*******TUR RAPORU HELEŞÜKÜR SONA ERMİŞTİR !! HAYIRLI UĞURLU OLSUN...26-11-2011;)*****
Enduro sevdamın baş kahramanları olan siz sevgili Enduroist ailem, dostlarım, kardeşlerim.. Hepinizi öncelikle sevgiyle selamlıyorum.. (Süper bir giriş oldu : ))
Biraz geç oldu biliyorum ama iş güç bir türlü yayınlayamadığım, tamamen amatör dijital makine ile An'ı resimlediğim süper tatil gezimi arz ediyorum..
Öncelikle 3 kişiyle planladığımız Doğu karadeniz turuna teknik sorunlardan dolayı, Sevgili Tuncay ağabeyimle 2 kişi gitme durumunda kaldık.Tam planları da yaparken, yine benzer problemlerden ötürü biricik kızım PEGGY'mle tek çıkma durumunda kaldım. ;)
Çıkayımmı çıkmayımmı derken kendimi bir anda yollarda buldum..Tek gezmenin ayrı bir tadı, zorluğu, tecrübesi ve güzellikleri de oldu.. Çok şükür sağ sağlim dönebildim..Ve başta gripal olarak kanıma işleyen enduro virüsü dönüşte tüm belleğimide sarmış oldu iyi de oldu :)
Rota Başlangıç Noktası İstanbul olup, aşağıdaki illerden devam ettim.
İstanbul-Bolu-Karabük-Safranbolu-Kastamonu-Sinop-Samsun-Ünye-Fatsa-Giresun-Trabzon-Rize-Hopa-Gürcistan-Artvin-Erzurum-Bayburt-Gümüşhane-Fatsa-Amasya-Çorum-Kırıkkale-Ankara-İstanbul
15 gün süren turda, toplamda yaklaşık 4500 km yol yaptım. Aralarda tarihi ve doğal güzelliklerimizi gezip, gönlüm nasıl isterse acele etmeden gezdim dolaştım. Dostlarımı ziyaret ettim.
Her enduroist gibi ön hazırlıklar yapılmadan yola lap diye çıkılmaz değil mi? evi darmadağan yaparakdan çantalarımı özenle dizmeye başladım.
Bakınız ampüllerimi bile özenle diziyorum :)
İlk benzinimi Üsküdar Burhan Felek havuzunun yanındaki BP'den alarak yola çıktım. Fakat almaz olaydım.Benzindeki pislikten dolayı boluya gelmeden yolda enjeksiyonlar tıkandı..Tur boyunca kalitesine çok güvendiğim SHELL'den almaya çalıştım ve gayet memnun kaldım..
Bolu'ya doğru gaz açıyorum, pis benzinden dolayı enjeksiyonlarda tıkanma oldu..Tabi daha dakka bir gol bir derken tekleyen motor canımı sıktıysa da MOTOek'ten Necmi usta'm saolsun online telefon yardımı ile enjeksiyon temizleyici kat yola aynen devaam ..Demesiyle durumu düzelttim.
Bolu'ya daha önceden gelmiştim. Fakat Yedi (7) gölleri görememiştim. Hadi bir gidem gari dedim. :) Burdan dönüyoruz..
Bolu merkezde kime sorsam güzel bir yer ama motorla pek gidilir yolu yok, çok bozuk, belediye milli park olarak doğallığı bozulmasın diye yatırım yapmıyor gitme dediler. Valla battı balık yan gider adamım diyerek gaz teline basıyorum.
Bu arada yolda çok sevimli bir dedeyle karşılaşıyorum..
Oğlum nereye gidersin , ne yaparsın..? Amcam sen nasılsın burlarda sen ne yaparsın ? şeklinde samimi bir sohbet ediyoruz.. Sevgili dedem dağdan elleriyle kantaron topladığını söylüyor..Elindeki kantaronu bana hediye ediyor..
Doğaya ve tabiata olan sevgim ve bitkisel merakımdan hem kansere iyi gelen, hemde zeytinyağı ile fermante edildiğinde yaralara vb. iyi geldiğini bildiğimden teşekkür edip, dayanamayıp alıyorum ;) PEGGY'mle birlikte güneşte iyice kuruttuktan sonra Samsun taraflarında topladığım fındıklarla beraber annemlere (Ankaraya) kargoluyorum.. ;)
Yollar gayet kötü ama manzara görülmeye değer idi. Her bir km'de gördüğüm güzellikler tüylerimi diken diken ediyor, dünyaya bir daha gelsem yine aynı şeyleri kesin yaparım diyordum..Sonra resim çekme duygum kabarmışken Turkcellin tabelasın çekeyim dedim..Ama yerin aşırı kumlu olmasından dolayı halahoopp cubba yere PEGGY'm le ilk özdeştiğim anım meydana gelmiştir. :)
İyi halt ettim, ahanda süper resim bu :P
Orada yalnız hakkaten türkcell, telefonların çekmesi için seyyar bir baz istasyonu kurmuş.Dağın başındaki istasyon benzinli jenaratör ve akü sistemi ile çalışırken haftalık olarak türkcell görevlileri araçla giderek sistemi kontrol ediyorlar. Vodafone kullanıcısı olarak vayy beee demedim degil hani ;)
Neyseki kötü bir durum yok, sadece motoru kaldırmak gerçekten zor geldi, hemen yan sehpayı açtım, ve ayaklarımı yere sabitleyip sol elimle gidonu sağ elimlede arka çanta altındaki tutamaçlardan destek alarak gerisin geri motoru ittirerek kaldırdım. Üzülerek şunu söylemeliyim ki önümden 06 (Ankara) plakalı bir araba dolusu insan bodoslama geçip gitti. İnsanlıklarına çok üzülmekle beraber sonrasında HULK HOGAN gibi şişen kollarıma ayrıca bir sevindim :)
Ve mutlu son:
Bu arada tipime gülmeyin, hayatta ilk defa saçımı sıfıra vurayım dedim ve çok pişman oldum, ne gür çıktı nede yakıştı :)