HUĞLU'da bİr dost...

[uğur sezen]

Aranıza yeni katılırken son gezi yazımı paylaşmak istedim...

Artık havalar soğumaya başladı,her gün ne zaman motoruma veda etmek zorunda kalacağım diye düşünürken geri çevrilmez bir teklif aldım...

Hep telefonda görüştüğümüz,ama hiç karşılaşmadığımız sevgili kardeşim Abdullah ,havalar bozmadan son bir gezi için Huğlu ya davet ediyordu.Bizde kardeşim Taner ile sezonun son gezisinin rotasına karar verememiştik.Tam zamanında süper bir teklifti...

Hemen organizasyonu yaptık ve 4 Aralık Cumartesi sabah erkenden yoldayız...

Şehri terkettiğimiz andan itibaren şehre dair hiçbirşey görmek istemiyoruz.Herşey doğal olmalı....
ateş yakılmalı,herşey onda pişmeli ve közde çay olmalı...

Konya çıkışında Altınapa barajı yakınlarında kahvaltı molası veriyoruz...











Şimdi kahvaltı zamanı...Anacığımın yaptığı ciğer kavurması kendini ateşin kollarına atmış bazlamaların arasında eriyor...



Abicim aman dikkat yanmasınlar...




Beyşehir köprü başında mekeler bizi kortejle karşılıyorlar...Motor öncesi avcılık zamanımızda olsa bunları nasıl vuracağımızı planlardık ama şimdi bu güzellikleri hayranlıkla seyrediyor ve sadece fotoğraflıyoruz...


















Bütün ihtişamıyla ayakta olan Eşrefoğlu Camii Selçuklu mimarisinin nadide örneklerinden....

[uğur sezen]

Şimdi Huğlu ya doğru...



Yol genişletme çalışmaları olanca hızı ile devam ediyor.Bundan sonra Beyşehir üzerinden Akdenize inmek çok kolay ve daha keyifli olacak...

















Huğlu, Beyşehir' in şirin bir kasabası.Dağların arasındaki bu güzel beldede işsizlik oranı SIFIR.

Ailede herkes silah sanayinde çalışıyor.Kimi kundak,kimi namlu,kimi işleme yapıyor.Mesleğin babadan oğula geçtiği Huğluda dünya standartlarında sanat eseri av tüfekleri yapılıyor.

Önceleri küçük aile atölyerinde yapılan işler kooperatif bünyesinde büyük tesislere taşınmış.İmal edilen silahların %90 ı başta Amerika olmak üzere dışarıya ihraç ediliyor...



Abdullah kardeşimle kasaba meydanında buluştuk.Abdullah ı tanımak zor olmadı.Telefondaki sesinin nezaketi ve sıcaklığı yüzüne yansımış,kucaklarcasına karşıladı bizi...

Meydanda yaklaşık 5-6 tane kıraathane var.Sayılarının çokluğu sizi şaşırtmasın buralar tam anlamıyla kıraathane.Oyun oynanmıyor,genci yaşlısı gruplar halinde önünde toplanıp çay kahve içip keyifli sohbetler ediyorlar...

Bizde hemen birine oturduk.Etrafımızı bir anda Abdullah ın akrabaları ve arkadaşları sardı.Öyle içten,öyle candan kucakladılar ki kendimizi kırk yıllık dost sohbetinde bulduk...Ard arda gelen çaylar ve kahkahalarla dolu sohbet bizi kendimize getirdi...
Huğlu,silahlar,piyasalar,''ne olacak bu Galatasaray ın hali '' derken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık.

Günlerin hükmü yok,hava erken kararıyor ve yolumuz uzun...
Hemen müsade isteyelim dedik,ama ne mümkün...Son noktayı koydular;
''Huğludan yemek yemeden kimse gidemez''....

Sabahki ciğer sıkmaları hala yerli yerinde duruyor,yiyecek hiç halimiz yok ama bu güzel insanları kırmanında imkanı yok...

Abdullah ı takip edip evlerine geliyoruz.
Bu güzellik Abdullah ın...Allah bağışlasın...



Kuzine sobanın yanına yer sofrası kurulmuş,hemen başına çöküp özlem gideriyoruz.Teyzem sağolsun bize Huğlunun en özel yemeğini yapmış.Tepsideki yemeğin adı ''bazlama'' ,et ve değişik baharatlarla yapılan köfte benzeri fakat eşşiz tadı olan bazlama,kurban bayramında kurban kesilir kesilmez her evde yapılan, sofranın olmazsa olmazı...

