Evet arkadaşlar artık vakti geldi, sizlere uzun bir yolculuk sonrası eve dönüşte haberi vermek istedim. Bu nedenle bir süre sizi beklettim, kusura bakmayın. Fuarın pek öncesinden başlayan kaşıntımı zaten bilmeyeniniz yoktur. Büyük hevesle gittiğim fuarda da kaşıntıma çare olacak motosikleti bulamamıştım. Gönlüm V-Strom DL1000'e ciddi anlamda kaymıştı ancak hem yeni bir motosiklet olduğundan hem de zincir mevzusundan artık baydığımdan almak içimden gelmedi. Yeni GS'lerin fiyatları zaten uçuktu, Super Tenere'yi beğenmemiştim, F800GS ADV ilgimi çekmişti ancak o kadar para verilmez bu motosiklete diye içimden geçirmiştim. Triumph'un da değişen distribütör sonrası nasıl bir servis hizmeti soru işaretiydi benim için. Kaldı ki 800'lük motosiklet yine zincirliydi. İçimde buruk bir hüzünle dönüş yolunu tutmuştum fuardan. Pazar günü ilanlara bakıyordum ki daha önceden yine ilgimi çeken 2011 model BMW R1200GS ilanı dikkatimi çekti. Motosikleti satan arkadaş Enduroist'e üyeydi, Halil arkadaşımız ilkin duyurmuştu buradan ilanı. Sahibini Serdar Bey'i biraz araştırdım internetten, baktım yalan dolana girmeyecek sağlam bir arkadaş izlenimi edindim. Elazığ motosiklet kulübünün kurucusuydu kendisi. Sonra aradım konuştuk, gözü gibi baktığı 37.000km'deki motosikleti için anlaştık. Lakin motosiklet Elazığ'daydı, yapılır mı yahu böyle bir çılgınlık dedim içimden.. Eşimle de konuştum, tepkisini yokladım ilkin. Kolay olmayacaktı belli ki ama ilana baktıkça ve kaşıntım hat safhaya ulaşınca hem kendimi hem de eşimi ikna ettim. İş yerinden izin aldım, normalde bir günde bitecek bir satıştı ama ne olur ne olmaz diye iki gün ayırayım dedim. Aslında yarın Ankara'ya dönecek eşimin uçak biletini Perşembe gününe aldım. Sabah aynı saatlere de THY'den Elazığ'a bilet aldım. Çarşamba akşamı oldukça heyecanlı bir şekilde eşyalarımı topladım, uzun bir yolculuk olacaktı geri dönüş. Dile kolay tam 1.250 km... Her şeyi düşünerek ekipmanları ayarladım, valizi hazırladım. Sabah çok erken saatte kalkıp uçaktaki yerimi aldım, ben Elazığ'a eşim Ankara'ya uçtu. Kafamda onlarca soru işareti vardı, tanımadığın bir motosiklet, cc olarak çok daha güçlü, bilmediğin yollar, hava yağmurlu gösteriyor hep, napıyorsun diye sordum kendime? Ama kaşıntı işte ne yaparsın, dedim o kadar eğitim aldın, uygulaman için al sana fırsat. Hem eve döndüğünde yeni motosikletine de baya bir alışmış olacaksın onca km sonrası..
Perşembe satışı bitirip yola çıkar, Kayseri'de kalır, Cuma günü de Ankara'ya sürerim diye geçiriyordum. Elazığ - Ankara arası 750 km'lik bir mesafe olduğundan akşam karanlığına çok kalmak istemedim, bu nedenle konaklamak mantıklı geldi. Hem yağmur da olacaktı, hem yeni motosiklet, hem gece karanlığı hem de bilmediğim yollar çok fazla risk almam gerekecekti, bu nedenle en azından gece karanlığı riskini ortadan kaldırayım dedim. Uçak tam saatinde Elazığ'a iniş yaptı, Serdar Bey sağolsun beni havalimanından aldı. Birlikte direk motosikletin yanına gittik, motosiklet aynen söylediği gibi tertemizdi. Açıkçası o kadar yolculuk ve hazırlık sonrası sürprizi kaldıramazdım zaten.
İlk Görüş...
Perşembe günü satış işlemleri için notere gittik, gerek bankaların para transferindeki yavaşlığı, gerekse kredisi bitmiş ancak bankanın kaldırmadığı bir rehin nedeniyle noterde satış için epey bekledik.
Öğlen tatilinde nargile ve tavla sefası. Buradan Serdar Bey'in kardeşi Semih Bey'e sevgilerimi iletiyorum. Ayıp olmasın diye ne o beni yendi, ne de ben onu..
Öğlen tatiline yakalandık, sonra noterin yanlış yönlendirmesi sonucu rehini kaldırmak için emniyete gittik. Benimle aynı güne plan yapan Başbakan nedeniyle tüm emniyet sokaklarda görevliydi. Miting varmış, bütün polisler yollarda nöbette. Polis memuru tescil yarın çalışmaya başlayacak dediğinde o akşamı Elazığ'da geçirmem gerektiğini de anlamış oldum! Başbakana buradan sevgilerimi iletiyorum....
