Ve sonunda kırlangıç göçünü tamamladı ve yuvaya döndü, benim için cok değişik bir gezi oldu, birtakım ilginçlikler acayiplikler ile dolu cok keyifli bir geziydi...

gezinin acayipliği yola cıkmadan önceki gece basladı... saat 9,30 da sahneden ınıp yemek yedıkten sonra zaten bir haftadır hazır olan eşyalarımı motora yukleyıp, bir dus alıp tras olup uyuyacak ve sabaha karsı yola cıkacaktım. ancak eve geldiğimde migren ataklarım başladı... haydaa bu nerden cıktı sımdı dıye soylenerek yemek yedım dus aldım ve hali hazırda ayağımın ağrısı ıcın aldığım ağrı kesıcıden bır tane daha yutarak yattım... ağrı her zamanki seyrıyle bedenimi tarumar etti, üstelik yola cıkmanın verdığı heyecanla bırleserek uyumama ızın vermedi... saat gece 3 e kadar yatakta uyuyamadan yattım ve "eeeh madem uyuyamıyorum" dıyerek fırladım yataktan esyalarımı yerlestrip yola cıktım. normal sartlarda boyle yola cıkılmaması gerektığını bıldıgım halde heyecanıma yenık dusmustum. yola cıktım . benzıncıye doğru ılk ıkmalımı yapmak uzere yola koyuldum... ancak motor anlamsız bır sekılde yalpalıyordu, cok fazla yüküm oldugu ıcın boyle yapmazdı cunku gecen sen de aynı yukle yola cıkmıstım. benzıncıde lastıklerın havasını ağırlığa gore duzeltınce sorun kalmadı...

veee ilk heyecan ... "allahım yoldayım ve gidiyorum"...gece gece yolları karıstırdım ve tem yerınıe uzuun bır sure e5 den yola devam ettim ... artık korfeze doğru zıfırı karanlık bır yolda gıttıgımın farkına varıp bır terslık oldugunu anladım ve yesıl tabelayı takıp edıp ısıl ısıl otobana cıktım... otobandan nefret ederım her endurocu gıbı, bu sayede cok fazla otoban yolculuğu yapmamıs bu surecı de hafıf heyecan verici bir sekilde ekşın dolu bır surec haline getirmeyi basardım istemeden de olsa.

ilk hedef olympostu. daha onceden oraya gıtmıs olan arkadasım tunayla bulusacaktık. o da bır onceki gun olympostan bodruma konsere calmaya gıtmıstı... hemen hemen aynı saatlerde olymposta bulusacaktık.

yola cıkmanın heyecanıyla ılk ıkı gun fotoğraf cekmek aklıma bıle gelmedı... zaten yorgun ve hasta bunyeyle o yolu nasıl bıtırdım hatırlamıyorum. nerede durdum ne yedım ne ıctım su an aklımda bıle yok... sadece antalyaya 110 km kala fena halde uyku bastırdı, sağa cekip uyumak ıcın uygun yer bakarken bır de baktım antalyaya 20 km kalmıs. ancak daha fazla rıske atmadan bulduğum ılk ağacın golgesıne yolun kenarına cektım, yağmurluğumu serdım ve bır saat kadar o okalıptus agacının golgesınde uyumusum .. uyandığımda ıyıce kendıme gelmıstım ve hava da ıyıden ıyıye ısınmıstı. tekrar yola koyuldum, tekırovaya doğru, arkamda bır 1150 adv belirdi... aha dedım tuna da geldı ... ama kaskının rengı sıyahtı ... merak ettım sağa yanastım ... o da ne bır baska adv kullanıcısı abimiz.. hemen sohbet muhabbet. antalyalı bir endurocu olan atilla abi de olymposa gıdıyormus... beraberce gittik beni yemek yenebılecek bır yere bıraktıktan sonra ıslerını halletmek ıcın yanımdan ayrıldı... uykusuz ac ve yorgundum ve oturduğum yerden 4 saat kıpırdamadım ... tuna da ancak gelebılmıstı. bır pansıyona yerlestık dus yapp rahatladık yemek yedık ve uyuduk. olympos sadece dınlenmek ıcın bır durak olduğu ıcın hıc fotoğraf cekmedik. zaten sahıle gırıs noktasına bır jandarma karakolu ınsa etmısler ve saat aksam 10 dan sonra sahile giris izni vermnıyorlar kapıda nobetcı jandarma bekliyor... yassah hemserım yassah dıyor... yahu neden boyle dedıgımızde, gencler sahılde esrar ıcıp sevişiyorlar geceleyin diye bir cevap aldık ... hey allahım baska ıslerı guclerı kalmamıs gibi... neyse: )

