Soner bey beni yanlış anladınız ben endoronun güzelliklerini ne kadar iyi olduğunu bahsediyordum soru cevap şeklinde anlatmaya çalıştım bu yazıda zaten bana ait değil bir yerde okudum hoşuma gitti paylaşmak istedim
Soner bey beni yanlış anladınız ben endoronun güzelliklerini ne kadar iyi olduğunu bahsediyordum soru cevap şeklinde anlatmaya çalıştım bu yazıda zaten bana ait değil bir yerde okudum hoşuma gitti paylaşmak istedim
[SIGPIC][/SIGPIC]
Neden Enduro ? Yaşayan bilir.
Atilla AB Rh- 0533 235 67 13
Arkadaşlar, "Enduroist" çatısı altında olduğumuz için enduro tarzını savunmamızdan doğal birşey olamaz ama bazı noktalarda biraz daha açık olmamız gerekiyor.
Öncelikle yakıt tüketimi konusunda daha objektif olalım. Tamam ben de bir keresinde 4 litrenin bile altına düşmüştüm ama bir transalp i, bir varaderoyu endurodan saymıyor musunuz?
Yol tutuşu konusuna gelince, Sonerin yazdığı çok önemli bir nokta var. Bizim amortisörler (telelever olanlar hariç) maalesef fren yapıldığında çok fazla dalma yapıyorlar. Bu da fren güvenliği için büyük bir handikap. Tabiki her yolda gidebilmesi için yumuşak olmalı, tabiki ben de böyle olmasını seviyorum ama sert amortisör temiz, düz asfaltta ve virajlarda daha başarılı oluyor..
Oturma pozisyonuna gelince, evet dik pozisyon, özellikle GS üzerindeki oturuşun sandalyede oturmak kadar rahat olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat enduroyla yüksek süratte giderken rüzgar yüzünden tokat manyağı oluyoruz, SS lerde ise yüksek süratlerde bile rüzgarı yararak gidebilirsin heralde
Sonuç olarak elmalarla armutları kıyaslıyoruz ve biraz daha esnek olmalıyız...
Tork candır, tork heyecandır...
kaan sen o boyla hangi makinaya binersen bin tokat manyağına dönersin.
FErdi kardes, yazı cok güzel, hatta bir paragrafını (felsefemizi) alıp face'de paylaştım eywallah
Honda CBF 150
Aprilla Pegaso F 650
BMW 1150 GS
Buğra ÇALIŞKANTÜRK 532 404 2887 AB +
buğra abi orası benimde hoşuma gitti hatta orasını sitenin bir köşesinde yine yayınladım
[SIGPIC][/SIGPIC]
Affınıza sığınarak ben de kendi tecrübemden bir ukalalık yapmak isterim.
"Neden Enduro?" sorusunu ancak bir enduro sahibi olunca anladım. Ve bu ancak 3. motorumda cevabını bulabilmiş bir soru. Kendi kendime de "evet budur" cümlesini defalarca kurmama sebebiyet vermiştir enduro motor.("adventure touring" demem daha doğruymuş galiba, öyle duydum!!!)
Yukarıda da tartışıldığı üzere biraz elma-armut meselesi var olayda, ancak hız delisi olmayan bir insanın "neden enduro değil?" diye mutlaka kendine sorması gerektiğini düşünüyorum.
Enduroya geçmeden önce bir "sport-touring" olan VFR800 kullandım. İstediğin zaman sürat yapabilen, istediğin zaman (nispeten) touring karakteri olan, istediğin zaman da sakin sakin kullanmanın (4silindirin) huzuruna sahip bir motorsikletti. Muhteşem frenleme, muhteşem bir motor, muhteşem bir denge, vs. vs. saymakla bitmez iyi özellikler. Gelelim işin öbür kısmına. Manevra kabiliyetinin vasatlığı, yakıt tüketiminin zaman zaman insanın gözünü faltaşı yapmasına sebep olması, motor ısısının insanı (hele benim gibi oturduğu yerde terleyen adamı) canından bezdirmesi ve selede daimi surette bir beyaz tuz kalıntısının kalması, ağırlığı, pratik olmayışı....
ve bir sürü sebep beni enduroyu denemeye itti. kısa bir test sürüşünden sonra "sanırım bu...." dememi müteakip kendimi bir F800GS'in üstünde buldum.
İlk motorsikletimi almadan önce gayet tecrübeli bir büyüğüm kesinlikle ya enduro ya touring almamı öğütlüyordu. 2 motorun ardından 3.de ben de bunun altına imzamı atar oldum. Eskiden Avrupa yakasında çalışırken her sabah-akşam köprü geçiyordum, Anadolu yakasında oturduğumdan. Karşılaştırmayı şöyle yapmak isterim:
Endurodan önce motordan yorgun/kasık inerdim.. endurodan sonra huzurlu, mutlu ve keyifli iniyorum, işime öyle başlıyorum. Akşam da evime keyifle dönüyorum.
Zamanında ben de diyordum ki "yaaa benim taşla toprakla uzun yolla işim olmaz, ne endurosu, crossu, touringi...". Ancak geçenlerde 2.köprüden Anadolu-Avrupa istikametinde giderken trafik öyle bir tıkalıydı ki, emniyet şeridinde bisikletin dahi geçebileceği delik kalmamıştı... Her yer bitikti. Yandaki toprak bankete bir bakış atmam yetti, kendimi bir anda toprakta giderken buldum. Diğer motorlar (naked, sport, tour olanlar) sıkışıp kalmıştı. Acelem de olduğu için hem hayatımı kurtardı, hem sıkılmadan etmeden yoluma devam ettim.
Bunun yanı sıra, sahip olduğum motor bir 800cc. Çok canım çekerse ve titreşime razı olursam 200km/s sürati çoook kolayca geçebiliyorum. Vites düşürme ihtiyacım minimumda, yamaha r6 / honda 600rr gibi motorlardan yüksek torka sahip olmanın avantajı.... 2silindirin ve az vites değişiminin getirdiği düşük yakıt tüketimi. Taşıma kabiliyetinin yüksekliği, artçılı seyahatin rahatlığı.... Oturma pozisyonunun rahatlığı, gidonu tutma açısının rahatlığı, kuryeleri kıskandıran kıvraklığı ... bu listeyi uzatırım ama yazıyı daha fazla uzatmanın anlamı yok sanırım.
Bence "neden enduro" değil de biri oturup "neden hala enduro değil?"i yazmalı. Aman yazacak kişi ""racing"ci olmasın, egzozunun sesinden kafası bulanmıştır, mantıksız konuşur.
Konu aumar tarafından (20-10-2011 Saat 17:52 ) değiştirilmiştir.
Teşekkürler Ali Bey.. Sizin tecrübe ve gözlemleriniz,tarz belirleme ikileminde olan gençlere de ışık tutacaktır..
Ali abi cok guZel yazmışsınız