Enduroist Slogan
Bizi Takip Edin Follow us on Facebook Follow us on Twitter Watch us on YouTube
Kayıt ol
Sayfa 1 Toplam 3 Sayfadan 123 SonuncuSonuncu
1 den 10´e kadar. Toplam 23 Sayfa bulundu
  1. #1
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart şİFALI B İ L G İ L E r


    Alıntı

    Ağız kokusu için birde bunları deneyin
    Sağlık konusunda kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek ve uzmanların önerilerine uymamak çoğu zaman bizi sağlığımızdan ediyor. Özellikle ağız ve diş sağlığı konusunda sınıfta kalan ülkeler arasında Türkiye ilk sıralarda yer alıyor. Doğru bildiğimiz yanlışlar ve çoğu zaman önemsenmeyen detaylar ağız ve diş sağlığımızın bozulmasında büyük rol oynuyor. Dt. Hacer Esved Alireisoğlu, ağız ve diş sağlığında sık yapılan hatalar hakkında bilgi verdi.

    Yemeklerden Hemen Sonra Diş Fırçalamayın

    Yemeklerden hemen sonra dişleri fırçalamak besinlerdeki asitlerin ağızda dağılmasına neden olduğu için dişleri zayıflatıyor. Dişleri yemeklerden en az bir saat sonra fırçalamak daha uygun.

    Diş Macununu Islatmayın

    Diş macununun bilinenin aksine suyla ıslatılmaması gerekir. Islanan diş macunu etken maddesini kaybeder. Diş macunu leblebi tanesi büyüklüğünde kullanılmalıdır. Unutmayalım ki; diş macunu sadece diş fırçalamayı kolaylaştırıcı bir ajandır.

    “Ne Kadar Uzun Süre Fırçalarsam O Kadar İyi” Diye Düşünmeyin

    Diş temizliği hakkında bilinen yanlışlardan biri de dişleri uzun süre ve sert şekilde fırçalayarak daha çok bakteri öldürüldüğü inancıdır. Yapılan araştırmalar iki dakikayı aşan fırçalamanın daha çok bakteri öldürmediğini gösteriyor. Dişlerin günde en az bir kez iki dakika süreyle çok sert olmadan fırçalanması ve diş ipi kullanımıyla ideal bir diş temizliği sağlanabilir. Sigara, çay ve kahve tüketimi fazla olanlarda meydana gelen dil pası kokuya neden olabilir. Bu durumda dişler fırçalandıktan sonra dili de fırçalamak gerekir.

    Arıtıcı Gıdalar Tüketin
    Doğal diş fırçası olarak bilinen elmanın yanı sıra çiğ havuç, patlamış mısır ve kereviz özellikle yemek aralarında tüketildiğinde mekanik bir temizlik sağlayacaktır.

    Elma Sirkesiyle Gargara Yapın
    Sabahları elma sirkesiyle gargara yapın ve sonra dişlerinizi fırçalayın. Sirke, lekelerin yok olmasına, dişlerinizin beyazlamasına ve dişetlerinizdeki mikropların ölmesine yardım eder.

    Ağız Kokusu İçin “ Kahve Çekirdeği” Çiğneyin
    Ağız kokusu gündelik yaşamda insanı sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir rahatsızlıktır. Kötü ağız kokusu, hem kişiyi etkiler hem de çoğu zaman mahçubiyete sebep olur. Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Kahve çekirdeği çiğnemek bu sülfür bileşenlerini ortadan kaldırır.

    Keyifli Bi Keşif “ Kakao”

    Kakao çekirdeğindeki antibakteriyal içerik nedeniyle, çikolata dişlere zarar vermiyor. Şekerlemeler ise dişlerin baş düşmanı. Meyve sularındaki asit ise her türlü dişe zararlı. Aynı şekilde laktoz içeren süt de, diş çürüklerine yol açıyor.

    Yemeği Peynirle Sonlandirin

    Meyve suları, tatlılar, sert kıvamlı şekerler, karamel, muz gibi yiyecekler dişlerde çürük oluşturma riskini artırıyor. Tatlı yedikten sonra süt, ayran içmek ve peynir yemek, şekerin ve ortaya çıkan asidin zararlı etkilerini önler. Ph seviyesini kontrol ettiğinden dişler için koruyucu kalkan oluşturur.


  2. #2
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Mide Yanması



    Mide yanmasına şifalı besinler

    Karnabahar : Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir. İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor.

    Patates : Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su, havuç suyu veya kereviz suyuyla karıştırarak için.

    Elma sirkesi : Salatalarda elma sirkesi kullanabilirsiniz.

    Maden suyu : Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor. Yemeklerden sonra içilebilir.

    Ispanak : Ispanağı buharda pişirin veya haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.

    Zeytinyağı : Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor.

    Baklagil : Fasulye, bezelye ve mercimekte var olan bioflavionid maddesi, midenin koruma görevini artırıyor.

    Muz : Mideyi seven meyvelerin en başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.

    Kızarmış ekmek : Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.

    Meyankökü : Güçlü bir mide koruyucusu ve dostu. Yapılan son incelemelere göre midedeki çok fazla olan asitlenmeyi azaltır.


    alıntı
    Konu ÇATALCALI tarafından (03-06-2011 Saat 10:03 ) değiştirilmiştir.

  3. #3
    Enduroist Kıdemli Üye Ünsal Ömer ÇAKMAKLI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Ünsal Ömer ÇAKMAKLI
    Üyelik tarihi
    09-04-2010
    Bulunduğu yer
    erzincan
    Mesajlar
    1,584
    Marka
    Bmw

    Standart


    Sizin altınızda bez varken , bizim altımızda MZ vardı
    "Tecrube, limitlerini bilmektir"

    Ep gene Trakya beeyaa Avrupa'lıyız çekemiyo susaklar...


