Diğer enteresan mimari yapılar arasında su depolamaya yarayan su anbarları, su dağıtımına yarayan tüneller olan kehrizler ve çevredeki dağların zirvelerinden getirilen buzların depolanmasıyla oluşturulan doğal buzdolapları olan yakhchaller var. Şehirdeki yapıların neredeyse tamamı kerpiçten yapıldığını da unutmamak lazım.
Sabah erken olduğu için dükkanlar daha yeni açılıyor.
Daha sonra yakınlarda bulunan İskender Hapishanesine gittim.
burası Zendaan-e Eskandar (İskenderin Hapishanesi) isimle de tanınır. İçinde 3 satırlık Kufi yazısıyla on iki imamın isimleri yazılmıştır. Mozole, küçük, toz toprak içinde ve unutulmuş gibi görünür ama o dönemden geriye kalan nadir birkaç yapıdan biri olduğu için çok değerlidir. Ama anladığım kadarıyla bir zamanlar okul olarak da kullanılmış.
Bu güzel şehri gezmek için bir gün yetmez aslında ama zamanımın da azalması nedeniyle bu şehir için ayırdığım vaktin sonuna geldim. Motosikletimi yükleyerek sıradaki noktam olan ve çok merak ettiğim “Sessizlik Kuleleri” ne doğru yola çıktım.