünüyorum. Sadece eğitim işinin yanlış yerlere gitmesini kabullenemiyorum.

Bahsettiğiniz eğitmenler(?!) konusunda size hak vermemek elde değil. Bir işi iyi yapabiliyor olmak, o konuda iyi eğitim veriyor olmak anlamına gelmez. Elenmesi gereken dünya kadar insan var.

Adı her neyse; (... sendromu) insanlara kaza yaptıracak, bizlere çok sevgili dostlarımızı, belki kendi yaşam veya sağlığımızı kaybettirecek yönde gelişmemeli. Yanlış yönlendirmeler oluyor. Bunları görüyoruz. "Falanca hoca şöyle dedi. Fişmekanca böyle"

Ama siteden Hakkı Abimizin geçirdiği kazada önemli bir yer tutuyor, falanca hocanın bilgilerini uygulamaya çalışmak.

Başkalarının tecrübeleri bize sadece bilgi oluyor. Ve her şart altında aynı sonucu vermiyor. Öyle olsaydı, Maddenin Sakınımı kanunu, Enerjinin Sakınımı kanununa dönüşmezdi.

İnsanların "İnisiyatif" kullanmalarını sağlamak lazım. Analitik düşünme ve hızlı karar verme yeteneklerini geşliştirmek lazım.

2x2 nin 4 ettiğini öğretmek başka şey, bu eşitliği tanesi 2 liradan 2 adet ekmeğin kaç lira ettiğini öğretmek ayrı şey. Havuz problemleri bu yüzden önemlidir. İnisiyatif kullanmak ve olayları analiz edip bir karara varabilmek için.
Sadece eşitliği bilerek doğru kararlar veremezsiniz.

Sevgili dostum,

Bu, muhalefet gibi gözüken stresli karşı duruşlar, sevgili dostlarımıza ve tabii ki kendimize de zarar gelmemesi adınadır. Doğru eğitim (gerçek eğitimden bahsediyorum) için bizler de hazırız. Ve esasen her saniye, her saat, her gün zaten eğitim ile iç içe yaşıyoruz. Her geçen süre bizi bir şekilde eğitiyor zaten. Ama yaşımız, eğitimimiz, tecrübemiz ve bilgi birikimimiz gereği ticaret ile eğitim konularını bir birine karıştırmamaya özen gösteriyoruz.

Kısacası;

Eğitime karşı duruş değil, ticaret adına yapılan eğitim görüntüsünde "Yanlış Motivasyon"a karşı geliş bu. Bu sebeple sevgili Alpaslan' ın yukarıdaki yazısını sonuna kadar kabul ediyor ve destekliyorum. Bu yazının kendisi de başlı başına bir eğitim. Ve herhangi bir ticari kaygısı da yok. Sorun da tam burada işte... Yani "Konunun devamı yarın paralı eğitime katılacaklara" anlayışında...

Sevgi ve Saygılarımla,