    0 532 4258807

    Canlar Makina , Canlar A.Ş.

    .

  4. #4
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Mide yanmasına doğal şifalar



    Mide yanmasına doğal şifalar
    Kaynak: timeturk /

    Mide yanması 20 ile 50 yaş arasında pekçok kişide görülen çok yaygın bir hastalıktır.

    Mide yanması yemekten önce, yemek esnasında veya yemekten iki üç saat sonra hissedilir. Besinler, sindirim fonksiyonunun bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek amacıyla hazırlanıyor. Mide bu fonksiyonunu yaparken iç yüzeyini kaplayan zarın alt kısmındaki salgı hücrelerini, besinlerin olması gereken değişimini sağlamak için uyarıyor. Bu esnada meydana gelen bir dengesizlik, çok fazla asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına neden olarak yanma hissine sebep oluyor.

    Yemek Süresini Uzatın

    Yemek yemeye daha çok vakit ayırın. Ayaküstü değil de sofrada oturarak acele etmeden yiyin. Acele yemek mide çalışmasına zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün.

    Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar.

    Tam Doymadan Sofradan Kalkın

    Sofradan tıkabasa doymadan kalkın. Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler. Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal. İçi dolu bir plastik torbayı düşünün. Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın. Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır. Mide de aynı böyle… Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin.

    Uyku Yemek Arası En Az 3 Saat Olmalı

    Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur. Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yani yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın. Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın. Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir.

    Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin. Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz.

    Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir. Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin.

    Sigaradan uzak durun.

    Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir.

    Bunlardan Uzak Durun

    Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor. Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli. Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden yapamıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin. Gazozlu içecekleri ve asitli meyve sularını az için. Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin. Ilınmasını bekleyin. Alkol midedeki yanma hissini artırır, alkolden uzak durun. Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir.

    alıntı
    Konu ÇATALCALI tarafından (03-06-2011 Saat 10:03 ) değiştirilmiştir.

  5. #5
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Kötü alışkanlıklar vücudumuzu nasıl etkiler

    Alışkanlıklar, hayatımızın her döneminde var. Ancak bunlar tiryakiliğe dönüşürse tehlikeli hale geliyor.

    Her insan hayatta başarılı ve mutlu olmak ister. Bunun gerçekleşmesi için insanın kendisini başarısız ve
    mutsuz yapan alışkanlıklarından uzak durması gerekiyor.

    Kötü alışkanlıkları bırakmanın en kolay yolu, yerlerine iyi alışkanlıklar edinmekle mümkün. Örneğin, sigarayı
    bırakırken bunun yerine sıcak içecekler içebilir, meyve, kuruyemiş yiyebilir ya da sakız çiğneyebilirsiniz.
    Forbes dergisinde yayınlanan haberde, sağlımızı bozan kötü alışkanlıkların vücudumuz üzerindeki etkilerine
    göz atarak, neden bunlardan uzak durmamız gerektiğini daha iyi anlayabiliriz.

    *Sigara içmek:*

    Ülkemizde yaklaşık 20 milyon kişi sigara içiyor. Artık sigaraya başlama yaşının 10'un altına düştüğü günümüzde,
    sigara yasağı hem havamızın korunması, hem de çocukların zehirlenmesinin önüne geçilmesi açısından faydalı
    olacak. En zararlı alışkanlıklardan biri olan sigara, koroner kalp hastalığına ve kanserin çeşitli türlerine sebep
    oluyor. Sigara, bir kişinin felç geçirme riskini neredeyse ikiye katlıyor ve kronik obstrüktif akciğer hastalığından
    (KOAH) kaynaklanan ölüm riskini artırıyor.

    *Az uyumak:*

    İnsanlar yeterli uykunun yararlarına önem vermiyor. Uykusunu alamayanlar, tüm gün stresli olur. Kan basıncı
    uykudayken düşüyor ve insanlar sık sık kendilerini bu iyileşme etkisinden mahrum ediyor. Araştırmacılar, uykunun
    vücudu nasıl etkilediği konusunda daha fazla bilgi edinirken, yetişkinlere geceleri en az 7-8 saat uyumalarını öneriyorlar.

    *Aşıları unutmak:*

    Hepatit B, difteri, kabakulak, grip gibi 20'den fazla hastalık aşıyla önlenebiliyor. Aşılarla rutin bağışıklık sağlamak,
    sağlığınızı korumanın en masrafsız yollarından biri. Aşılar sadece bebeklere uygulanmıyor. Çocuklar, ergenlik
    dönemindeki gençler, yetişkinler ve yaşlılar için uygulanan aşılar hakkında bilgi almak için sağlık ocaklarına başvurmalısınız.

    *Yüksek riskli davranışlar:*

    Kasksız bisiklete ya da motosiklete binmek gibi riskli tercihler, güvenli olmayan davranışlar listesinde en üstte yer
    alıyor. Önlenebilir kazalar, uzun süreli ve bazen de kalıcı hasarlara ve bozukluklara sebep olabiliyor. Ancak, bu önlemlere
    dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz.

    *Fazla stres:*

    Günlük yaşam koşuşturması içinde stres kaçınılmazdır. Karşılaştığınız zor durumlarda negatif duygular gösterek,
    sağlıksız bir kısırdöngüye girersiniz. Stresin fiziksel ve ruhsal belirtileri arasında baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı,
    artan hassasiyet, kas gerginliği, asabiyet, sinir, ilgi ya da motivasyon eksikliği, mide bozukluğu ve dişlerini sıkma yer alıyor.

