En son 5 ay kadar önce paylaşım olmuş konuda. Konuyu biraz hareketlendireyim:
16 Mart Cuma sabahı 7:30’da yakın bir arkadaşım ile Ankara’dan çıkıp Eskişehir’e gittik onun CRF Rally motoruyla. 230 km’lik yolculuğun 200 kilometresini ben kullandım. Sivrihisarda 40 dk’lık bir kahvaltı molasında sonra saat 11 gibi Eskişehir’e Volkan Özmert Honda Motosiklete vardık. Rally’i orada bırakıp saat 14:30 gibi Hakan’ın yeni Africa Twin Adventure motosikletiyle Eskişehir-Alpu-Mihalıççık-Sarıyar-Çayırhan-Beypazarı-Ayaş güzergahından yaklaşık 300 km sürerek Ankara’ya döndük akşam 19:30 sularında. Sıfır km olan motosikleti teslim alıp neredeyse ip gibi düpedüzgün bir güzergah olan Eskişehir-Ankara yapmak yerine motor için daha kaliteli bir rodaj süreci, bizim (benim ) için de bol virajlı ve inişli çıkışlı ve de dolayısıyla keyifli bir yolculuk olsun diye bu rotayı seçtim. Hakan’ın yeni sisteme göre alacağı A sınıfı ehliyeti henüz yetişmediği için tamamen ben kullandım dönüşte. Sağ olsun Hakan da güzergah tercihini bana bıraktı. Yani tıpkı sabah olduğu gibi yine iki kişi tek motosiklet olarak yukarıda bahsettiğim dönüş yolculuğunu tamamladık. Burada önce geçenlerde facebook Africa twin grubunda NC-Tenere-Africa Twin ile ilgili ve tur motoru ile alakalı paylaştığım bir yazımı, birkaç değişiklikle ekleyeyim. Sonraki paragrafta yine devam ederim:
“Birisi 2014, diğeri de 2016 model iki adet NC sahibi oldum ve yaklaşık 20 bin km kullandım. Benim tecrübe ettiğim kadarıyla ve beklentilerim doğrultusunda NC kesinlikle tur motoru değil. Devamlı kaymak asfaltta sürecekseniz sorun değil ama çok da uç örneğe gerek yok, Ankara-Nallıhan güzergahındaki mıcırlı, kalitesiz kaplama ve çukurlar yüzünden yer yer niteliğini yitirmiş, kamyonların lastiklerinden kısmen göçmüş, atılan yamalardan dolayı düzgün bir satıhı olmayan asfaltta sürdükten sonra hiç ama hiç keyif alamadım sıfır aldığım makyajlı NC motorumdan. Büyük şehirler arasındaki kaliteli asfalta sahip güzergahlarda bunu çok fark etmemiştim ama bir süre sonra ana yollar yerine daha az tercih edilen (muhtemelen bundan dolayı da daha az bakım onarım gören) yollardan gitmenin bana daha çok keyif verdiğini fark ettim ve bundan dolayı sonraki motorlarımın kesinlikle daha büyük bir ön tekerleği ve daha kaliteli (bu gibi yollar için daha yumuşak) bir süspansiyonu olan bir motor olmasını istedim. Ortalama seyir hızım da genelde yasal hız limitleri civarında olduğundan ve genelde artçısız sürdüğüm için aşırı performans beklentim de yoktu ve NC'yi satıp CRF 250 Rally aldım ilk partiden. Benim şartlarımda işimi NC'den daha iyi görüyor. Hatta ortalama hızımı biraz daha düşürdüğüm için gezilerimde daha fazla anı biriktirebiliyorum. (Daha uzun soluklu ve performans gerektiren sürüşler için Rally yanına bir de Africa Twin gibi/tarzı bir motor almayı düşünüyorum.) Diğer yandan sıklıkla beraber sürdüğümüz ve ilk NC motorumu sattığım arkadaşım benim 2014 NC ile 30 bin km civarı yol yaptı ve o hala çok memnun NC'den. Eminim bir sürü arkadaş da NC'yi her türlü yolda kullanıp mutlu mesut bir şekilde hayatlarına devam ediyorlardır. 660 Tenereyi de kullandım ama titreşimi beni rahatsız etti. Ama onu da keyifle kullananlar var. Dolayısıyla (ve meğer) bu motor işleri kişiden kişiye çok ama çok değişiklik gösterebiliyor(muş). Birisinin çok memnun olduğu, şiirler yazdığı bir motor başka birisi için çok keyifsiz bir sahiplik deneyimi yaşatabiliyor. Konu sahibi arkadaşımız AT alarak bütçesini çok zorlayacaksa ve önceki Tenere sahipliğinden aşırı bir keyifsizliği olmamışsa bildiği tanıdığı Tenereden devam etsin bence. Ama Tenereye göre titreşimi çok daha az, aydınlatması çok daha başarılı, artçı ile ya da performanslı kullanıma daha uygun olan AT'yi sevip sevmeyeceğini kendisi bu motora sahip olup bir süre kullanarak karar verse en sağlıklısı olurdu. Belki birileri için olumlu ya da en azından nötr görünen bir ya da birkaç özellik kendisini çok rahatsız edip motordan soğumasına sebep olacak. Bilemeyiz. En güzeli, imkan varsa satın alıp görmek. Aklımızda kalacağına otoparkımızda kalsın. ”