ertesı gun daha onceden kalmayı planladıgımız sazak koyuna doğru yola cıkıyoruz bu kesıf gezısı oldugu ıcın tum yukumuzu pansıyonda bırakıp cıplak motorlarımızla yola koyuluyoruz... adrasana gelınce sorarak sazak yolunu buluyoruz... o da ne yolun ılk gırısı cıddı rampa ve coooook bozuk bır yol (yol gıbı bısey) kaskın ıcınden hsstttr dedığımı durdum ıstemsız olarak zor bela ılk gırısı atlatıyoruz ... yol bıraz daha duzelır gıbı olurken bır tırmanıs daha ve kene coook kotu bır zenın .. bu arada bır taraf denıze doğru ucurum : ) bu engelı de astıktan sonra bır golge de durup ulan gerı mı donsek dıye bırbırımıze soruyoruz ve sonuc.. tabıkı yola devam zorla 10 km lık yer yer kotu yer yer daha kotu yer yer ohannesburger yolu asıp koya ınıyoruz... evet koy cok guzel ama yolun bu kadar bozuk olması ve esyaları getırmek ve ustune ustluk su gereksınımımızı nasıl karsılamamız gerektıgı gıbı problemler yuzunden burada kalma planlarımız suya duser gıbı oluyor, bır golgede soluklandıktan sonra aylardır orada kalan bır aılenın barakasına gıdıp sorular soruyoruz... adam demez mı "biraz ılerde tulumba var" ıste o zaman keyfımız yerıne gelıyor.... koyda tatlı su kaynağı da var e o zaman yarın esyaları getırıp kampı kuruyoruz... bır yer beğenıyoruz... ıkı tane guzel yer var bırı denıze daha yakın bırı bıraz daha uzak... bıraz daha uzak olan kısma cokmeyı planlıyoruz....ve dınlendıkten sonra gerı donus yoluna baslıyoruz... gerı donus yolunda daha cok rampa cıkısı kotu yola denk geldıgı ıcın gerı donus daha zor. ve bendenız ıkı kere motorumu devırıyorum. ilki şımarıklıktan... yolun hafıf duzeldıgı yerde ınceden gaz acıyorum veeee çotankkk ıkıncısı de, 90 derece dık rampa cıksı ve kafam kadar tasların oldugu gevsek zemın yuzunden hıc yolun fotografını cekmemısım sanırım tuna cekmıstı ondan alınca ekleyeceğim

biliyorum fotoğraflar ıcın sabırsızlanıyorsunuz ama bıraz daha sabır...

motosıkletlerı yuklerıyle beraber tasımaktansa baska bır care dusunuyoruz... cunku o agırlıkla devırırsek kaldıramayız... bıryerlerımızı sakatlamak ıstemıyoruz zıra tunanın sırtı zaten sakat. ayrıca bana gore enduroculuk en zor zamanlarda bıle en kolay yontemı bularak yola almaktır... aklıma bır fıkır gelıyor ve ertesı gun esyaları yuklenıp adrasanda bır markete gırıp alıs verıs yapıyoruz ve bır tekne sahıbının telefon numarasını bulup konusuyoruz... ve ıslem tamam ... adrasanda tum esyalarımız bır tekneye yukluyoruz vee esyalar sudan bız karadan yola cıkıyoruz ıkıncı gıdısımızde yol bıraz daha kolay gelıyor alıskanlık bu olsa gerek... koya vardıgımızda o da ne begendıgımız ıkı yer de kapılmıs neyse moral bozmak yok denıze baya uzak bır golgelık buluyoruz ve tekneyı beklıyoruz... tekne bızden 2 saat sonra gelıyor ve esyalarımızı alıp kampımızı kuruyoruz...