Yayladağı Motokamp

[Sıtkı GÜVEN]

Beklenmedik olumsuzluklardan dolayı iki hafta ertelemek zorunda kaldığımız Yayladağı Motokampı'nı, Kırıkhan gezisi'nin ertesi nihayet gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

Oldukça zevkli, keyifli gerçekleştirdiğimiz motokamp etkinliğimizde Hakkı Ağabey de yerini aldı.

İşte fotograflarla Yayladağı Motokampı...

Sabah, akşamdan hazırladığımız malzemelerimizi motosikletlerimize taşıyoruz heyecanla.



Sonrasında Hakkı Ağabey'in, kargoyla gelen kamp malzemelerini almak üzere Girne Motor'un yolunu tutuyoruz.





Yükümüzü aldık. :helal: Kahvaltı davetine icabet etmek üzere Recep'in evine gidiyoruz.







Recep, kapıda karşılıyor bizleri.



Kahvaltılıkları daha fazla bekletmemek adına çöküyoruz masaya.







Recep'e, bu güzel kahvaltı için teşekkür edip, kamp için buluşma noktamıza, Defne Spor Kompleksi'ne doğru hareket ediyoruz.





Cemil'i bekliyoruz.





Helal olsun...Cemil yetişti. (Şehirdışından gelip araç değiştirmek suretiyle vaktinde yetiştiği için Cemil'e tebrikler. )



Ve öncü birlik olarak kamp alanımıza doğru hareket ediyoruz.



Yolcumuz var. Suzan Hoca'yı yoldan alıyoruz.



Devam...



Zevkli virajlarıyla Yayladağı Yolu'ndan görüntüler.

[Sıtkı GÜVEN]

Yükseldikçe bulutların tehditkar tavrı daha belirgin bir hal alıyor.





Elbette yükselmek, beraberinde yeşilin binbir tonunu da beraberinde getiriyor.





Ve Yayladağı'ndayız.



Yayladağı'nda ufak tefek alışveriş için kısa bir mola veriyoruz.





Ve devam ediyoruz kamp alanımıza doğru.









Ve kamp alanımız.





Görünen evler Suriye'ye ait. Bulunduğumuz yer sınıra sadece 2 km.



Heeyt bee...Goldwing arazi ayrımı yapmıyor.



Tam da avatarlık bir fotograf oldu valla.

[Sıtkı GÜVEN]

Huzurlu, şahane bir yer.





Vahap'lar ailece kampa iştirak ettiklerinden otomobili tercih ettiler.



İlk faaliyet elbette ki çadırlarımızı kurmak oluyor.









Yavaş yavaş şekilleniyor kamp alanımız.







Önce çocukların çadırı.





Vahap'ların çadırları tamam.





Hakkı Ağabey çoktan tamamlamış bile.



Benimki de hazır.



Cemil'inki zaten kendiliğinden kurulan bir çadır.

[Sıtkı GÜVEN]

Dinlenelim biraz di mi ama..!





Bayrağımızı da astık mııı...İşlem tamam.



Sana biraz küçük gibi ama idare eder Mete'cim.









Kamp ateşimiz ve mangalımız için hazırlık yapıyoruz.



Güvenli olması için önce etrafı temizliyoruz yapraklardan.













Sonra da ateşin olacağı bölgeyi iyice yalıtıyoruz.





Bu arada İbrahim Hoca da geliyor.







En son yangın söndürme tüpü de nöbet yerini alıyor.

[Sıtkı GÜVEN]

Teşekkürler Mete. Tek başıma şişiremezdim bu yatağı.













Evet evet, şekillendi çadırkampımız.



Aman diyim Suzan Hoca, dikkat. (Kedi gibi tırmandı valla. )





Gelenler var.





Akşam için Kaptan'la Fatih geliyorlar.







Açık mutfağımız nasıl ?(Gerçi gece ormandan gelen çevre sakinleri tarafından ziyaret edilen mutfağımızda pişmiş tavuklar uçtu.)



Şööle bi tırmanıp fotograf alayım biraz.



İyi görünüyor kamp.



Millet...

[Sıtkı GÜVEN]

Akşamüstü katıklı ekmek var. İçi hazırlanıyor.









Vermem çadırımı hocam.



Vahap'ların çocuklarına hazırladıkları çadırı kampın dizayn ödülüne layık gördük.







İsmet geliyooorrr...





Yok, kimse değil. Recep, Kaptan'ın 1000 RR'ını merak etmiş.







Birileri daha geliyor.



Erhan'la Murat geldiler.







Testler devam ediyor.

[Sıtkı GÜVEN]

Bir işimiz daha kaldı hava kararmadan. Evet, çalı çırpı toplayacağız.



Geliyooorrr...
(Erhan'ım, gerek yoktu yahu. Çalı çırpıyla idare ederdik.)



Yav Derya, şimdi demir bükmeyi bırak allasen.







Helal olsun Kaptan'ım.











Bakmayın elimin boş olduğuna. Topladıklarımı arkadaşlara veriyorum.





İyi topladık.



Akşam sporu.

[Sıtkı GÜVEN]

Hoca gene bulmuş işin kolayını.



Evet, yeter bu kadar.



Güneşi batırıyoruz yavaş yavaş.



Hımmm...Akşam sporunun faaliyet alanları artıyor.
Güreş te nereden çıktı ?





Katıklı ekmeklerimiz geldi.



Hiç sönmesin kamp ateşimiz içimizdeki dostluk, kardeşlik ateşi gibi...











Bir ziyaretçimiz var.



Rasim gelmiş.



Erhan'la Murat biyerden bulmuşlar kaynağı.(Ellerinize sağlık.)







Kampın en klas çadırında tepe lambası bile var.





Vahap'ın alet edavat çantası açıldı. Mangal başlıyor demektir bu.

[Sıtkı GÜVEN]

15 kğ kemiksiz tavuk eti. 15-16 kişiye çok değil mi yahu ?



Şerefinize.



Bu havada gider.



Mest etti kokusu.



Ekmeğini alan geçsin sıraya.













Ziyaretçilerimiz dönüş hazırlığı yapıyorlar.





Güle güle...













Öff...İyi yedik valla. Neredeyse bitti 15 kğ. et.



Suzan Hoca'nın eşi geldi. (Helal olsun.)

[Sıtkı GÜVEN]

Ziyaretçilerimiz gelmeye devam ediyor.



Gelenler Bülent'le Burcu.









GS çantaları ne de güzel işlere yarıyormuş...







Serin havada insanın canı tatlı bişeyler çekiyor. Erhan ve Murat Yayladağı'na inip, yöreye has meşhur Yayladağı Lokumu almışlar.



Her çeşidini de almışlar.









Anlatılmaz yaşanır cinsinden çok güzel bir sohbet ortamı oluşuyor.



Mehtabımız da var.



Son ziyaretçilerimiz de dönüş yoluna hazırlanıyorlar.





Güle güle gidin arkadaşlar.



Suzan Hoca tencerede neskafe yapmış.