    *Dengesiz beslenme:*

    Sağlıklı bir beslenmenin meyve, sebze ve tam tahıllardan oluşması gerektiğini birçok kişi biliyor, ancak insanların
    birçoğu tabaklarını karbonhidratlarla ve çok fazla yemekle dolduruyor. Sağlıklı bir beslenme, kan şekerini ve
    kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaya yardım ediyor ve kilo alımını azaltarak obeziteyi önlüyor.

    *Çok fazla televizyon izleme:*

    Türkiye'de bir yetişkin günde 5 saatini, çocuklar ise 3 saatini televizyon karşısında geçiriyor. Hafta sonları ve
    tatillerde bu rakamlar daha da artıyor. Aşırı televizyon izlemek ve internet kullanmak, insanların neden egzersiz
    yapmadıklarını açıklıyor. Ayrıca televizyon izlerken yenilen atıştırmalıklar, beslenme düzenini bozuyor ve şişmanlığa
    sebep oluyor.

    *İlaçlara çok fazla güvenme:*

    Reçeteli ilaçlar önemli ve gereklidir, ancak diyet, beslenme ve diğer yaşam tarzı değişikliklerinin aynı etkiyi
    göstermesine rağmen bazı hastalar haplara bağlanıyor. Yüksek kolesterol ve tip 2 şeker hastalığı tıbbî tedavi
    gerektirir, ancak diyet ve egzersiz de hastalığın tedavisinde etkilidir.


    *Yeterince spor yapmamak:*

    Düzenli spor yapmanın sağlığınız üzerinde çok fazla yararı var. İstatistiklere göre, yeterince egzersiz yapılmıyor ve
    obezite oranı 2006 ile 2008 yılları arasında artış gösterdi. Bu nedenle, uzmanlar en az haftanın 5 günü yarım saat
    hafiften başlayarak, yavaş yavaş tempoyu hızlandırarak egzersiz yapılmasını öneriyor.


    alıntı
    Konu ÇATALCALI tarafından (03-06-2011 Saat 10:04 ) değiştirilmiştir.

  6. #6
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Vucüt Yaşınızı Öğrenin!

    Bu testle vücudunuzun gerçek yaşını öğreneceksiniz. Yaşınız 30 da olsa, vücut yaşınız kendinize gösterdiğiniz özenle doğru orantılı olarak 20 de, 40 da olabilir. Önemli olan biyolojik yaşınız değil, vücudunuzun kendini kaç yaşında hissettiğidir. İşte bu test, vücudunuzun yaşını ortaya koyacak... Ve tabii sizin kendinize iyi bakıp bakmadığınızı da...

    1. Güneş kremi kullanıyor musunuz?
    a. Evet, hatta kış günlerinde bile
    b. Sadece yazın kullanıyorum
    c. Son zamanlarda her gün kullanmaya başladım
    d. Sadece tatile gittiğimde kullanıyorum
    e. Hiç kullanmıyorum

    2. Ne sıklıkla güneşleniyorsunuz?
    a. Hiç güneşlenmiyorum
    b. Şemsiye altında güneşleniyorum ve öğlen 12-15.00 saatlerinde güneşe çıkmıyorum
    c. Gençken güneşlenmeyi çok seviyordum ama artık eskisi kadar çok güneşlenmiyorum
    d. Sadece tatillerde en az 15 koruma faktör krem sürerek ve yüzümü koruyarak güneşleniyorum
    e. Tam bir güneş aşığıyım, koruma kremleri kullanmadan güneşleniyorum

    3. Sigara kullanıyor musunuz?
    a. Hayır
    b. Eskiden içiyordum ama bıraktım
    c. Evet günde en fazla on tane sigara içiyorum
    d. Evet günde en fazla 30 tane sigara içiyorum
    e. Evet günde 30 taneden fazla sigara içiyorum

    4. Günde ne kadar su içiyorsunuz?
    a. En az iki litre içiyorum
    b. Günde 1-2 litre içiyorum
    c. Günde 1 litreden az içiyorum
    d. Ne kadar susarsam o kadar içiyorum
    e. Çok az su içiyorum

    5. Vücudunuz ne kadar fit?
    a. Haftada en az üç kere spor yapıyorum
    b. Haftada 1-2 kez egzersiz yapıyorum
    c. Spor yapmıyorum ama her gün düzenli 20 dakika yürüyüş yapıyorum
    d. Ayda iki kez spora gidiyorum
    e. Bir yıldan fazladır spor yapmıyorum

    6. Kahvaltıda ne yersiniz?
    a. Yulaf ezmesi ve taze meyve
    b. Tahıl, tost, reçel ve sütlü kahve
    c. Kavun
    d. Hiçbir şey, ya da sadece kahve
    e. Cornflakes

    7. Haftada ortalama ne kadar alkol tüketiyorsunuz?
    a. Alkol tüketmiyorum
    b. Günde 1-3 kadeh alkollü içki içiyorum
    c. Haftaiçi içmiyorum ama haftasonu 1-10 kadehe kadar içiyorum
    d. Haftaiçi içmiyorum ama haftasonu çok fazla içip geç yatıp geç kalkıyorum
    e. Her gün 4 kadehten fazla içiyorum

    8. Kendinizi ne sıklıkta mutlu hissediyorsunuz?
    a. Sık değil genellikle mutsuzum
    b. Tam bir adrenalin canavarıyım bence günlük hayat tam bir efor sarf ettiriyor
    c. Arkadaşlarımla ve ailemle kendimi çok mutlu hissediyorum
    d. Kendimi ancak ilaçlarla mutlu hissediyorum
    e. Hatırlamıyorum