Gördüğünüz gibi 2016 NC motorumu çok kaliteli olmayan asfalttaki konforsuz sürüşünden dolayı satmıştım ve aynı güzergahtan bir kez de Africa Twin ADV ile geçtim. Hatta Mihalıççık kısımlarındaki yol çok daha bozuktu. Africanın 21 inçlik ön tekerleği ve telli jantlarına eklenen kaliteli süspansiyon ile o güzergahtaki bozukluklardan neredeyse hiç rahatsızlık duymadan, tabiri caizse yolları ütüleyerek geldik. Hatta bazı kısımlarda ciddi yüksek süratlere de çıktım ama bu motor bozuk satıhta yol almak için çok başarılı. Bu bağlamda, eğer amacınız ağırlıklı olarak kaymak asfalt dışındaki yollarda sürmekse bence NC alternatifini düşünmeyin bile. Africa Twin (ve muhtemelen 660 Tenere de) bu iş için biçilmiş kaftan. Kıyafet ve korumalarla herhalde 220 kilo falandık 2 kişi. 1.78 cm boyumla normalde iki ayağımla yere basamamış olsam da ve hatta ışıklarda falan seleden kaykılıp tek ayağımla yere bassam (ve Hakan da arka koltuktan ayaklarını uzatarak denge konusunda destek çıksa) da , motor kesinlikle çok dengeli. Rodajı düzgün yapabilmek adına 50 km kadar efendi ve sabit hızlarda kullandıktan sonra viteslerle bolca oynayarak ve inişlerde neredeyse tüm viteslerde motoru efendi efendi kompresyona bindirerek motordaki olası mikroskobik çapakları bertaraf ettiğimizi düşünüyorum. Lastiklerin de mumlarını pütürlü asfaltta bir güzel erittik. Lastiklerin ortasındaki bıyıkların yanında kenarlardaki bıyıklara da el atmaya çalıştım pütürlü asfalttaki virajlarda motoru olabildiğince yan yatırıp döndürerek. Frenleri de aynı şekilde alıştırdım herhalde. Çekişle ilgili de hiç bir sıkıntı yok eğer önceki motorlarınız 120 bg ve üstü falan değilse. Motor gayet torklu, ve devir çevirmeye de istekli. Bir de bir egzoz sesi var ki yolculuğun en çok keyif aldığım detaylarından oldu bu kısım. Gerek hızlanırken, gerekse de kompresyonda çok tok ve sağlam geliyor sesi. Tabii bu sesi duymak için performanslı kullanınca ara ara 4.3 lt’lere kadar düşen tüketim 5.7 lt olarak gerçekleşti. En yüksek 6.0 lt gördüm.
Motorda neleri beğendim bir özet geçeyim:
1. Sürüş dinamikleri.
2. Bozuk yolları sönümlemesi.
3. Genel olarak yakışıklılığı
4. Egzoz sesi
5. Gösterge paneli
6. Düşük hızlarda da çok dengeli sürüşü
7. Torklu motor
Neleri bana çok hitap etmedi:
1. Yüksek ayarda 92, düşük ayarda 90 cm olan sele yüksekliği, ki bizim Rally’nin selesi de 89,5 cm falan sözde ama üstüne oturunca motor pıstığı için sorun olmuyordu. Bunda oluyor. Eğer boyunuz 1.84 falansa bu motoru düşünmeye başlayabilirsiniz. 1.90 üstü ve hatta 2 metre falansanız tam sizlik ama.
2. 243 kg’lık ağırlığı ile, Rally’den sonra, özellikle park manevralarında veya hareketsizken ağırlığını hissettirdi haliyle. Tabii ki segmentinde benzer ağırlıkta veya daha da ağır motorlar var.
3. Bence mevcut tur camı da yetersiz kalıyor. Deflektör şart.
4. Rally (ve yanılmıyorsam biraz da 660 Tenere) gibi, hava filtresine erişimi kolay olduğu için bakım yapması kolay motosikletlerden sonra Africa Twin gibi iki tane hava filtresi olan bir motorda bu işlem çok daha meşakkatli ve de uzun sürüyor haliyle. Elinizden geliyorsa ve/veya bu tür işleri yapmayı seviyorsanız ve/veya güzergahınızda servisiniz var ise sorun değil tabii. Beni aşıyor.
