Kurban Bayramı'nda yapmıştım bu kaçamağı.

-Hadi canım, çıkalım artık.
-Tamaam, çıkarız. (Her bayram her bayram. Ne bu yaw...)
-Önce ablama uğrayalım, çıkıp annemlere gideriz. Oradan da...
-Ee..Yetişemeyiz ki... (Bayram gezmesi yerine motosikletiyle gezmek isteyen muhalif erkek edasıyla.)

viyk viyk..(Çalan telefon. Umut ışığı...)
Evvett...Yanılmamışım. Hanımı işyerinden çağırıyorlar.
-Üzüldüm be canım. Çıksak bitirirdik bari.

Serbestim.
Soluğu aşağıda alıyorum herzamanki gibi.



Bol iyotlu deniz havası mı alsaam, bol çam kokulu dağ havası mı, karar veremedim.
Hava da bozuk gibi ama...Hayırlısı.



Sonbahar renkleri yavaş yavaş hakim olmaya başlamış.







Çevreden birkaç poz alarak giderken,



Kendimi Samandağ'da buldum.



Burada heryer narenciye bahçesi.



Çevlik'e gitmeye karar veriyorum.



Uzaktan deniz göründü.



Eski liman kalıntıları



Çevlik boşalmış. Kimseler yok.



Ama deniz büyüleyici.





Arsuz yoluna girip biraz bakınacağım.Asfaltlamışlar yolu.







Hava da, manzara da beni büyüledi. İşte hayat bu.