    9.Kendinizi şımartıyor musunuz?
    a. Ayda 1-2 kez güzellik merkezinde bakım yapıyorum
    b. Haftada bir bakım yağları ile vücudumu nemlendiriyorum
    c. Arkadaşlarımla haftada iki kez buluşuyorum
    d. Çok nadir ancak her sezon bir gün alışverişe çıkarak kendimi şımartıyorum
    e. İşten uzak olduğumda ve kendime vakit ayırdığımda kendimi şımartmış oluyorum

    10. Ne kadar streslisiniz?
    a. Çok nadir, hep kontrollü bir insan olmuşumdur
    b. Çoğunlukla stresliyim bu yüzden kendimi hep rahatlatmaya çalışırım
    c. Çoğu zaman uyumakta güçlük çekerim çünkü zihnim sürekli yarışıyor
    d. Günde 10 saat çalışıyorum, 5 bardaktan fazla kahve içiyorum, hızlı yemek yiyorum ve haftasonu geziyorum.
    e. Hayatım ve işim beni sürekli stresli yapıyor. Kendimi çok bitkin hissediyorum

    En çok A şıkkını işaretlediyseniz:
    Olduğunuz yaştan birkaç daha genç gösteriyorsunuz. Genç göstermeye kafanızı çok takmışsınız. Kendinizi rahatlatarak genç kalabilirsiniz. Dans etmeye başlayın ya da kayak yapın. Kendinizi kontrol etmekten kurtulun artık.

    En çok B şıkkını işaretlediyseniz:
    Gençliğinizi korumak için elinizden geleni yapıyorsunuz, bu iyi haber. Ama beslenmenizde antioksidanları artırmanız gerekiyor. Bir hafta boyunca her sabah kuru erik yemeye özen gösterin. Sigara içiyorsanız C vitamini açısından zengin meyveler yiyin. Çünkü C vitamini özellikle sigara ve güneşin zararlarını azaltır.

    En çok C şıkkını işaretlediyseniz:
    Olduğunuzdan daha genç görünmek için biraz çaba sarf etmelisiniz. Her gün en az 2 litre su için. Birkaç gün içerisinde cildinizdeki değişimi fark edeceksiniz. Kahvaltıda sadece meyve yiyerek beslenme sisteminizin fonksiyonlarına yararlı olmuyorsunuz, meyvenin yanında lif açısından yüksek olan tahıl, yoğurt ve yağsız süt de içebilirsiniz. Vücudunuzun proteine ve yağa ihtiyacı var. Her gece 8 saat uyuyun. Çünkü cilt kendini uykudayken yeniler. Kendinizi stres altında hissediyorsanız, uykudan önce sıcak banyo yapın.

    En çok D şıkkını işaretlediyseniz:
    Genç görünmek istiyorsanız acilen harekete geçin. Kahvaltıyı atlamak kilo almanızı engellemez. Kuru meyve ve fıstık ile karıştırılmış tahıllı bir kahvaltı metabolizmanızın çalışmasını artırır. Kafeini kesin, kahve yaşlanmayı hızlandırır. Bunun yerine yeşil çay için. Beslenmenizde bolca A, C ve E vitaminine yer verin. Haftada iki kez en az yarım saat koşun. Alkolden uzak durun ve haftanın 6 gecesi en geç 23.00'de yatakta olun.

    En çok E şıkkını işaretlediyseniz:
    40 yaşında olmanıza rağmen 60 yaşında gibi gösteriyorsunuz. Beslenmenizdeki bozukluk ve az su tüketimi, sigara içmenizle ve güneşe olan düşkünlüğünüzle birleşince dişleriniz sarardı, cildiniz sarktı. Cilt ve akciğer kanserinin eşiğindesiniz, hayat tarzınızı değiştirmezseniz kalp krizi geçirme riskiniz var. Sigarayı bırakırsanız iki hafta içinde vücudunuzdaki olumlu değişimi görebilirsiniz. Beslenmenizde omega 3 yağlarını arttırın, bu enerji seviyenizi artırır. Hiçbir zaman hiçbir şey için geç olduğu düşünmeyin.


    alıntı
    Konu ÇATALCALI tarafından (03-06-2011 Saat 10:04 ) değiştirilmiştir.

  7. #7
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Kalori hesaplama

    Kalori hesaplama
    Alıntı



    Kalori ile ilgili bir çok şeyi ekteki excell tablosunda bulabilirsiniz. Bilgisayarınıza indirmek için aşağıdaki linki tıklayın

    http://d.yimg.com/kq/groups/13031717...e/kalori%2Exls

  8. #8
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart Şişmanlı (Obezite)

    ŞİŞMANLIK (OBEZİTE)

    GENEL BİLGİ
    Vücut yağ oranın artmasına şişmanlık diyoruz. Şişmanlığın tıp bilimindeki ismi ise OBEZİTE’dir. Vücut yağı normal erkeklerde ağırlığın %15-18’ini, kadınlarda %20-25’ini oluşturur. Erkeklerde bu oran %25’i, kadınlarda ise %35’i geçerse şişmanlık oluşur. Çocuklarda ise boy-kilo cetveline göre 95 persentilin üzerine çıkması durumunda şişmanlıktan bahsedilir.


    TOPLUMDA GÖRÜLME SIKLIĞI
    Dünya Sağlık Örgütü 1997 yılında şişmanlığın küresel bir epidemi halini aldığını ve mutlaka tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu ilan etmiştir. Sıklılığı da giderek artmaktadır.
    Şişmanlık ateroskleroz veya damar sertliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı , kan yağlarında yükseklik ve birçok yandaş hastalığın ortaya çıkmasına neden olması nedeniyle büyük önem arz eder. Kilo vermekle bu hastalıkların azalması veya düzelmesi sağlandığı için şişmanlık mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
    Şişmanlık oranı İngiltere’de son 10 yılda %8 ‘den %17’ye; A.B.D’de %33’e çıkmıştır.


