Bu benim motorum ile ilk uzun yolum. Gezi öncesi çok heycanlıydım, gezi sırasında ise çok mutluydum. Saf bir mutluluk.Yolun, dağın, tepenin size verdiği fiziksel bişey yok ama siz ona emek veriyorsunuz ve bu alışık olmadığımız alış verişte sürekli vermenize rağmen mutlu oluyorsunuz hemde gerçek mutluluk. Öyle ver 1 lira al çokanatı mutlu ol gibi bişii diil. Bilen bilir gerçi ama ben tecrübe etmeyenler için kendimce betimlemeye çalışıyorum.
Ama yetmiyor. Daha gidesim var. Hatta bi bıraksa hayat beni belki hiç durmayacağım. YOL güzel bişii. Emekli olmak istiyorum

Bu koca dünyada mutlu olduğum anlarda gözüme görünen bazı şeyleri sizlerlede paylaşmak istedim. Malum az çok aynı kafadayız.

Not:Motorların arasında bir adet bile bu siteye yakışan bir motor olmadığının farkındayım Lütfen mazur görün.

Bu yolcukta aslında ben misafir santçıyım esas adam Ankaradan buraya 150 cc lik motoruyla saatte 60 km hızla gelen eray kardeşim. Çok tuhaf bir adamdır. 10 saatte geldi.







Erayın saatte 60 km hizi geçmediğini görünce benim halim.



Bi cesaret evden çıkıyoruz. Uykulu ve heycanlıyız. Feribota yetişmemiz lazım.



Benim çocuk




Feribot uyku sonrası mayhoş





Bi feribottan inip ötekine biniyoruz buda edremit avşa feribotu. şimdi çanakkale avşa ne alaaka. Zorunluluktan (Devlet dairesi işi) avşa adasına uğranması gerekti 3 gün mahsur kaldık. Feribot bi akşam var bide sabah.






Yol arkadaşımız Mehmet. Yolda tanışmalar, başka hayatlar, çok sevdiğim
şeyler bunlar.



Bursı marmara adası. Bi gazla Bostancı evden motor kullanacaz diye çıkışımızın akşamı. Yapılam km 10 falan 3 feribota binildi 2 devlet dairesinde sıkıcı işler yapıldı hatta yapılamadı yarım kaldı ve 3 gün oralarda kalacağımız kesinleşti. Kabus gibi bi seyahat derken... Marmara adası. Huzur buldum huzur. Çok sakin çok güzel biyer. Bütün sinirlerimi aldı.




Kask havalandırma. Sanki kıtaları aştıkta kask havalandırıyoz.



Buda bir yol arkadaşım benim. Oda bir hayat yaşıyor avşa adasında. Onunlada tanıştık ama adını söylemedi bana. Halbuki ben lafonten olaydım ne yazardım şimdi size burda.



Buna çok gülüyorum ya. Dandik bilimkurgu filimi çekiyomuş gibi. "Astro kuryenin mars macerelerı"



Nihayet yola çıktık. O çok özendiğimz artistik pozumuzuda verdik artık içimiz rahat Ölsekte gam yemeyiz.




Bigaya geldik. Karnımız aç. Ne yenir? KÖFTE!!! Hayır efendim dongozluktan aptal saptal biyere girdik ama iyiki girmişiz. NAR cafe diye sokak arası biyer. Yolunuz düşerse kesin uğrayın hayatımda böyle zeytinyağlılar yemedim. Ki ben zeytinyağlı konusunda kendimi bilgili bilirdim. Meğer biz daha dünkü bebemişiz.