Aslında bu yazının başlığını “Motosiklete kim biner?” de yapabilirdim.

Kimlerin binebileceği dateylarını ise tersinin anlaşılması için serpiştirdim. Bugün bizden değil, bizim gibi olamayacaklardan bahsedip bir ayrım yapayım dedim. Moda ya hani bu yıllarda ayrım yapmak. Benim neyim eksik kardeşim.
Buyrun.
Motosiklete sinirli, çabuk kızan, öfkeli ve öfke kontrolü olmayan adam binemez. Normal trafikte “Aptal herif” diye içinizden bir cümleyle geçiştireceğiniz küçük bir sürücü dangalaklığı siz selenin üzerindeyken hayatınıza kast edebileceği için sinirlerinize hakim olmanız gerekir.

Çünkü mevcut durum karşıdaki kişinin hatasının yanı sıra sizin bulunduğunuz aracın görece korumasız olmasından kaynaklanmaktadır Bu durum ise sizin tercihinizdir.

Bunun için kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek yerine o olayın yaşanmaması için trafiği okuyabileceğiniz teknikler geliştirmeniz gerekir.

Aldığınız riskin farkında olmalısınız. Motosiklet, aptalca bir cesaretle binilecek araç değildir.

Motosiklete dalgın, aklı bir karış havada olan, babamın tabiriyle elini masaya koyup orada unutan adam binemez. Motosiklet bir yoğunlaşma işidir. Sürdüğünüz her an orada olmanız gerekir. Eldivenler evde, yan ayak kapalı, kaskın kilidi açık, anahtar üzerinde, sevgilin inmiş tuvalette unutulamaz, bu şekilde çekip gidilemez ya da inilemez.

Motosiklet; sorumsuz, dengesiz, duyarsız adam işi değildir. Kendi içinde hayatı yemiş, yutmuş, hazmetmiş, neyin ne olduğunu bilen filozof işidir. Hayatın anlamını kavramış, neden yaşadığını fark etmiş, yaşamın sona ereceğinin ve bu nedenle sağlıklı geçirilen her günün bir hediye, lütuf olduğunu anlamış adam işidir. Dolayısıyla mutlu olduğu anı da her zerresine kadar özümseyen, mutsuzluk ve sorunlarla boğuşmayı tanımlamış ve baş etmeyi öğrenmiş adam işidir motosiklet. Deşarj aleti değil, rehabilite aracıdır.

Akademik cahil olabilirsin ama hayat cahili olamazsın motosiklete binmek için. Daha doğrusu akıllı olmasan da zeki olmak zorundasındır. Ebleh, aptal adam işi değildir motosiklet. Lokmayı çiğnerken aklına bir şey gelince duran adam, manzaraya bakarken ağzı açık kalan, sevinince gülmekten öteye tuhaf sesler çıkartan adam işi değildir motosiklet. Tutarlı, kararlı, her boku bilen ama kibar biraz da ister istemez ukala adam işidir motosiklet. Buradaki ukala olma sebebi fazla mütevazı olmamak adınadır, yanlış anlaşılmasın.

Tariflerin ilk cümleleri “Şöyle böyle adam işidir” şeklinde kurulurken buradaki adam erkek anlamında kullanılmamıştır. Ben ne kadınlar tanıyorum mert ve tabire istinaden “Adam” ve ne adamlar gördüm erkek taklidi yapan.

Ama bir de kadın tarifi yapayım size az detaylı.

Motosiklet; maskünen, erkek tarzı ve haliyle hareket eden, kalbi kırıldığı için kendini yollara vurmaya çalışan kadın işi değildir. Durum böyleyse saç rengi değiştirmeyi, salsa kursuna gitmeyi öneririm.

Motosiklet, ojesi çıkınca kendini 1800’ler Fransa çöplüğünde sanan, ya da hiç oje sürmeyip doğal olmak adına bakımsızlığı ilke edinen kadın işi değildir. Arka çantada bir çift topuklu ayakkabısı olmayan, tokalaşırken kolunu yukarıdan tutup senden benden daha sert el sıkmayan, delikanlı ruhlu kadın işidir motosiklet.

Normal gündelik hayatta “Motora biniyorum” dediğinde herkesi içinden “Tahmin etmiştim zaten” diye düşündürtmeyecek, “Vay canına siz ve motosiklet ha” dedirtecek, özünde merkezinde, ruhunun derinliklerinde sapasağlam bir karakter olan kadın işidir motosiklet.

Gerisi birkaç teknik, viraj miraj fasa fiso.

Rauf Gerz