Abdullah ın babasından çok özel bir bazlama yeme tarifi aldık;
''Bazlama mangalda pişmeli,
Mangal,Köprülü Kanyon kıyısında olmalı,
Acılı Bazlamadan bir ısırık almalı,
Hemen suya atlamalı...''



Artık veda zamanı...



Huğluda herkes birbiriyle akraba.Bayramların festival havasında,dayanışma ve dostlukların zirvede yaşandığı bu güzel beldeyi çok sevdik...

Abdullah,abisi Abdurrahman ve arkadaşı bizi Huğluya hakim bir tepeden uğurlamak istedi...







Sohbet sırasında Haziran ayında yaptıkları festivalden bahsediyorlar....

Huğlu festivali sabah erken başlıyor.Kasabanın bütün gençleri motorlarıyla meydanda toplanıyorlar.Kasabanın imamı ve halk dualarla gençleri uğurluyor...
Yaklaşık 150 motosiklet,15-20 araba,ilk yardım ekibi,yolda kalabilecek motorlar için kamyonet,motosiklet tamircisi ve ekipmanları...

Ekip hep birlikte dağ yolundan Köprülü Kanyon a sürüyor...Kanyonda rafting,piknik ve doyasıya eğlence...

Akşam dönüşte yine yine kasaba meydanında alkışlar eşliğinde muhteşem bir karşılama yapılıyor ve eğlenceler sabaha kadar devam ediyor...

Bu Köprülü Kanyon gezisinin bütün videolarını Huğlu Belediyesinin internet sitesinden izleyebilirsiniz...

İnşaallah Haziranda Huğlu'lu kardeşlerimle birlikte festivaldeyiz...

[uğur sezen]

Artık yola devam...




























Daha önceki bir gezimde Huğlu ile Bademli arasında etraftaki manzaranın büyüsüne kapılmış keyifli keyifli giderken yolun ortasında bembeyaz bir atın durduğunu gördüm , hemen yavaşladım ve sağa çektim.

Bu bir yılkı aygırıydı.
Ön ayaklarını yere vurarak kişnedi ve hemen arkasından bir at sürüsü yolun karşı tarafına geçti.Hiç kıpırdamadan olan biteni izliyordum.Hemen motoru durdurdum ve ağaçların arkasına saklandım.

Bu yabani atlar o kadar özgürce davranıyorlardı ki gördüğüm bu muhteşem manzara karşısında birkaç dakika soluksuz donakaldım.Farkedilmeden makinenin zumunu kullanarak birkaç poz çekebildim.

Ama aygır beni farketti.Dağları yırtarcasına kişnedi ve sürüsüyle birlikte gözden kayboldu.

[uğur sezen]

Çok şanslıydım,bir daha ne zaman karşıma böyle bir güzellik çıkar bilmiyorum...







Antalya il sınırına giriyoruz...



Mola zamanı...

[uğur sezen]

Keyifli virajlar ve muhteşem manzaralar....Ben bu yolu çok seviyorum...







Bademli görülmeye değer bir kasaba.Giden gelmez dağlarının eteklerinde, baharda her yerden çağlayan şelaleleri ile cennetten bir parça...Hele hele kasabanın içinde bulunan BOR İÇİ nde çay malası vermeden ve suyundan içmeden geçilmez...
























Cevizli de mola veriyoruz...

[uğur sezen]

Cevizli den sonra orman yoğunluğu artıyor...

























Beyşehir-Seydişehir yol ayrımına geliyoruz.İstikamet Alacabel-Seydişehir-Konya













Konya-Seydişehir arasında ne yenir,nerede durulur?
Mevlüt kardeşim bütün doğallığıyla ve misafir perverliğiyle sizleri Gönülalan Ocakbaşında karşılar.Mevlüt ün saç kavurmasını ve kara kovan yayla balını tatmadan geçmeyin...







İlk sezonumun son gezisiydi.Şimdi motorlarımı garaja çektim hevesle baharı bekliyorum...SEVGİYLE KALIN...

[ASIM DEMİR]

güzel bir gezinti paylaşımız için teşekkürler.

[Osman Somuncu]

Bu güzel gezi paylaşımı için teşekkürler Uğur Bey..

[GürbüzOKATAN]

O yer sofrasında olmak isterdim...
Sabah sabah iyi geldi de...
Atlayıp oralara da gelesim geldi...
Teşekkürler..

[Nuri Güzes]

ugar aga çok güzel bir gezi olmuş.ben daha çok kadınhanı ,ılgın,akşehir taraflarını iyi bilirim.beyşehir tarafına hiç gitmedim.