    TÜRKİYE’DE HER 3 KADINDAN BİRİ VE HER 5 ERKEKTEN BİRİ ŞİŞMANDIR
    Türkiye’de şişmanlık son 10 yılda kadınlarda %65 oranında, erkeklerde ise %30 oranında artış gösterdiği saptanmıştır. Yeni yapılan bir çalışmada bölgelere göre şişmanlık en fazla İç Anadolu’da (yüzde 25 ), en az ise Doğu Anadolu’da (yüzde 17.2 ) saptanmıştır. Her 2 ev kadınından 1'inin şişman ve kadınların şişmanlığının tamamına yakınının da hastalık getiren ''elma'' tipinde olduğu ortaya konmuştur. Türkiye'de her 3 kadın ve her 5 erkekten 1'inin şişman olduğu saptanmıştır.
    Almanya’da yaşayan Türklerde 1997 yılında Giessen şehrinde yapılan bir araştırmada erkeklerde %21.4, kadınlarda ise % 47.6 oranında bulunmuştur. Bu oldukça yüksek bir orandır.
    Şişmanlığın giderek artmasının nedeni fizik aktivitenin azalması veya hareketsizliğin giderek artmasına, BESLENME ALIŞKANLIKLARINDAKİ DEĞİŞMEYE, lezzetli ve yağ içeriği yüksek gıdalarla beslenmeye ve fast food türü gıdalarla beslenmenin artmasına bağlanmaktadır.


    ŞİŞMANLIK KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
    Endüstrileşmiş, gelişmiş ülkelerde daha sıktır.
    Şehirlerde köylere göre daha sıktır.
    Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
    Kısa ve orta boylularda daha sık görülür.
    Yaş arttıkça şişmanlık artar.


    HANGİ DURUMLAR ŞİŞMANLIĞA NEDEN OLUR?
    Fizik aktivite azlığı, hareketsizlik.
    Beslenme alışkanlıkları yada yağlı yiyeceklerle baslenme, aşırı yemek yeme.
    Yaş ile birlikte artma
    Kadınlarda erkeklere göre daha sık (doğumda alınan kilolar)
    Doğum sayısı arttıkça artar
    Evlilik sonrası
    Sigara bırakanlarda
    Alkol alanlarda şişmanlık daha fazla görülür.


    ŞİŞMANLIĞIN BAŞLICA NEDENİ HAREKETSİZLİK VE FAZLA BESLENMEKTİR
    Harcadığınızdan fazla kalori alınması durumunda alınan fazla enerji vücutta yağ olarak depolanarak şişmanlığa neden olur.
    Şişmanlığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin ve psikolojik durumun önemli etkisi vardır.

    Şişmanlığa neden olan durumları şu şekilde sıralayabiliriz:

    1. Alınan bazı ilaçlar ve hormonlar: Kortizon kullanımı veya psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar
    2. Beslenme alışkanlıkları:Sık yemek yeme, aşırı yeme, yağlı yemek yeme ve ihtiyaçtan fazla kalori almak
    3. Hormon hastalıkları:
    a) Cushing sendromu denilen böbrek üstü bezinin fazla çalışması hastalığı
    b) Hipotiroidi (Tiroid bezinin az çalışması)
    c) Polikistik over sendromu ( Kadınlarda yumurtalıkta kist olması)
    d) Büyüme hormonu yetmezliği
    e) Hipogonadizm denilen seks hormon azlığı
    4. Sosyoekonomik ve psikolojik faktörler
    5. Genetik faktörler
    6. Hareketsiz yaşam


    ŞİŞMANLIKTA KALITIMIN-GENETİĞİN ROLÜ
    Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir.
    Şişman kişilerin çocuklarında şişmanlık görülmesi 2-3 kat daha fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocuklarının %80’ ninde erişkin yaşta şişmanlık gelişir. Anne veya babadan biri şişman ise çocuklarda %40, her ikisi normal kilolu ise %10 oranında şişmanlık gelişme riski vardır.
    Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 ‘sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır.
    Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Tek bir gen değil birçok gen bozukluğu şişmanlık nedenidir. Fransa ve Almanya da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna bağlı şişmanlıklar da vardır. Ancak bunlar toplumda nadir görülürler.


    TÜRK ŞİŞMANLARDA SAPTADIĞIMIZ GENETİK BOZUKLUKLAR
    1997 yılından bu yana yaptığımız meleküler genetik çalışmalarda Türk obezlerin % 4’ünde Melanokortin 4 Reseptör Gen bozukluğu saptadık. Ayrıca bir ailede dünyada ilk kez leptin gen bozukluğu bulduk. Leptin gen bozukluğu saptadığımız şişman hastalar leptin hormonu ile tedavi edildiler ve normal kilolarına döndüler. Bu çalışmamız dünyada büyük yankı uyandırdı.