Sonuç: İlle de Africa Twin Adventure alacağım diyenler, eğer boy sorununuz yok ise buyrun alın. (Boy sorununuzu standart Africa Twin ile giderebilirsiniz zira size bir 5 cm kadar daha pay bırakıyor.) Fiyatı rakiplerine göre hala uygun. Ancak, benim gibi genelde artçı olmadan yolculuk ediyorsanız ve ana yollar dışında seyahat etmek sizin de önceliğiniz ise benim şartlarımdaki gibi bir CRF 250 Rally, üstüne eklettiğim elcik ısıtma, tur camı + deflektör, koltuk yumuşatma ve top case ile sizi de çok memnun edecektir. İki iri kıyım kişi Ankaradan kalkıp Eskişehir’e gittik Hakan’ın Rally ile ve motor rüzgara karşı giderken ve yokuş çıkarken tüketim arttığı için 10 lt’lik deponun çabuk bitip Sivrihisardan sonra bize yolda kalma riski yaşatıp adrenalimizi arttırması dışında bizi üzmedi. Tabii bir de titreşim mevzusu var ama zaten nispeten dişli lastik kullandığımdan çok da dert etmiyorum bu durumu.
Sonucun sonucu: Vergisi düşük, yakıtı makul, bakımı pratik, aksesuarı bol 250’lik CRF’lerinizin değerini bilin. Motor hacmi ve gücü ve aletin ebatları ve ağırlığı artınca büyüyünce herşey daha iyi olacak diye bir durum yok. Kaşınmayı bırakın. Selamlar.
Konu Haluk Çakır tarafından (19-03-2018 Saat 01:21 ) değiştirilmiştir.
cemkucuk (19-03-2018),okaysarac (23-07-2018),Serdar ZIMBA (19-03-2018)
Cok guzel bir yazı eline sağlık
I need your boots your clothes and your motocycle
Rica ederim Bülent. Bir de diğer konuda Rally'deki upside down amörtisörlerle ilgili bir yorumun olmuş. Bildiğim kadarıyla CRF 250 L modelinde de yıllardır kullanılıyor bunlar ve bir sıkıntı yaşatmadı. Ayrıca Nmax'in pratikliğini de yine başka bir konuda beğendini okudum. Rally sonuçta AT'nin nmax pratikliğindeki versiyonu. Eğer artçı ile işin yoksa, günlük rotan şehiriçi ağırlıklıysa, arada bir uzun yola çıkınca da yasal limitlere yakın sürmek çok sıkıntı olmayacak ve sollamalarda falan önceden önlemini alıp çok ciddi de bir performans beklentisi içinde olmayacaksan Rally'i şiddetle öneririm. Hadi bakalım buyur buradan yak. Selamlar
Rallyi acaip begeniyor ve herkese detavsiye ediyorum... Esasında Bende bir crf 250L var 2013 model ve kecelerini degistirmek zorunda kaldım (biraz hor kullanılmış bir motordu)sonucta bir daha usd amortisor kolay kolay almam...... Diyorum ama ......ureticiler musterileri daha iyi yolmak icin klasik amortisorlu normal farlı kolay kolay bozulmayacak motor üretmezlerse .....
I need your boots your clothes and your motocycle
Merhaba Arif. Ondan dolayı bunları Africa konusuna değil de bu konuya yazdım diyormuşum. Çok güzeldi ADV. Cidden güzeldi. 2 kişi o yollardan tempolu da sürerek geldim ve mimimum yorgunluk hissettirdi. 2 hafta sonra birlikte tura da çıkacağız ve tekrar süreceğim. Ancak, sadece AT değil diğer tüm irikıyım motorların ağırlıklı olarak şehiriçi veya kısa mesafe kullanımlarda kendisini daha çok hissettirecek ağırlığını çekmek istemiyorum galiba. İstanbulda olsam durum belki daha farklı olabilirdi zira sizin Edirne-Ankara güzergahınızda çok daha tempolu akıyor trafik ve mesafeler de daha uzak. Hatta Silivri taraflarından İzmit'e kadar falan yoğun trafik söz konusu. Dolayısıyla 250'lik bir makinenin de anlık hızlanma olarak yetersiz kalacağı senaryolara çok daha sık rastlanıyordur. Bu arada eski YBR 125, CBF 150 ve mevcut Wave 110i motorlarımla 2000 km üstü Ege, Akdeniz ve Karadeniz turlarım olduğu için hafif ve küçük motorlara daha bir meyilliyim. Dolayısıyla yazımda da sıkça vurguladığım gibi "benim şartlarımda" Rally bana çok güzel hizmet ediyor. Daha da sıkıştırırsanız dipçik gibi KTM'den CRF 250'ye geçen Ömercem'den yardım isteyeceğim bak. Selamlar.
omercem (19-03-2018)
Ellerine sağlık Haluk, çok güzel özetlemişsin konuyu.
Ne istediğini, neler yapabildiğini, imkanlarını ve sınırlarını bilmek, belirlemek çok çok zor günümüzde. Her şey ihtiyaç değil tüketim esaslı çünkü. Duygusal değil , sade ve mantıkla kalmak en güzeli...
ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş
KILIBIKRAYDIR