Yıllar önce Sinop' ta aldığımız işin şantiyesini kurduk ama hava yağışlı ve soğuk çalışamıyoruz.
Karaburuna gittim Sinop' un uzun burnunun bir yanı, denizden 50 mt kadar yüksek kayalık bir yer, bu kayalığın üstüne yapılmış bir kahve, kayalıkları göremediğiniz için kendinizi denizin üstünde sanıyorsunuz, masa yok hertaraf sedir, minderler halıdan, ortada kocaman bir soba, içerisi sıcakmı sıcak, nargile söyledim bide sıcacık bir çay, gözlerim denizde aklım sevdiğimde dalmışım, o zamana kadar çay seven birisi değildim ama orada o an içtiğim çayın tadını asla unutamam, sorsalar çay nerede içilir diye karaburunda derim çünkü orda çay içmek benim için gerçekten farklıydı ve tutku olarak kaldı.
Kendi paramla aldığım ilk arabam 2002 BMW, 2000 cc 120 hp zamanın en güçlü en hırçın arabalarından biri, rahmetli annem süratli diye istemedi "hakkımı helal etmem bu arabayı sat" dedi istemeden sattım anacığım hastaydı kırmak istemedim ama hala bana sorsalar "araba" 2002 BMW derim.
Şimdi diyeceksinizki "adamın işi gücü yok herhalde hayatını yazıyor" yooo hayatımı yazmıyorum, belki en güzel çay rizede içilir, en iyi araba porsche’ tur veya başka seçenekler,
Anlatmak istediğim, arasıra sitelerde okuyorum birisi soruyor."Merhaba, ben yeni başlayacağım tarzım ne olabilir.?" bizim milletimiz her konuda profesördür atlamalar başlar " kardeş bak sen yeni başlıyon, scooter. bu iş için idealdir", başka birisi "arkadaşım scooterde neymiş al bir 150' lik kros süper gidersin valla", bir diğeri "kardeş ben choppere biniyorum inan çok keyifli" vs. vs. arkasından motor markası soruyor, aslında hayalindeki motosiklet belli ona heveslenmiş bikere ama yinede soruyor kendini rahatlatacak bir yazı gelirmi diye, yine herkes atlıyor, birisi "BMW al BMW çok iyidir", birisi "yok kardeş ben daha önce almıştım yolda kaldım sen SUZUKI al", "arkadaşım sana HONDA uyar" uzatmayalım bu böyle devam eder kişinin kafası karışır ama tutkusuda ağır basıyor, yine sorar “ ya ben …………. almayı düşünüyordum ama..!!!” tabii yine değişmeyen kural bahsi geçen motosiklet hakkında bisürü boş laflar, “aman sakın yanaşma çok yakıyor, bir başkası “2. Eli yok arkadaşım aman haaa” vs. vs.
Fikir ve bilgi vermek tabiiki çok güzel bir yaklaşım, ama ne deseniz boş, bu arkadaşımız tutkunun bedelini ödeyecektir yani alıp görecek, düşecek, kalkacak, parçalayacak, memnun kalacak veya kalmayacak, satacak yeni alacak vs. vs. herşeyin bedelini ödeyecektir öyle yapmazsa zaten tutkusu uhdeye dönüşür.
Sonuçta hepsinin sonu hüsran veya mutluluk bunu kendisi belirleyecek, ama bilinçli birsi önce bu işin kursuna gider, orada o kadar değerli hocalar varki, kişinin yaşına, boyuna, kilosuna, tarzına, pisikolojik yapısına ve en önemlisi bütçesiylede birlikte alabileceği ve zevkle bineceği bir makineyi önerirler, neyi önereceklerini sizden, bizden daha iyi bilirler çünkü onlar internetten tipini bile görmedikleri birine bir şey tavsiye etmeyecek kadar bilinçlidirler ve içlerinde tutkunun bedelini ödemiş birileri mutlaka vardır.

Acele etmeyin araştırın, bidaha araştırın, bidaha, bidaha, taaki keyifle binecek ve seveceğiniz makinenin en iyisini alana kadar. Herşey gönlünüzce olsun.