    ŞİŞMANLIĞIN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR
    Hipertansiyon-Tansiyon yüksekliği
    Diabetes Mellitus-Şeker hastalığı
    Kalp hastalıkları
    Safra kesesi taşı
    Karaciğer yağlanması
    Artroz
    Reflü özofajit
    Gut-Ürik asit artışı
    Kanser sıklığında artış (Kadınlarda meme, rahim ve safra kesei kanseri, erkeklerde kolon-kalın barsak ve prostat kanseri artar)
    Adet görme bozuklukları, polikistik over
    Psikolojik bozukluklar: Aşağılık duygusu, kendine güven azalması, sosyal yaşamdan uzaklaşma
    Felç-inme sıklığı artar
    Uyku apnesi sıktır
    Kadınlarda tüylenme-Hirsütizm
    Karaciğer yağlanması oluşur


    ŞİŞMANLIK NASIL TEŞHİS EDİLİR
    Şişmanlığın teşhisi için vücut kitle indeksi (VKİ) denilen bir formül kullanıyoruz. Bu kilogram olarak vücut ağırlığının boyun metre cinsinden karesine bölünmesi ile bulunmaktadır. Eğer VKİ, 25 Kg/m2 den az ise sağlıklı, 25-30 arası ise aşırı kilolu, 30’ dan fazla ise şişman, 40 dan fazla ise aşırı şişman veya ölümcül şişman olarak tanımlamaktayız. Ayrıca vücut ağırlığının ideal ağırlığa göre %120 artmasına şişmanlık diyoruz.


    ELMA TİPİ ŞİŞMANLIK ZARARLIDIR
    Şişmanlık, erkek tipi şişmanlık ve kadın tipi şişmanlık olarak ikiye ayrılabilir. Yağların karında ve iç organlarda toplandığı şişmanlığa erkek tipi şişmanlık veya Elma tipi şişmanlık diyoruz. Bu vücudun üst yarısı şişmanlığıdır. Yağların kalça veya uylukta toplanmasına ise kadın tipi şişmanlık veya armut tipi şişmanlık adını veriyoruz. Bunlardan elma tipi veya erkek tipi dediğimiz şişmanlık sağlık açısından daha tehlikelidir. Bu tip şişmanlarda kalp hastalığı, şeker hastalığı, kan yağlarında yükseklik daha sık görülür ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
    Ayrıca çocukluk tipi şişmanlık ve erişkin tipi şişmanlık vardır. Çocuklukta oluşan şişmanlık yağ hücre sayısının artması ile karakterize iken erişkinlerdeki şişmanlık her bir yağ hücresinin sayı artmadan hacminin artması ile karakterizedir.


    BEL ÇEVRENİZİ ÖLÇÜNÜZ
    Şişmanlığın tipini anlayabilmek için bel çevresi ölçümü yapmaktayız. Bel çevresi göbek hizasından yapılan bel ölçümüdür ve bu erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm ‘den fazla olursa risk taşır.


    KİLO VERMENİN FAYDALARI
    Kalb hastalığı oluşma riski azalır
    Yüksek kan basıncı azalır
    Yüksek kan şekeri düzelir
    Yağlı karaciğer düzelir
    Uyku apnesi düzelir
    Kan yağları düzelir


    AİLESEL ŞİŞMANLIK VARSA GENETİK BOZUKLUK OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREKİR
    Ailede şişmanlık varsa ve hasta çocukluktan itibaren şişman ise genetik bozukluk olup olmadığının ortaya konması gerekir.


    ŞİŞMANLIĞIN TEDAVİSİ
    Diyet
    Egzersiz
    Davranış tedavisi
    İlaç tedavisi
    Cerrahi tedavi

    ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET ÖNERİLERİ

    KİLO KAYBININ İKİ EVRESİ VARDIR
    Günlük gıdanın ihtiyaçtan 500 kalori (kkal ) daha az alınması durumunda her hafta 0.2-0.45 Kg kilo kaybı olur.
    Kilo kaybının iki evresi vardır. İlk evrede glikojen ve protein yıkımı ile birlikte belirgin sıvı kaybı olur.; 24-48 saat içinde glikojen depoları azalır ve ilgili sıvı atılmış olur. Bu evrede hızlı kilo kaybı olur; daha sonra 7-10 gün sonra ikinci evre başlar ve kilo kaybı azalır. Bu dönemde esas yağ dokusu kaybı oluşur.


    ZAYIFLIYORUM DİYE AÇ KALMAYINIZ
    Açlık diyetleri (<200 kkal) ve çok düşük kalorili diyetler (200-800 kkal) hızlı kilo kaybına neden olur ; ancak sağlığa zararlıdır. Bu tür diyet yapanlarda şu yan etkiler gelişebilir:

    Kalb ritm bozuklukları
    Baş ağrısı
    Konsantrasyon bozukluğu
    Hipotansiyon
    Bulantı, kusma
    Kabızlık, ishal
    Safra taşı oluşumu
    Kanda ürik asit artışı
    Yorgunluk
    Saç dökülmesi


    ZAYIFLAMA DİYETİ KİŞİYE ÖZGÜ OLMALIDIR
    Bizim önerdiğimiz diyet kişiye özgü diyet olup günde 600 kalori (Kkal) enerji açığını içerir. Günlük gıda alımı 1200 kaloriden az olmamalıdır.
    Alınan gıdaların %20-30’u yağ, %10-15’i protein ve %55-60’ı karbonhidrat olmalıdır. Standart diyet yoktur, her diyet kişiye özel olmalıdır. Bir diyet uzmanının hazırlayacağı; beslenme alışkanlıklarınıza, yaşınıza, cinsiyetinize, iş koşullarınıza, metabolizma hızınıza ve sağlık problemlerinize (yüksek kolesterol, tansiyon, diyabet ) uygun diyet programınının uygulanması gerekir.


    DİYET YAPMAYA BEYİN OLARAK HAZIRLIKLI OLUN
    Diyette başarılı olmak istiyorsanız öncelikle beyin olarak diyete hazır olmanız gerekir. Eğer buna hazır değilseniz diyeti tam olarak uygulayamaz, kaçamaklar yapar ve başarısızlığa uğrarsınız. Başarısız oldukça da umutsuzluğa düşebilirsiniz.


    ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN
    Öğünlerinizi, azar azar ve sık tüketilecek şekilde düzenleyin, öğün atlamayın. Diyet yapanlar genelde tüm gün boyunca aç kalıp, metabolizmalarını zayıflatırlar ve metabolizmanın en zor çalıştığı akşam saatlerinde çok daha fazla yemek tüketirler, buna paralel olarak hızlı bir şekilde kilo alırlar. Akşam yemekleri en geç 19.00-19.30 saatleri arasında yenilmelidir.


    ARA ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN
    Diyetler genelde 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde düzenlenir. Fakat ana öğünler kadar önemli olan ara öğünler her zaman ihmal edilir ve atlanılır. Kan şekeri, kişi öğününü tükettikten 2-2,5 saat sonra yavaş yavaş düşmeye başlar ve böylece açlık hissi doğar. Buradaki ara öğünlerin amacı da kan şekerinin düşmesini ve açlık duyulmasını engellemektir. Bu nedenle de ara öğünlere gereken önemi verin.

    YEŞİL ÇAY İÇİNİZ VE YAĞSIZ YOĞURT YİYİNİZ
    GÜNDE EN AZ 2 LİTRE SU İÇİNİZ

    TEK TİP BESLENMEYİNİZ
    Tek tip besinlerle yapılan diyetlerin çoğu en başta kilo kaybetmeyi sağlamakta fakat başlangıçtaki hızlı kilo kaybından sonra eskisinden daha çok kilo alınmasına neden olmaktadır. Bu nedenle diyet içerisinde, her besin grubunda bulunan besinleri dengeli bir şekilde dağıtılması gerekir.


    KEPEKLİ EKMEK YİYİN
    Kepekli ekmek, meyve ve sebzeler gibi posa oranı yüksek bir besindir. Beyaz ekmek yerine tercih edilmesi birçok avantaj doğurur.


    EKMEK KIZARTMANIN ZAYIFLAMAYA FAYDASI YOKTUR, AKSİNE PROTEİNİ AZALIR
    Lifli besinler hem zayıflatır hem de kanseri önler:
    Lifli besin diyeti. Hem kolestorolü ve kan şekerini düzenler hem de kabızlık oluşumunu ve bağırsak kanserini önler . Bu nedenle lifli besinler yenmesini öneriyoruz.

    Zayıflamak istiyorsanız daha önce yediğiniz gıdanın yarısını yemeli, yağlı yememeli, lifli gıdaları 2 kat daha fazla yemeliyiz.

    alıntı
    Haftada bir kez kırmızı et, diğer zamanlarda beyaz et yenmelidir.

    Dondurulmuş gıdalar yenmemelidir.

    Sebze ve meyva ağırlıklı beslenmek gerekir.

    Bir öğünde yemek yeme süresi en az 20 dakika olmalıdır

    Üç öğün yerine altı öğün yemek yiyin, ama porsiyonları küçültün.

    Gün boyunca su yudumlayın.

    Yağsız et yemeye özen gösterin.

    Daha fazla sebze, mevye ve tahıl grubunu tercih edin.

    Kırmızı et yerine derisiz tavuk, hindi ve balık eti yiyiniz.

    Yemeklerinizi küçük porsiyonlar halinde tüketin.

    Daha küçük yemek tabağı kullanın.

    Yağ oranı düşük besinler tercih edin.

    Yağsız yoğurt yiyin.

    Yemekten kalkar kalkmaz dişlerinizi fırçalayın

    Erken yemek yiyin. Özellikle sabah kahvaltılarında karnınızı iyice doyurun. Gece yememeye özen gösterin.

    Fazla kalori veren yiyeceklerden uzak durun. Aldığınız yiyeceklerin kalorilerine dikkat edin.

    Çikolata ve şekerlemelerden uzak durun.

    Yemeklere koyduğunuz yağ miktarını azaltın.

    Yemeklerin suyundan daha çok posa kısmını tercih edin.

    Bol sebze ve meyve tercih edin.

    Cips, yağlı patlamış mısır, yağlı kraker, börek, çörek, pasta v.b. yiyecekleri tüketmeyin ya da seyrek ve az miktarda tüketin.

    Bol bol su için.

    Kızartma yerine fırın, haşlama ya da ızgara tercih ediniz

    Pişirirken yağsız tavalar kullanın.

    Yemeklere koyduğunuz yağı yarı yarıya azaltın

    Sıvı yağı tercih edin. Bu kalbiniz için de önemlidir.

    Televizyon izlerken yemek yemeyin

    Ayakta değil masada yemek yiyin.

    Evden aç çıkmayın.

    Ekmek sepetini masada bulundurmayın.

    Fazla kaçırmışsanız bir sonraki öğün veya günde daha az yiyin

    Haftada bir kez tartılın. Sabah, aç karnına, aynı tartı ve aynı giysilerle tartılın Aperatif olarak bir şeyler içmek istediğinizde sadece domates suyu için. Izgara yapacağınız eti yağlamayın.

    Her öğünden önce Eti form gibi bir bisküvit yiyin Bu, açlık hissinizi yoketmeye yarar Her lokmanızı 15- 20 kere çiğneyin.

    Öğün saatleri dışında sakız çiğnemeyin; sakız çignemek açlık hissinizi artırır Et ve balığı alüminyum folyada fırında pişirin.

    Meyve sularını yarı yarıya maden suyuyla karıştırıp öyle için.

    Öğünler arasında birşey yemek istediğinizde havuç, salatalık veya ekşi elma yiyin

    Bitki özlü çaylar, özellikle yeşil çay faydalıdır.

    Aç karnına sirke, limon suyu ve greyfurt suyu içilerek zayıflamak mümkün değildir.

    Bisküvi, grissini, peksimet, kızarmış ekmek gibi besinlerin tüketilmesi de zayıflamayı sağlamaz. Fazla yenirse kilo aldırır.