Madem Elazığ'da kaldık, bari motosikletin üzerinde Serdar Bey'in navigasyon tutucusunu söktürelim dedik. Motosiklet tamircisindeyken Halil geldi yanımıza, tanıştık sohbet ettik akşam için Elazığ'ı tepeden gören Harput'ta yemek organize ettiler Serdar Bey'le. Elazığ misafirperverliğini de böylelikle göstermiş oldular, sağolsunlar çok iyi karşıladılar, çok iyi ağırladılar.
Yemekten kareler...
Ertesi gün sabah erkenden emniyete gittik, meğer banka bize evrak verirken çoktan rehini kaldırmış.. Emniyete gitmemize gerek yokmuş, boşu boşuna bir gece kaldım diye hayıflandım Elazığ'da. Her işte bir hayır vardır diyerekten noterin yolunu tuttuk... 1 saat içerisinde noterde satış işlemi bitti, Serdar Bey beni benzinlikten hatıra fotoğrafı çektirerek uğurladı. Yolda bir süre bana eşlik etti kendi arabasıyla, sonra kornayla veda ederek yolculuğuma başladım.
Sabah saat 11 gibi yola çıktığımdan, Kayseri'de kalmayı düşünmedim. Hava bir güzel bir güzel ki anlatamam. Normalde yağmur yağması gerekiyordu ama sıcaklık 15 derece ve genel anlamda güneşliydi. Yolu böyle bulunca zaten Kayseri fikri tamamen çıktı aklımdan. Gelelim izlenimlerime. İlk olarak NC700X'e göre motosiklet baya bir ağır geldi. Yan ayaktayken üstüne çıkıp motosikleti doğrultmam için bile ciddi güç gerekiyor. Ama teker dönmeye başlayınca motosiklet kuş gibi kalıyor. Acemisi olduğumdan düşük surat manevralarda yarım debriyaj, gaz bile yapsam saçmalıyor ve ayağımı her an yere koyacak gibi tedirginlik yaşıyordum. Motosiklet NC700X'le kıyaslanmayacak bir biçimde konforlu, buna zaten kimsenin itirazı olamaz. Şehiriçi manevra kabiliyeti NC700X'e göre çok daha düşük. Müthiş bir gücü var, torku muazzam.. NC700X kullanmaya alışık olduğumdan düşük devirlerde kullanıyordum motosikleti ilk başlarda. Sonra dedim yahu bunun devir saatinin sonu yok, bakim normal bir motosiklette nasıl oluyormuş devirlenme diyerek motoru zorlamaya başladım. 5 bin devir altına kadar bir NC gibi ama 5 bin devir sonrasında makine çıldırıyor, vayyy dedim demek böyle bir şeymiş yüksek devir çeviren motosikletler. Yolculuğun sonrasında genel anlamda çok sıkıştırmadan NC gibi kullandım motosikleti. Virajlar gerçekten çok başarılı, elinizin altında emrinize amade bir gücün olduğunu bilmek süper güzel bir his. Rüzgar anlamında ön cam gayet yeterli, ilerde kaşınıp farklı bir cam takar mıyım bilmiyorum. Frenler tam anlamıyla mükemmel, hızlı bir şekilde tepki veriyor, motosiklet öne yığılmıyor ve müthiş güven hissi veriyor. Yol boyunca ani fren ihtiyacım olmadı ama yolu güvenli bulduğumda deneme amaçlı sert frenler yaptım. İp gibi düz bir çizgide salınma yapmadan çok kısa bir sürede yavaşlayabiliyorsunuz. Motor sesi müthiş, NC'de sessiz egsoza alışmıştım, GS'in orjinal egsozu olmasına rağmen gaz verince motosiklet ben buradayım diyor. Kırmızı ışıkta debriyaj basılıyken ara gaz verdiğimde bile motosiklet bir silkeleniyor, ben buradayım diyor. Yakıt tüketimi Elazığ - Ankara arasında 5,50 lt/100km'di. Ankara - İstanbul arasında tempolu sürüşüm yüzünden 7,00 lt/100km'ye kadar çıktı. Sarfiyat NC'ye kıyasla yüksek tabi ancak her litresi helal olsun
Uzun lafın kısası, ben erdim muradıma, kaşıntım falan kalmadı hiç. Uzun bir süre de kaşıntım olacağını düşünmüyorum artıkUmuyorum sizler de en kısa sürede gönlünüzdeki motosikletinize kavuşur, güzel günlerde birlikte keyifli turlar yaparız. Bu mesaj vesilesiyle motosikletini aldığım Serdar Bey'e, dürüstlüğünden, arkadaşlığından, misafirperverliğinden ötürü çok teşekkür ederim. Kardeşi Semih Bey'e selam eder, anne ve babasının ellerinden öperim. Halil dostumu da bu bahaneyle görmüş ve tanımış oldum. Keyifli akşam yemeğinde bize eşlik ettiğinden dolayı teşekkür ederim.
Alıntı ile Cevapla
Faruk Ortaç Nickli Üyeden Alıntı
yoksa 3 vakte kadar bizde honda kullanıyorduk 
daha önce bir sürü japon motorum oldu ama bmw nin yeri gerçekten bambaşka.ilerde bende motorumu satarsam sadece model yenilemek için satarım yoksa bmw motorların nirvanası