    Hazır satılan ''diyet'' ürünler, yağları azaltılmış veya şeker yerine tatlandırıcı eklenmiş olsa da kalori değerleri olduğundan fazla yenmemelidir.

    Zayıflama çaylarının başlangıçta etkisi varmış gibi görünse de ileri aşamada faydası olmaz.

    Kahve vücuttaki su miktarını azalttığı için az tüketilmeli veya kahve içilirse fazla su içilmelidir
    EGZERSİZ
    Tek başına egzersiz kilo vermede faydalı olmaz. Diyetle beraber olmalıdır. Arzu edilen kiloya ulaştıktan sonra bunun idamesi için egzersiz çok faydalıdır.
    Egzersiz 20-30 dakika haftada 4-5 kez veya 45-60 dakika haftada 2-3 kez yapılmalıdır. Kırk yaşından sonra genellikle yürüyüş ve aerobik tarzda egzersizler yapılması önerilir. Egzersize başlamadan önce doktor kontrolünden geçmek gerekir.
    Normalde aldığımız enerjinin % 60-70 vücut ısısı ve fonksiyonlar için, %10’ u gıdalar için geri kalan %15’i ise egzersizle harcanır. Aktif bireylerde bu %30-40’a çıkar. Sporcularda ise %400 e ulaşır. Öncelikle egzersiz yaparken sizi zorlacak hareketlerden kaçınmalısınız.

    Egzersizi sabah aç karnına yapmalısınız.

    Göbeğiniz sarkıyorsa, karın hareketleri yaparak kaslarınızı güçlendirin.

    Oturduğunuz yerde kol ve bacak hareketleri yapın.

    Her zaman hızlı tempoyla yürüyün.

    DAVRANIŞ TEDAVİSİ
    Davranış tedavisi obezite tedavisinde çok önemlidir. Şişmanların %40-60’ında üzüntü ve sıkıntı zamanında atıştırmalar olur. Bu alışkanlıkların değiştirilmesi gerekir. Ayrıca yaşam tipi değişikliği büyük önem taşır. Hareketsiz bir yaşam obezitenin en önemli kaynağıdır. Günlük hayatta hareketi artırmalıdır. Televizyon ve bilgisayar başında geçen zamanın fazla olması da şişmanlığın önemli nedenlerindendir. Günlük yaşantıda asansör kullanımının azaltılarak merdivenlerden inilip çıkılması, otomobil kullanımının azaltılması gibi bazı önlemler kilo almayı önlediği gibi, kilo vermeyi de artırır.

    Alışverişe giderken liste yapıp onun dışına çıkmayın
    Her zaman tok karnına alış veriş yapın
    Ayakta hiçbir şey yemeyin.
    Televizyon seyrederken, bilgisayar kullanırken ve kitap okurken yemeyin.

    İLAÇ TEDAVİSİ
    Diyet ve egzersizle kilo veremeyen şişman hastalarda eğer vücut kitle indeksi 30 Kg/m32’den fazlaysa ilaç tedavisi zayıflamaya yardımcı olmak için verilebilir. Xenicak ve Reductil ismindeki ilaçları kısa bir süre hastaya yardımcı olması için vermekteyiz. Ancak ilaç tedavisi mutlaka diyet ve egzersizle birlikte olmalıdır. Sadece ilaç ile zayıflamak mümkün değildir. İlaç kesildikten sonra diyet ve egzersiz yapmayanlarda kilo alınmı hızlı bir şekilde tekrar oluşmaktadır. O nedenle diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavinin aslını oluşturur.


    CERRAHİ TEDAVİ
    Aşırı şişman olan hastalarda yukarıda belirtilen tüm tedavi yöntemlerine rağmen başarı sağlanamadığı koşulda yapılan bir tedavi şeklidir. Her hastaya uygulanmaz. Mideye balon yerleştirme, bant koyma, mideyi küçültme veya bypass operasyonları uygulanır.


    Prof. Dr. Metin Özata
    Endokrinoloji, Diabet ve Beslenme Uzmanı

  9. #9
    Ordinaryus Enduroist Yusuf YÜCE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Isim
    Yusuf YÜCE
    Üyelik tarihi
    01-07-2009
    Bulunduğu yer
    Bakırköy / İSTANBUL
    Mesajlar
    3,657
    Motosiklet
    Norge 1200
    Marka
    Guzzi

    Standart

    Hidayet sağol da nerden buluyorsun bu kadar bilgiyi helal olsun
    Öğrettiklerimiz bize uygulanamaz.
    Feministlik kocayı bulunca; komünistlik parayı bulunca biter, ENDUROİST'lik baki kalır.

  10. #10
    Ordinaryus Enduroist
    Isim
    Hidayet HANLI
    Üyelik tarihi
    04-10-2010
    Bulunduğu yer
    İSTANBUL- ÇATALCA
    Mesajlar
    1,700

    Standart

    Alıntı YYUCE Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hidayet sağol da nerden buluyorsun bu kadar bilgiyi helal olsun
    Bir kaç üye olduğum forum var vakit buldukça faydası olur düşüncesi ile paylaşmak istedim siz de diyordunuz kocakarı ilaçları gibi insana faydası olacak ama zarar vermeyecek olan şifalı bilgileri paylaşırız ki sizde de her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgi sahibi olduğunuzu ben biliyorum sizinde katkılarınızla bu topiğin ismi değişir yeri değişir ama faydalı bi duruma gelebilir
    bazen dağ başında şifalı bitkilerin ne kadar işe yaradığını kendim test etmiştim
    saydılarımla

 

 
Sayfa 1 Toplam 3 Sayfadan 123 SonuncuSonuncu

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •